Büyük heyecan

1.2K 69 1
                                    

       15 nisan çarşamba. 16.40

     Önlerine çizimleri tek tek dizip bekledim. Bu iki ay içinde tasarımları son görüşleri olacaktı. Onları kendim bizzat öyle iyi saklıyordum ki çalınması imkansızdı. Ne babama, ne kız kardeşime, ne benden sonraki tasarımcımız Berrin'e yerini söylerdim.

    Son iki yıldır. Tek parça koleksiyonlarını ben hazırlıyordum. Sadece çizimleri de değil. Taşların ve onları tutan altın halkaların işçiliğine kadar. Babamın ve Ecemin yüzünde hem şaşkınlık hem gurur gördüm. Babam ilk baktığı tasarımdan başını kaldırıp bana baktı.

      "Hiç şüphem yoktu. Ama her sene daha da iyi iş çıkarıyorsun."

      "Bunlar mükkemel Menderes. Hatta geçen senekilerden bile daha iyi. Seni ancak yine sen yenebilirsin." Deyip Berrin kolumu tuttu. Sonra babamları yeni hatırlamış gibi çekti elini.

     "Gerçekten çok iyi abi. Tebrik ederim."

     "Teşekkürler. Hepsine baktıysanız daha fazla ortada kalmasın."

       "Baktıklarımız yeterli. Sen gerekli taşların listesini yap, hemen sipariş edelim."

     Çizimleri toplayıp çantaya doldurdum. Berrin yardım etmek istedi ama izin vermedim. Bunlar benim gururum ve onurumdu. Her şeyiyle bana aitlerdi ve benim sorumluluğumdaydı.

      15 nisan çarşamba. 21.33

      Evimde oturup tasarımlara son kez baktım. bugünden lansmana on gün kalana kadar kimse görmeyecekti. O da kâğıtta değil, hazırlanmış halleri olacaktı. Sonra yine başarının keyfini yaşayacaktım. İçimde buna rağmen bir eksiklik vardı.

    Bir rüya üzerine çizdiğim tasarımı tekrar elime aldım. Mavi elmas kullanılacak bir kolyeydi. Rüyamda bunu bir kadının boynunda görmüştüm. Yüzü yoktu. Sadece dalgalı sarı saçları ve küçük çenesi vardı zihnimde. Sanki içimde yıllardır hissettiğim boşluk o kadını bulsam dolacaktı. Ama hangi rüya gerçek olurdu ki? Bu da yanlızca bir düştü. Bana ilham olarak kalacak bir düş.

      16 nisan perşembe. 8.50

     Şirketten içeri adım atar atmaz elinde kahveyle beni Berrin karşıladı. Eski asistanım hamilelik iznine çıkmıştı ve o gittiğinden beri işi olmadığı halde bana asistanlığı Berrin yapıyordu.

     "Teşekkür ederim." Deyip karton bardaktaki kahveden bir yudum alıp odama girdim. "Şekersiz ve kremalı." Dedim ona gülüp.

     "Tam sevdiğin gibi." Yanıma gelip masaya yaslandı. "Sana yeni tasarımları göstermek istiyordum. Tabi seninkiler gibi olmaz ama... yine de biraz fikir ver bana."

     Bir yudum daha alıp yerime oturdum. "Bana fark etmez. Sana güveniyorum."

     "Hadi canım." Dedi dudaklarını çocuk gibi kıvırdı. "Koleksyon olmadığı için umursamıyorsun."

    "Tamam. Hadi getir bir bakalım. Eksik olduğunu sanmam ama bulursam söylerim." Heyecanlı çocuk gibi ellerini çırpıp kapıya gitti. "Aa Berrin. Benim yeni asistan işi ne oldu?"

      "Bilmem. Onunla Ecem ilgileniyordu. O halleder herhalde. Memnun değil misin benden?"

     "Evet memnunum ama senin işin değil bu. Neyse hadi getir tasarımları. Başka işlerim de var."

      Odadan çıkıp beni birazda olsa yanlız bıraktı. Onu sevmedigimden degildi ama karşılığı olmadığını bildiği halde gereksiz ilgisi beni artık çok sıkıyordu. Güzeldi ama ben başka bir şeyi bekliyordum. Ne olduğunu bilmediğim bir şeyi.

SAHTEKARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin