13.BÖLÜM- İLK TEMAS

175 8 2
                                    

13.BÖLÜM – İLK TEMAS

''Bu uzun etek ve üstle çok güzel görünüyorsun...''dedi ona İrem, başparmağını havada tutmuştu, giyinme kabininden çıkan Pınar'ın kıyafetini incelerken.

Pınar da boy aynasında kendini iyice izledikten sonra dolgun yanaklarındaki gamzesini ortaya çıkaran bir mutluluk ifadesi içinde ''Benim de hoşuma gitti bu gerçekten.'' diye gülümsedi.

''O zaman hemen alıyoruz.''

''Öyleyse ben de bir koşu değişip geleyim''

''Hayır'' diye karşı çıktı ona İrem. ''Bırak üzerinde kalsın. Şimdi eve gitmekle vakit kaybetmek istemiyorum.''

Pınar giysilerinin üzerindeki barkod taşıyan fiyat etiketlerini söktü ve kasiyere uzattı. Kasiyerin açık gri renkteki mıknatıslı güvenlik klipsini de giysilerden sökmesi tamamlanınca usulca kendine çeki düzen verdi.

İrem'in kasaya yaptığı ödemeyi bakışlarıyla takip etti, hala aklında kendisine sunulan bütün bu iyiliklerin karşılığını nasıl vereceği sorusu vardı.

Yan mağazadan siyah eteğine uygun topukluları satın aldıktan sonra şehir merkezine giden bir taksi dolmuşa bindiler.

Caddenin karşısında köşebaşında etrafı sarmaşıklarla çevrili, tahta bir tabelanın üzerinde 'MAVİ CAFE' yazıyordu. Yavaşça içeri girdiler. İçeride beş altı masa ve tezgahta bir kola sifonu ile kahve makinası ve tost araç gereçleri vardı. Hafif bir müzik yayılıyordu mekandan. 'Blue Hotel' şarkısının sözlerini anlamasa da melodisine kaptırmıştı kendini girer girmez .

''Mavi Otel 'in bütün odaları yalnız ve yalnızlık içinde  bekleyen bir ben...Gece ise o kızın yalnızlık düşleri gibi...'' diyordu Chris Isaak, o efsane sesiyle.

Bir şeyler atıştırıp koyu bir sohbete dalan bir çiftin arasından geçtiler, asma kata çıkan merdivenin hemen sağındaki arka masada oturan Murat'ın yanına doğru yürüdüler.

''Mekanıma hoşgeldiniz kızlar'' dedi Murat kollarını iki yana açarak. ''Burayı beğendin mi Pınar?''

Bu kez de o, kıza elini uzatmaktan vazgeçmişti.

''Gayet hoş bir cafe '' dedi Pınar çekingenliğini üzerinden atmaya çalışarak.

Hemen arkada oturan uzun boylu, iyi giyimli, kısa kesim saçlı ve yakışıklı genci henüz fark etmişti.

''Sizi tanıştırayım. Bu yakın dostum Erhan, bizim ortak sayılır. Ona senden bahsettim. Şehir dışında olduğumda sizinle o ilgilenecek. Değil mi ortak?''

Erhan başıyla onayladı onu.

Erhan ve Pınar göz göze geldiler. Pınar bir anlık güdüyle yanaklarının al al olduğunu hissederek bakışlarını kaçırdı ondan. Ama Erhan'ın ona uzattığı eli tereddütsüz kavradı ve genç adamın gülümsemesine karşılık vererek tam karşısındaki boş sandalyeye yerleşti. Bu tokalaşma Murat'ın gözünden kaçmamıştı ve Erhan'a çaktırmadan göz kırptı.

''Eee gençler, ne içiyoruz? Kızlar siz aç mısınız? Size hemen yiyecek bir şeyler söyleyeyim ''

Murat'ın iyilik meleği, yıllarca yattığı kış uykusundan birkaç dakikalığına uyanmıştı anlaşılan.

''İyi olur... Sabahtan beri bir o mağaza bir bu mağaza dolaşıp durduk alışveriş için. Ben kurt gibi acıktım. Pınarcığım sana vejeteryan olduğumdan söz etmiş miydim? Şu an canım deliler gibi etsiz çiğköfte ve şalgam çekiyor. Sana da mis gibi İnegöl köfte söyleriz Buranın en meşhur lezzetidir. Muhakkak yemelisin. Her şehirde var gerçi ama buradaki gibi yapamazlar...'' İrem kıkırdayarak Pınar'ın gözlerine baktı.

Pınar köftenin ismini duyunca iştahlandı. Annesinin kermesten topladığı paralarla ayda yılda bir ona yaptığı ızgara köftelerin kokusunu burnunda duyar gibi oldu.

''İrem'e Urfalı bir çiğköfte ustası koca bulacağız, değil mi İrem?'' diye bir kahkaha attı Murat.

Masadaki ciddi hava bir anda yerini gülüşlere bıraktı.

Murat boğazını yalancıktan bir edayla temizledi, sonra iyice süzdüğü Pınar'a bakarak ''Kıyafetlerin üzerine çok yakışmış'' diye iltifat zincirine bir yenisini ekledi. Pınar hafifçe kızararak baktı Erhan ve İrem'in gözlerine.

Murat garsonu yanına çağırıp siparişlerin talimatını verirken, o ana kadar hiç konuşmamış olan Erhan kısık bir ses tonuyla,''Murat bu konuda haklı'' deyiverdi.

Pınar'ın gamzesine hayranlıkla odaklanmıştı bu sözleri söylerken. Kızın ışıltılı siyah saçları esmer tenli omuzlarına dökülmüştü. Kalemle çizilmiş gibi düzgün kaşları, hafif pembeleşmiş yanakları, çıkık elmacık kemikleriyle ve ela iri güzel gözleriyle Pınar tam karşısında duruyordu.

'Pınar... Sen çok güzelsin. Tıpkı adın gibi... Bir içim su gibisin...' Erhan'ın iç sesi, içeri hızla dalıp masanın önünde duran iriyarı birinin gölgesiyle anında dilsizleşmişti.

Masadaki herkes şimdi bu davetsiz yabancıya bakıyordu.

13.bölümün sonu

KAYALIKTAKİ KIZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin