4.Bölüm# KO(R)KU

470 17 0
                                    

''ÜSTELİK...O SENDEN HAMİLEYDİ!"

Bu sözler durmadan Erhan'ın beyninde yankılanıp duruyordu.Öğrendiklerinin şaşkınlığını üzerinden atamamıştı,bir süreliğine geçirdiği bu şok sonrası kendini yeniden toparlayıp ayağa kalktı. Yumruk yemiş bir boksörün donuk, afallamış yüz ifadesiyle, Hakan'ın hem korku ve hem de endişe dolu bakışları altında hızla yatak odasına geçti.Büyük bir boy aynasının durduğu işlemelerle kaplı bir antika dolabın kapısını araladı,elini tahta çekmecelerden sağ alttakine attı.Hafif bir gıcırtıyla açılan dolap çekmecesi ona doğduğu evi,çocukluğunu,ve en önemlisi, -bir antikacı dükkanında sıradan bir satıcıyken, ailesine daha iyi maddi imkanlar verebilmek için tarihi eser kaçakçılığına yeltenen ve son işinde eşiyle birlikte havaalanı çıkışında infaz edilen- babasını hatırlatmıştı.Bu anı, zaten sinirden titreyen ellerini kasmaya yetti. Yine de, çekmecenin içindeki işlemeli desenli bir beyaz havlunun arasında sakladığı emaneti(!) 'ni,yeni doğmuş bebeğini tutarcasına kavradı.Bir süre hayranlıkla bu tabancayı süzdü. Sağ eliyle şarjörü tabancaya sürdü ve tetiğin kilidini çekti,bu suç makinesini ceketinin altında tamamıyla gizlenecek bir biçimde beline sıkıştırdı. Ceketini şöyle bir düzelttikten sonra aynadaki yansımasını inceledi. Kirli sakallı ve elmacık kemikleri çıkık, yakışıklı yüzüyle yine başbaşaydı. Ama bu yakışıklılığı ne iç dünyasına ne de vicdanına yansıyabilmişti.

Tabancanın durduğu yerin hemen yanıbaşında,bir yüzük,bir kolye ve bir çift küpeden oluşan pırlanta takı setinin bordoya çalan kadife kutusu gözüne çarptı.Kutuyu eline alıp klipsini araladı.Bütün parçalar neredeyse yerli yerindeydi, biri hariç...Pınar'la mutlu birlikteliğinin ilk yılının dolmasına yakın bir zamanda kıza hediye ettiği bu setin tek taş yüzüğü,Pınar'ın çürümeye terkettiği cesedinin ince yapılı narin parmağında kalmıştı...Bir küfür salladı içinden,beyaz bir çarşafa ve ardından bir battaniyeye sardığı kızın adeta kefenini hazırladığı esnada bu yüzük tamamen aklından çıkmıştı.

Pınar'ın sevinçten havalara uçtuğu o an gözünde canlandı bir kez daha. Bir kuyumcuya gidip yüzüğün içine özenle E ve P harflerini kazıtmışlardı,bir de cafede ilk göz göze geldikleri günün tarihini.Bu konularda oldukça dikkatliydi Erhan,şaşırtıcı derecede inceydi.Kızların bekaretini çalmaya giden yollarda ustalaşmıştı.İlk tanışma,ilk yemeğe çıkma,ilk öpüşme, ve ilk sevişmelerini ayaklı birer ajanda gibi takip etmeyi ve sevgilileriyle aralarında geçen her konuşmayı belleğine kazımayı öğrenmişti.Çünkü birlikte olduğu kızların da kendisinden beklentilerini karşılamak zorundaydı.Çıktığı her kız ,bu ince düşünceli tutumuna ve davetkar cazibesine kapılıyor,aynada süzdüğü karizmatik 'Ağır ABİ' imajı da amacına ulaşmasında etkili oluyordu.Bugüne kadar,elde etmeyi kafasına koyduğu hiçbir kız onu reddedememişti.

Kendine bir kez daha kızmıştı Erhan,yüzükten kurtulmalıydı.Ancak duşta geçirdiği ve kendisini geren o dehşet anından sonra tekrar kayalıklara dönecek ve cesedin başına inecek cesareti bulamadı kendinde.Yüzük kızın parmağı arasında ister istemez kalacaktı,ta ki mevsim yağmurları bütün izleri silip süpürene dek.

Tüm endişeli düşüncelerinden sıyrılmayı başardığı bir anda gözüne bu kez çekmecenin dibindeki küçük bir makyaj kutusu ilişti.Hakan kızın tüm eşyalarını imha ettiğini sanırken, belli ki bunu görememişti.

''Onu satabileceğimizi düşündüm'' dedi Hakan,pırlanta takı setini kastederek.

Erhan ise tüm bu düşüncelerinin yoğunluğunda onun odaya girdiğini farketmemişti.Bir süredir kendisini sessizce izliyor olmalıydı.Arkasını dönüp,takı ve makyaj seti kutularını arkadaşının eline tutuşturdu,otoriter bir ses tonuyla,

KAYALIKTAKİ KIZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin