Teklif

640 43 0
                                    

    30 mayıs cumartesi. 03.18

    Son kalem darbesini de atıp inceledim. Ben bile kendimden bunu beklemiyordum. Azra fark etmeden bana ip ucu verip gitmişti. O yukarı çıktıktan bir kaç dakika sonra aklıma gelmişti söylediği ve hemem işe koyulmuştum. Sonuçtan memnundum.

    Yeni sipariş listesini hazırlayıp, Ecem'i aradım. Saat çok geçti ama bizim zamanımız da yoktu. Telefon açılmayınca bir daha aradım ve tekrar kapanmak üzereyken açıldı.

    "Ecem taşların listesini yolluyorum. Hemen hallet. En geç pazar gününe kadar elimizde olsun. Atölyeye gireceğim."

    Sessizlik oldu. Uyuya mı kaldı telefonun başında diye düşünürken uyku mahmuru sesle cevap verdi.

    "Abi saat kaç. Ayrıca..." yine sessizlik. "Bir dakika, sen yeni koleksiyon hazırladın mı? Ne çabuk?" Biraz daha canlı geldi sesi ama hala uykudan tumturaklı geliyordu.

   "Evet. Bir an önce taşları hallet. Kimseye ihtiyaç olmadan tek başıma hallederim yine."

    "Ama anca sabah haber verebilirim." Diye sızlandı.

    "Erken kalkıp haber ver o zaman." Dedim. Telefon elimde tasarımları toplayıp kasaya koydum. "Yarın eve getirim sizde görürsünüz. İyi geceler."

    Telefonu kapatıp yukarı çıktım. Azra çarşaf üzerinde yarı örtülmüş olarak uyuyordu. Önce üzerini örttüm, sonra yanına uzanıp arkasından sarıldım. Biraz kıpırdadı ama uyanmadı. O da yorulmuştu, ve verdiği fikirler işe yaramıştı. Biz panikten akıl bile edememiştik söylediklerini. Şimdi de ondan kısa da olsa ayrı kalmam gerekiyordu.

     30 mayıs cumartesi. 9.54

    Kahvaltı sofrası toplanınca yeni çizimleri gösterdim. Babam sonuçtan benim gibi memnun görünüyordu.

    "Bunlar..." Dedi Ecem, sözünü kesip ben tamamladım cümleyi.

    "Ebru sanatı motiflerinin farklı yorumlanışı." Dedim onlar, etrafına boyalar sıçramış gibi görünen Lale motifine bakarken.

   "Çok güzel görünüyorlar, nerden aklına geldi?" Diye annem sordu.

    "Aslında senden." Yanımda oturan Azra'ya baktım. O evde görmüştü hepsini. "Dün Azra'yla senin ebruları konuşuyorduk. Bende konsept olarak onu seçtim."

    Azra haberi olmadığı için bana şaşkın baktı ama bakışı mutlu bir gülüşle yer değiştirdi.

    "Kısa zamanda iyi iş çıkardın. Keşke diğerlerini daha iyi koruyabilseydik de bununla uğraşmak zorunda kalmasaydın." Babam kendini suçluyordu. Ses tonundan bunu anlamak zor değildi.

    "Baba olan oldu artık. Biz şu ana odaklanalım. Taşları ne zaman yollayacak müşteri?"

    "Yarın gece gelir dedi. Sabahta biz teslim alacağız."

    "Ben bu geceden gideyim o zaman. Kalıpları hazırlarım. Taşları Ecem getirir." Deyip ona baktım. Başıyla onayladı.

    "Tamam. Madem yarın gideceksin, uzun süre ortada olmayacaksın. Al sevgilini bir yere gidin." Dedi Annem.

     Azra'ya bakınca yanaklarının kızardığını fark ettim. Annem de bana bakıp göz kırptı.

    "Anne Azra, ebru öğrenmek istiyor. Sen ona göstersen ya bugün."

    "Olur. Hadi gidelim."

    11 haziran perşembe. 14.15

    Sabahtan beri Menderes'in aramasını bekliyordum. Bugün mesaj bile yollamadı. Yonca elinde zarflarla yanıma gelip oturdu.

SAHTEKARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin