"Senin için ayarladığım şu hastabakıcı kıyafetlerini giyin, hayatım."
Gülsüm, hastanenin kendisine ayrılan özel bir refakatçı odasında yatağa uzanmakta olan Erhan'ın yanına yaklaşıp, yanında getirdiği jelatin poşet içindeki kıyafeti yavaşça yatağın yanındaki çekmeceli, alt kısmı ise döner tekerlekli küçük dolabın üstüne bıraktı.
Erhan, hiç sevmediği bu hastane kokusunu içine çekmemeye çalışarak yüzünü buruşturdu. Dizine kadar ulaşan çizmeleri, koca baseni yüzünden üzerine tam oturmayan mini eteği ve altına giydiği çiçek işlemeli siyah naylon çoraplarıyla, kendisini hala çekici gösterebilmek için elinden geleni yapan Gülsüm'ü baştan aşağıya süzdü.
"İyi düşünmüşsün" dedi gözlerini onun üzerinden çekmeden.
Gülsüm, onun tarafından izlenmenin verdiği zevkle cilveli bir kahkaha attı. "Zaten burada olmam büyük tesadüf. Senin o kanlı giysilerle etrafta dolaşmana izin veremezdim. Ayrıca bu gece Hakan için yaptıkların çok fedakarca şeylerdi.''
Fedakarlık ve sadakat... Ona ilk öğretilen şeylerdi. "Kan kardeşi olarak kabul ettiğim kişiye en zor anında yardım etmedikten sonra,bu alemde racon kesmişim ne önemi var? ' diye düşündü Erhan, kadından gelen, beklemediği bu iltifat karşısında mahzunlaşarak. Katildi, çok sayıda leşi vardı belki ama başkaları gibi adam satacak kadar kaypak biri asla olamazdı. Düşüncelerinden sıyrıldı ve ''Kendini aptalca tehlikeye attı. Başka ne yapmamı bekliyordun ki zaten?'' diye mütevaziliğini korudu.
"Evet,sen buraya yetiştirmesen neredeyse ölüyordu o gerizekalı. Sürekli başında duran bir hemşire var ve saat başı kan ve serum takviye edip ilgileniyorlar. Az önce yoğun bakımdaki doktorlardan biriyle görüştüm,anlattığına göre, baş tomografisinde herhangi bir problem yokmuş,başına doğrudan bir darbe almamış. Ama ensesine epey bir dikiş atmışlar, ha bir de sol kulağındaki işitme kaybı için yarın bir ameliyata girecekmiş....''dedi Gülsüm; bunları "DOKTORLAR'' dizisindeki herhangi bir oyuncunun sıradan repliğiymişçesine bir çırpıda sıralayarak. En ufak bir acıma duygusu hissetmediği belliydi Hakan'a karşı.Bu hissizlik sesinin sıradan tonuna da yansımıştı.
Erhan yatağında doğruldu, Gülsüm'den duydukları onu en azından şimdilik tatmin etmişti.Ayağa kalkıp hastabakıcı kıyafetlerine uzandı.Çıkardığı fanilasını ve pantalonunu da küçük dolabın üzerine bırakıp, ilk olarak yeşil gömleği iliklemeden üzerine geçirdi. Gülsüm de ona biraz daha yaklaşmış, gözgöze gelmişlerdi şimdi.
Gülsüm yavaşça elini genç adamın çıplak teninin üzerine attı, halihazırda açık olan düğmelerin arasından adamın kıllı göğüs kafesinin üzerinde parmaklarını bir süre gezdirdi.Gözleriyle şimdiden önsevişmeye başlıyor gibiydi.
"Gülsüm...''dedi Erhan sadece ismiyle onu uyarmak isterken. Ama kadının parmakları duracağa pek benzemiyordu.
"...Kocan hemen yandaki odada kalıyor, biliyorsun...''
Gülsüm omzunu silkti, dudağının köşesini hafifçe dolgun sağ yanağına doğru kaydırdı,sanki umurunda değilmiş gibi bir ifadeyle erkeğinin gözlerinin içine çakılı bıraktı kendi bakışlarını.
"Yaşlı domuz şu anda kimbilir kaçıncı uykusundadır şimdi...'' diyerek ellerini Erhan'ın kirli sakallarında gezdirdi."Sen onu mu dert ediyorsun, saçmalama lütfen...Yan odadaysa ne olmuş yani, ayaklanıp buraya gelecek hali yok ya...Hem bu yatak ikimize de yeter...''
"Gülsüm, sen inanılmaz bir kadınsın... Bu durumda bile aklın fikrin benimle sevişmekte...'' diye azarladı onu Erhan. Hastabakıcı gömleğinin düğmelerini ilikleyip iliklememekte kararsız kalmış gibi döndürerek oynayan ve ellerini sürekli teninde gezdiren Gülsüm'ün taciz edici tutumuna karşı koymak istedi bir an. Kadının ellerini sıkıca tuttu ve bedeninden uzaklaştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYALIKTAKİ KIZ
Mystery / ThrillerKayalıkların dibinden yükselen uğultuyu duyuyor musunuz? O sizi çağırıyor. Kayalıktaki Kız.