Ben ona aşığım

803 55 0
                                    

     24 nisan Cuma. 23.45

    Arabadan inerken Ecem'i kendi arabasına yaslanmış şekilde beklerken gördüm. Ben inip, kitlerken doğruldu. Tam konuşmaya başlayacaktı durdurdum.

   "Bir içeri girelim." Dedim, ne soracağını bildiğim için.

  Bugün şirkette dediğildi ama bir şekilde duymuştu mutlaka olanları. Onu sormaya geldiğine emindim çünkü, gerçekten eve girene kadar bekledi. Merdivenin ilk basamağına çıkınca başladı konuşamaya.

    "Abi ne oldu bugün? Bir gün şirkette yoktum, ortalık karışmış." Dedi ben kendimi koltuğa atarken.

   "Gerçekten doğru tabir bu galiba. Ortalık karışmış." Gözlerimi ona çevirdim. "Ne kadarını duydun ona göre anlatayım."

   Geçip yan tarafımda kalan tekli koltuğa oturdu. "Azra ile Berrin arasında olmuş. Bir küpe olayı, sen Berrine bağırmışsın, Azra ağlamış, Berrin ağlamış." Dedi gözlerini dikip.

   "Berrin, Azrayı hırsızlık yapmakla suçladı..." ile başlayıp kısa bir özet geçtim. Ağzı açık kaldı. Donmuş gibi bir süre cevap veremedi. "En son Berrine gittim işte. Şaka yapacaktım falan dedi ama inanmadım. Bence bilerek yaptı. Azra'nın bana geleceğini tahmin etmedi. Hayır... neden?" Dedim bitirirken.

   "Anlamış olabilir mi?" Deyince bu kez ben ona garip garip baktım. "Ya Azra'ya olan hislerini."

   "Daha ben bile tam olarak emin değilim. O nasıl anladı?"

   "Abi kadınlar hisseder böyle şeyleri. O sana..." deyip sustu. Devamını bildiğimi tahmin ediyordu.

   "Onu da bu kez açık açık konuştum. Anladığını umuyorum. Pazartesi özür dileyecek."

   "Dilemedi mi?"

   "Benden değil Azra'dan." Deyince imayla güldü. "Bakma öyle, yapmazsa kovulacağını biliyor."

   "Kovmakla mı tehdit ettin?" Kahkaha attı. "Bir de hala emin değilim diyorsun."

   "Ne alakası var Ecem? Yaptığı yanlış. Başka bir çalışana da yapsa, tepkim aynı olurdu." Yan yan baktı, gözlerini kısıp. "Ecem! Beni tanımıyor musun?"

   "Aman iyi. Hayır niye saklıyorsan?"

   "Saklamıyorum." Dedim. Gülerek bütün bedeniyle oturduğu yerde bana döndü. "Biliyorum artık. Bugün onu öyle üzgün görünce, sonra ağlayarak görünce emin oldum. Onun canı yanınca ben daha kötü hissettim. Onu kollarıma alıp sıkı sıkı sarmak, korumak, göz yaşlarını elimle silmek istedim. Yapamamak, mahvetti beni. Ben ona aşığım Ecem."

     27 nisan pazartesi. 8.40

     Kahveyi alıp geri gelirken Berrin'le karşılaştım. Benden gözlerini kaçırması garipti. Kahveyi Menderes'in masasına bıraktım. Masanın yanında bir an kalakaldım. Rıdvan sabahtan beri mesaj atıyordu. Kaçışım yoktu artık. Masanın altındaki içe doğru olan kısma kalemin kamerasının, kasayı görebileceğinden emin olup, bir kaç bantla tutturdum.

   Tesadüfen Menderes eğilirse görürdü. Benim yaptığımı anlar mıydı? Mutlaka. Ağlamamak için kendimi zor tuttum. Ayağa kalkıp, tekerlekli koltuğunu düzelttim. Kapıya doğru yürürken o içeri girdi. Kendimi gülümsemeye zorladım. Ama yüzüne bakamayacak kadar utanıyordum. O dün neler söylemişti bense ne yapıyordum.

   "Günaydın." Dedim.

  "Günaydın. Azra hemen çıkma. Biraz bekle. Halletmemiz gereken bir iş var." Deyip masasına oturdu. Masadaki sabit hattan bir numara tuşladı. "Berrin, odama gelir misin? Şu işi halledelim." Kapatıp tekrar ayağa kalktı.

SAHTEKARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin