Mutluluk

735 48 0
                                    

     17 mayıs pazar. 10.25

      Mutfakta ordan oraya rahatça haraket edişini izledim. Sadece birkaç şeyin yerini sordu, sanki yıllardır burayı kullanıyor gibiydi. Şimdi bize krep hazırlamakla meşguldü. Bana sadece standart kahvaltılıkları hazırlama görevi vermişti. Bir ara gözlerimi ondan çekip elimdeki domatese döndüm. Kolları arkadan belime dolandı.

    "Niye bıraktın izlemeyi?" Dedi saçımı koklayıp.

     "Biraz daha bakarsam, elimi kesecektim." Gülüp tavanın başına geçti.

    Masayı da birlikte kurduk. Ben çaydanlığı getirirken kapı çalınca, korkudan dondum. Ya gelen Rıdvan'sa? Çaydanlığı bırakıp kapıya gitmek istedim ama Menderes önce davranıp açtı. Önce güldü sonra yere çömeldi.

     "Sende mi buradasın? Bak." Diyen Elif'in sesini duyunca rahatladım.

    Çaydanlığı masaya bırakıp yanlarına gittim. Menderes elindeki resim defterini incelerken ayağa kalkıp bana baktı.

     "Resim ödevinde tam puan." Bana uzattı.

      "Aferin Elif." Dedim.

     "Hadi gel. Kahvaltıda kutlayalım." Dedi Menderes.

     Elif bu daveti bekliyor gibi ikimizin arasından geçip içeri girdi. Kahvaltı masasına kurulmuştu bile. Onun içinde bir tabak getirip bende oturdum. Kahvaltı boyunca Elif hocasının resmini nasıl övdüğünü anlattı. Onu dikkatle dinleyen Menderes'e baktım. Bana bakıp göz kırptı.

    Elif'i gönderip mutfağı toplmaya başladık. Menderes'in telefonu çalınca çıktı mutfaktan. Birkaç dakika sonra tekrar mutfağa döndü.

    "Hadi hazırlan. Çıkalım."

    "Nereye?" Dedim, bardağı makineye yerleştirirken.

     "Dedim ya adalara diye. Ama istersen başka bir şeye gidelim."

     Başımı iki yana salladım. "Hayır. Bana fark etmez. Şurayı halledeyim. Hazırlanırım."

   "Bana bırak sen." Deyip beni omuzlarımdan tutup kapıya, yönlendirdi. "Ben hallederim."

   Gülüp çıktım mutfaktan. Yatak odasına girip, hala dağınık olan yatağa baktım. Dün geceyi bana hatırlatan birkaç sızı vardı hala üzerimde. Dolabın başına geçip elbise arayışına girdim. Uzun, ince askılı, mor renk, yazlık elbiseyi seçtim. Siyah sandaletlerimi almak için dolabın altına eğilirken telefonum çaldı. Ekrandaki ismi görünce yüzüm düştü.
  
     "Evet." Derken, Menderes duymasın diye odanın kapısını kapattım.

    "Nerdesin? Konuşmamız lazım."

   "Evdeyim. Ama çıkacağım birazdan. Benimde seninle konuşmam gerekiyor. Eve dönünce haber veririm gelirsin."

   "Hayırdır. Terslemedin."

   Çünkü kavga edip öfkelenmesini istemiyordum. Güzel güzel konuşup, bu işten kurtulacak, sonra her şeyi Menderes'e anlatıp, affını dilenecektim.

   "Eve ne zaman döneceğimi bilmiyorum. Ararım seni." Deyip kapattım telefonu. Aynı anda odanın kapısı açıldı. Menderes bana dik dik bakınca korktum. Duymuş muydu? Bir şey dememiştim ama...

    "Niye hala hazırlanmadın?" Deyip kollarını belime doladı.

   "Telefonla konuşuyordum. Şimdi hazırlanıyorum." Dedim ama hala bırakmadı. "Çıkar mısın?"

    "Gerek var mı?" Diye dudak büktü.

   "Evet var." Dedim gülerek, öpücük verip yolladım odadan.

SAHTEKARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin