3.Bölüm # ŞOK

587 23 0
                                    


3.BÖLÜM - ŞOK

Erhan'ın başı, sanki bir balyoz inmişçesine, feci şekilde zonkluyordu.Bu ısrarcı zonklamadan kurtulabilmek için kafatasını açıp beynini yerinden söküp atmayı bile düşündü.Ancak beyninin her hücresi teker teker isyan bayrağı açmış gibi sızlamaya devam ediyordu.Elini yavaşça iki kişilik yatağın boş olan diğer ucuna doğru attı ve bir hayli darmadağın çarşafı parmak uçlarıyla duyumsadı.Yeniden bir refleksle ellerini gözlerine doğru dayadı ve gözlerini ovuşturarak, yavaşça aralamaya çalıştı.

Aralık ayının sonlarına doğru artık gittikçe etkisini yitirmiş olan güneş ışığının bir huzmesinin, gözlerinin içine adeta acıtarak dolduğunu hissetti. Gün doğmuştu doğmasına ama geleceğinin karanlık olacağı gerçeği gün gibi ortadaydı.

Bir süre sonra elindeki tepsiyle yatak odasının kapısında beliriverdi Gülsüm.Yavaşça dişi bir yılan gibi kıvrılarak yatağa oturdu, tepsiyi kucağına yerleştirdi ve fedaisinin bitkin uyanışını bir süre sessizce izledi.

''Saat kaç oldu?''diye sordu Erhan. Sesi özellikle sabahları boğuk ve isteksiz çıkıyordu.

"10:30'a gelmek üzere aşkım'',

dedi Gülsüm,çerçevesi altın kaplamalı duvar saatine göz atarak.

Erhan yatağında doğruldu ,isteksizce ve huzursuzluğunu belli eden bir bakış atarak ;''Bana aşkım demeyeceğin konusunda anlaşmıştık'' diye söylendi.Bu kelimeyi son iki yıl boyunca yalnızca ama yalnızca Pınar'dan duymaya alışmıştı.

Gülsüm dudak büktü,buruk bir ses tonuyla ''Elimde değil Erhan",karşılığını verdi. ''Bana kendimi hep liseli bir genç kız gibi hissettiriyorsun,aşkı sende tattım ben...''

Erhan'ın bu sözlerle birlikte başı bir kez daha çatlarcasına zonklamıştı.''Neyin kafasını yaşıyor bu?Orta yaşlı, güç delisi ,bu süslü kadının aşktan anlayabileceği tek şey iyi bir tatminden başka bir şey değil''diye düşündü.Elinde olsa bir dakika dahi bu hayatın içinde olmazdı,ama şimdi daha da büyük bir batağa saplanmıştı.Bir gece önce, Pınar'ı da, yıllar öncesinde boşluğa yuvarlanan kendi hayatı, hayalleri ve umutları gibi, çok derinlere atmıştı.

''Erhan, sana harika bir kahvaltı hazırladım ellerimle hadi hayatım'' dedi Gülsüm,tepsideki kızarmış ama soğumaya yüz tutmuş iki dilim mısır ekmeğini, cheddar peynirini , rafadan yumurtayı ve taze sıkılmış portakal suyunu kastederek.Erhan oralı olup da bir kez olsun tepsiye bakmadı bile. ''Yemeyeceğim,şimdi canım hiçbir şey istemiyor.''diyerek geri çevirdi kadının teklifini.Sevişmedikleri zaman kendisine annesiymiş gibi davranmasından artık bıkmıştı.

Alnındaki kırışıklıklarının giderek derinleşmeye yüz tuttuğu suratını biraz daha buruşturdu kadın ve bir genç kız kaprisiyle ''pekala sen yemezsen ben afiyetle yerim o halde '' dedi.Ağzına henüz birkaç lokma götürmüştü ki ,saç derisine güçlü kemikli parmaklarıyla masaj yapmakta olan Erhan'a, asıl günlerdir kafasını meşgul eden şeyi doğrudan ve kararlı bir sesle aktardı:

''Bugün halledilmesi gereken mühim bir meselemiz var.''

Erhan hiç tepki vermedi,parmak uçlarıyla saç diplerini ovmaya devam etti bir süre daha.Bu kadının istekleri ve emirleri hiç bitmeyecek gibiydi.

''Bugün şu TEKEL BAYİİ meselesinin Hakan'la beraber kesin icabına bakmanızı istiyorum artık..''

Gülsüm'ün sesi şimdi şefkatli ve tutkulu bir sevgili edasından çıkıp,resmi bir talimat havasına bürünmüştü.

KAYALIKTAKİ KIZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin