Merhaba!
🦋
Mutfaktaki bulaşıkları da yıkadıktan sonra demlediğim çayı önceden tepsinin içine dizdiğim üç bardağa doldurmaya başladım. Dolaptan şekerliği de aldıktan sonra bardakların yanına koyarak salona abim ve babamın yanına geçtim. Babam her zamanki yerinde televizyonun tam karşısındaki üçlü koltuğun sağında abim ise üçlü koltuğun çaprazında yan yana duran tekli koltuklardan birinde oturuyordu pür dikkat televizyondaki maç programını izliyorlardı ve yanı boştu anlaşılan yengem daha fazla maç eziyetine dayanamayıp yatak odasına gitmiş olmalıydı. Salonda olmamasının verdiği rahatlıkla kısa bir nefes verip öne doğru eğilerek babamların önünde bulunan kahverengi sehpaya eğilerek önce babamın çayını ardından abimin çayını önüne koyarak doğruldum. Daha doğrusu doğrulmaya çalıştım. Babam aniden bağırarak
" Çekilsene lan önümden iki saattir bir çayı koyamadın! Çık şu televizyonun önünden! "
diyerek elimdeki tepsiye vurup yere düşmesine neden oldu. Tabi öncesinde üstünde bulunan kaynar çay elime döküldü." Ahh elim "
Sağ elimin üstünde inanılmaz bir acı hissederken küçük çaplı çığlığımın ağzımdan kaçmasına engel olamadım. Hissettiğim dayanılmaz yanma hissi ile gözlerim hemen doluverdi. Korku ve nefret karışımıyla babama bakarken bir kere daha ne kadar iğrenç ve acımasız bir insan olduğunu bana bakan korkunç mavilerinden anladım. Dolu dolu gözlerimle babama bakarken tekrardan onun sesini duydum:
" Ne bakıyorsun lan öyle dik dik toparla etrafı."
Elimde sanki giderek çoğalan yanma hissiyle beraber koltukların arasından çıkıp hızla mutfağa gitmeye çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü babam daha mutfak kapısına varmadan hızla ayağa kalkıp saçlarıma asılarak beni yere düşen tepsi ve kırılan bardağın yanına tabiri caizse fırlattı.
Ve ben daha yanan elime çare bulamadan birde üstüne aynı yere batan kırık cam parçalarıyla dayanamayıp sesli bir şekilde ağlamaya başladım."Sana burayı topla diyorum sen beni götüne bile takmayıp önümden çekip gidiyorsun öyle mi hangi cesaretle lan ha hangi cesaretle!"
Bağırarak konuşması yetmiyormuş gibi birde dibime kadar gelip bağırmasıyla ağzından saçtığı tükürüklerle tam bir canavara benziyordu.
Bunca zamandır sessizce oturduğu yerden bizi izleyen abimin sesini duydum. Abimin pişkin ve alaylı sesini. Kurduğu cümleyle birlikte sinirle gözlerimi kapatıp her zaman olduğu gibi tüm bunlar bitene kadar konuşmadan durmaya devam ettim. Yoksa ben onlara karşılık verdikçe yine zararlı çıkan ben olacaktım."Hangi cesaretle olacak baba bayadır temiz bir dayak atmıyorduk biz buna ondan böyle oldu bu ."
"Doğru söylüyorsun oğlum e biz de hatırlatırız o zaman değil mi? "
Ardından yüksek sesli kahkahasını duydum ve geçen ay olanlar gözümün önünden hızla geçti. Cam silerken camın önünden köyün benden en az üç beş yaş küçük gençleri geçerken o sırada abim de eve geliyordu. O çocuklar asla bana bakmadan kendi aralarında konuşarak evin önünden geçip giderken abim de hızla eve gelerek yok ben millete oramı buramı göstermek için cama çıkmışım da yok başlarına oruspu mu olacakmışım da bunun gibi iğrenç hakaretler savurarak dövmeye başlamıştı tabi ben böyle birşey olmadığını anlatmaya çalışırken ki sonucun pek değişmeyeceğini bildiğim halde yine de konuşmaya çalışmıştım. Ama bu abimi daha da öfkelendirmekten başka bir şeye yaramamıştı. Bir de üstüne babam gelince ve olayı abimin bire bin katıp anlatmasıyla babam olacak herif çıldırmış ve kemerle üzerime saldırmıştı. Babamın kemerle vurmaları abiminse tekmeleriyle bir süre sonra bayılmışım zaten gözümü açtığım zaman vücudumda dayanılmaz bir ağrı vardı ve etraf kapkaranlıktı sadece sokak lambasının camdan içeriye sızmasıyla içerisi hafif aydınlıktı. O gece resmen sürünerek odama geçmiş ve yatağıma uzanmıştım. Ve iki gün boyunca odadan çıkmadan çoğunluğu baygın geçirdiğim yatağımda kımıldamadan durmuştum. Uyanık olduğum zamanlarda da abimin biricik eşi insan bile demeye dilimin varmadığı kadının gelip başımda söylenmeleriyle geçmişti. İki günün ardından biraz da olsa ayağa kalkmayı başarabilmiş ve açlıktan ölmemek için mutfağa gidip birşeyler yiyip ardından ağrı kesici almıştım. Az da olsa işe yaramış ve biraz uyuyabilmemi sağlamıştı. Ondan sonraki günler ise yengemin abim ve babamı doldurmasıyla birlikte babam kapıma dayanmış ve kalkıp yemek yapmamı söylemişti. Başka seçeneğim olmadığı için zorla da olsa ayağa kalkıp mutfağa geçmiştim ve ağrıdan kıvranarak zorla da olsa bir şeyler yapmaya çalışmıştım. İki hafta ağrılı ve deyim yerindeyse evde cehennemi yaşamıştım. O günler tekrar aklıma gelince elimin ağrısı sanki daha bir çoğalmıştı. Babama bakarak en azından sözünden çıkmadığımı sadece elime su tutacağımı söylemeye çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahu
General Fiction"Emin misin yavrum?" Ahu sadece başını salladı. Konusabilecegini sanmıyordu. Ne oluyordu böyle? Az önceki kararlı kıza ne olmuştu? Bu adam ne zaman ona yaklassa hep aynı şey oluyordu. Adam kasıklarının üzerindeki elini tekrar oynatınca istemsizce o...