*iyi okumalar 🖤
Beni şaşırtabilecek çok fazla şey olduğunu düşünmüyordum. 19 yaşında, kendine ağa dedirten bir çocuğun, birinin evinde kalırken annesini arayıp haber vermesi ise şaşırtmıştı. Kürtçe bilmememe rağmen 'daye' kelimesini seçebilmiştim. Annesiyle konuştuğunu böyle anlamıştım. İzin aldığını ise yine seçebildiğim bir kaç kelimeden anlamıştım. Telefon konuşmasının bitmesini bekledim. Yanımdan falan gitmemişti, karşımda rahatça konuşuyordu. Kapattıktan sonra ona baktım.
"İzin almak için fazla büyük değil misin sen?"
Telefonu masaya koyduktan sonra arkasına yaslanmıştı. 3'lü koltuğun köşelerinde oturuyorduk. Benim gibi, bana doğru döndü.
"Yaşla değil saygıyla alakalıdır böyle şeyler." dedi.
Hımlayıp kafamı salladım. Bana laflarımı yedirip duruyordu. Bu sinirimi bozsa da bozuntuya vermedim.
"Yine de ilginç. Hayır dese eve mi döneceksin?"
Dudaklarının arasından "Belki." diye mırıldandı.
Tek kaşımı kaldırdım. Süt çocuğuna da hiç benzemiyordu halbuki.
"Ananın kuzususun ha." diye alay ettim.
Kaşlarını çattı. Karşılaştığımızdan beri en çok çatık kaşlı ifadesiyle karşılaşıyordum.
"Ailen seni sevmiyor mu yoksa? Ondan mı aile meselelerine alayla yaklaşıyorsun."
Ve kaş çatma sırası bana geçmişti. Gülüp cevap vermedim. Ayağa kalkıp "mocha ister misin?" diye sordum.
Dudaklarını birbirine bastırdı. Gavur ağız sevmiyordu. Kafeye geldiğinde içeceğin ismini yanlış söyledi diye tribe girmesi gelmişti aklıma. 'O ne' diye sormasını istiyordum.
Sadece "Gerek yok." dedi.
İstediğim tepkiyi alamadığım için memnunsuzca mutfağa yürüdüm. Sıcak su kaynatıp beklemeye başladım. Elimle tezgahta ritim tutarken telefonum çaldı. Cebimden çıkarıp arayan kişiye baktım.
'Turunç'
Oflayıp açıp açmamak arasında gittim. Bizimkiler bugünü anlattıysa, o yüzden arıyor olabilirdi. Hala küstük ve onun barışmak için arayacağını sanmıyordum. Çakmaya devam edince anlık bir kararla açtım.
"Sonunda!" demişti.
Sesindeki endişeli tonla tezgaha yaslandım. Biri benim için endişeleniyor diye koyvermek berbat bir şeydi.
"Niye geç açıyorsun Azak! Ölüyordum burada."
"Su kaynatıyordum."
"İyi misin?"
Gözlerimi yere indirip parkeleri izlemeye başladım. İyi miydim? Güzel soru. Açıkçası, içerdeki çocukla uğraşırken kötü şeyleri düşünmeyi bırakıyordum denilebilirdi.
Bu yüzden "İyiyim." dedim.
"Egemen büyük kavga olduğunu söyledi. Kafana darbe almışsın! Bugüne bilet bulamadım yarın sabah binip geleceğim yanına!"
Hızlı hızlı sıraladığı kelimelerle "Egemen'i sikeyim." diye fısıldadım.
"Ha?" demişti.
"Turunç gelmene gerek yok. Anneannenlerle takıl biraz. Şu an gayet iyiyim. Takılma bana."
Kısa bir an sustu.
"Azak böyle yapma."
Sesindeki üzgün tonla iç çektim. En son bana küsüp odasına giden oyken, şu an trip yapan benmişim gibi duruyordu. Ama gerçekten gelmesini istemiyordum. O uzaktayken aklım daha yerindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Doğu Meselesi (bxb)
HumorTAMAMLANDI "kardeşim adamlar aşiret diyorum." "bizde Sivas'lıyız ne olmuş." "silahları var." "kangalımız var."