Zor zaman.

2.8K 83 14
                                    

    27 haziran Cumartesi. 22.16

       Bu balkonda oturup boğazı seyrederken bundan iki ay önce olacakları bilemezdim. Kendimi, her şeyi feda ettiğim annem bile bana sırtını dönmüştü ve ben utanç içindeydim. Ve şimdi haketmediğim halde yanına Sahtekarlıkla girdiğim adam bana yardım ediyordu ve ben o adamı çok seviyordum. 

     Sıcak eli omuzuma dokundu. O olduğunu biliyordum çünkü elini tenim çok iyi tanıyordu. Karşıma oturup kurumuş göz yaşıma baktı.

     "Neden ağlıyorsun Azra?" Derken sanki benim ağlamam onu yakıyor gibiydi. Ama ben bunu haketmeyen bir Sahtekardan başka bir şey değildim. Onun sevgisini haketmiyordum.

     15 nisan çarşamba. 10.20

     Kahvaltımı hazırlamaya çalışırken telefonum çalmaya başlayınca yavaş adımlarla koridorun sonunda ki odama gittim. Telefon ben gidene kadar kapandı. Elime alırken tekrar çalmaya başladı. Arayan annemdi ve ısrarla çalınca korkmaya başladım.

     "Alo. Anne her şey yolunda mı?" Diyerek açtım telefonu.

     "Değil Azra. Bittim ben." Ağlaması yüzünden sözleri yarım kaldı.

     "Anne ne oldu? Naz'a mı bir şey oldu?"

    "Hayır. Abin." Abim dediğinde kafam karıştı.

     Abim altı ay  önce ölmüştü. Dolandırıcılık ve yan kesicilikten sabıkası olan bir adamdı. Altı ay önce iş yaptığı adamlarla görüştüğü eski fabrikaya baskın yapılmış ve onlarla çatışmaya girmek kadar işi ileri götürmüş, sonra da polis kurşunuyla vurulmuştu.

    Abimdi ama ölümüne zerre üzülmemiştim. Zaten aramız yaptığı şeyler yüzünden hiç iyi olmamıştı. Ama o annemin biricik oğluydu ne yapsa suçunu görmezdi. Ne beni, ne on yedi yaşında sadece evden kurtulmak için evlenen ablamı, ne de Naz'ı düşünürdü. Ama şimdi bu ağlaması altı ay önce ölen oğlu için olamazdı.

      "Anne ağlamayı bırakta anlat." Dedim, hışırtı sesi gelince peçete aldığını anladım. Hafif öksürüp konuşmaya başladı.

     "Abin bana ölmeden birkaç hafta önce birkaç kağıt imzalatmıştı. Sigorta falan yaptıracağım ev için, başına bir şey gelirse diye."

     İç çektim. "Sen de buna inandın mı?"

    Tekrar bir hıçkırık sesi geldi. "Nereden bileyim ben?"

     "Sanki abimin nasıl biri olduğunu bilmiyorsun." Deyip komodinin çekmecesine uzandım. Sigara paketini alıp bir tane çıkardım. O evin bana tek zararı sigara olmuştu. Ama ben buna bile şükrediyordum. "Ne yapmış peki?"

     "Benim adıma bankadan kredi çekmiş, evi de ipotek göstermiş." Derken sigara ağzımda kalakaldım. "Mahkemeden kağıt geldi bugün. Ben... ben ne yapacağım bilmiyorum Azra."

     "Anne sen..." sözlerimi yuttum, zamanı değildi. "Ne kadar çekmiş?"

    Bir hıçkırık daha çıktı ağzından. "Üç yüz bin lira."  Kendimi bir anda yatağa bıraktım. "Azra yardım et ne olur. Bul şu parayı. Yoksa evi alacaklar elimden."

     Annemin söylediğine miktardan daha da çok şaşırdım. "Anne sen ne dediğinin farkında mısın? Benim bir birikimim yok. Aldığım paranın yarısını sana yolluyordum zaten. Hem... Hem ben bir aydır işsizim. İki aydır da kira ödeyemiyorum. Sen bana üç yüz bin lira bul diyorsun."

     "Çaresizim Azra. Başka bir çare gelmiyor aklıma."

    "Anne benden ne yapmamı bekliyorsun ki?"

SAHTEKARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin