15

40.5K 3.1K 744
                                    

*iyi okumalar :)

Mirza hastane işlemlerini hallettiğini söylediğinden direk çıkmaya karar vermiştik. Birilerine haber vermeye gerek yoktur diye düşünüyordum. Turunç tişörtümü üstüme geçirirken aşağı doğru sarkan dudağına ve kirpiklerine baktım.

Şu an beni giyindirdiği gibi bir gün soymasını isterdim.

"Ah"

Tabi biraz daha dikkatli olmalıydı. Dudağını ısırıp "Pardon." dediğinde sorun yok anlamında kafamı salladım.

Gözlerimi dudaklarından zorla çekip Ozan'a baktım. Yüzü asık telefona bakıyordu. Egemen'le konuştuğunu tahmin ediyordum.

"Gidelim hadi." dedim.

Turunç koluma girmişti. Beni taşıması mümkün olmadığı için Ozan'ı bekledik. Yürüyebiliyordum ama belim acıyordu.

"Bir dakika."

Ozan bir şeyler yazdıktan sonra telefonu cebine koyup "Gidelim." dedi.

Kolumu omzuna attığımda zorlanarak aşağı indik. Üç Dalton gibi yürümek zordu. Bu yüzden etkisiz elemanımıza baktım.

"Turunç sen önden yürüsene."

Bana anlamazca bakarken "Böyle zor oluyor." dedim.

Bir şey demeden kolumun altıdan çıkmıştı. Ozan'la merdivenlerden inmeye başladık. Çıkışa geldiğimizde Turunç bir taksiyi çevirmişti. Yine zorla binerken içimden küfrediyordum. Çektiğim çileye bakın.

Şerit gözümden geçti geçeli bakmadığım telefonumu elime alıp açtım. Gördüğüm cevapsız çağrılarla "siktir." dedim.

İki bedende bana dönmüştü.

"Bir şey mi var?"

"Ne zaman yok ki?" deyip arama tuşuna bastım.

Bir kaç çalıştan sonra telefon açılmıştı.

"Ulan Azak nerelerdesin lan sen!"

Sorudan çok küfür gibiydi. Part time çalışmak için baya uğraştığım kafeden kovulmak istemiyordum. İş programını tamamen bana göre ayarlayabilecek başka mübarek yoktu.

"Abi valla başıma ne geldi bir bilsen."

"Ölmediysen bilmek istemiyorum!"

"Ama ölüyordum."

Bizim çocuklar pür dikkat beni dinlerken, telefonun sesini biraz kıstım. Dalga geçerdi bu puştlar, yediğim azara.

"Abi biri beni bıçakladı."

"Sallama lan it."

Bu kadar rahat konuştuğum için inanmamıştı kesin.

"Valla abi. Belimde bir delik var. Eve geçince atarım fotoğrafını."

"Oğlum neye karıştın sen?"

Gözlerim Turunç'a kaydı. Bir turuncuya karışmış ve içinde kaybolmuştum.

"Anlatırım sonra abi. Kusura bakma gelemedim işe de."

"Oğlum sen manyak mısın? İnşallah yalan söylemiyorsundur."

"Söylüyorsam vur beni."

Harbi biri beni vursaydı da direk kurtulsaydım. Telefondan bir kaç küfür gelirken yüzümü buruşturdum. Anama sövmediği sürece sorun yoktu. Sonunda küfürlerime bitirip "Nerdesin şimdi?" demişti.

İşe falan çağırmayı düşünmüyordu umarım.

"Eve gidiyorum. Hastaneden yeni çıktım."

"Dükkanı kapatayım geliyorum yanına." demişti.

Cevabımı beklemeden de kapattı. Bizimkiler merakla bana bakarken telefonu cebime soktum.

"Mehmet abi geliyor."

"Harika 101 atarız."

Turunç'un dalgasına göz devirdim. Mehmet abi bu olayı en ince detayına kadar bize döktürürdü. Kral adamdı, babacan biriydi ama eşcinsel olsak bizi vuracaklarda ilk sıraya girerdi. Bende kavga için yalan düşünemeyecek kadar kan kaybetmiştim.

"Mehmet abiye ne uyduracağımızı düşünün." dedim.

Adamlar durduk yere bıçakladı desek yemezdi. Turunç "Sokak kavgası desek?" dediğinde "Polise götürür zorla bizi." dedim.

Orda da döktürürlerdi yine. Sonrada bir bok yapmadan geri postalarlardı. Mehmet abide beni yalan söylediğim için keserdi.

"Ben bıçakladım diyeyim, yanlışlıkla?"

"Yanlışlıkla adam mı bıçaklanır kardeşim!"

Turunç ellerini kaldırınca Ozan'a döndüm. Burda iş yoktu. O da düşünen adam pozuyla cama bakıyordu.

"Muhterem ağzından bir plan duymayı bekliyorum?" dediğimde bakışları bana döndü.

"Neden doğruyu anlatmıyorsun?"

"Hayatı seviyorum."

Yani çoğu zaman seviyordum. Ozan dikleşip "O kısmı kesersin." dedi.

Gözüyle bizi dinleyen taksiciye bakmıştı. 'O kısım' kısmını dinle getirmesi için ortam musait değildi.

"Çok mantıklı."

"Seninkilerden mantıklı olduğu doğru." deyip tekrar Ozan'a döndüm.

Boşuna grubun İQ'sunu yükseltiyor demiyordum. Ben niye bu kadar kasmıştım anlamıyorum. Hala anestezi etkisindeydim belki de. Eşcinsellik konusunu atlayarak anlatır geçerdim.

"Sen bir tanesin." deyip yanağından makas aldım.

Gülmüştü sadece. Taksicinin aynadan çatılmış kaşlarını gördüm. Böyle bir şeyin esprisinin bile kabul görmediği bir yerde yaşıyorduk. Yani gerçek halini görseler bizi ya tabut, ya da koma beklerdi.

Bir Doğu Meselesi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin