21.Bölüm – ÇAKIL TAŞI
Pınar meraklı bir tavırla ve sabırsızca kurdele ve jelatininden azad ettiği hediye kutusunu açtı.
Bu bir cam küreydi. İçi su dolu, ters düz edildiğinde içindeki minik ev ve ağaç maketine parlak jelatinden karların yağdığı müzikli bir şeffaf küre.
''Bu çok güzel aşkım.'' dedi Pınar. ''Çok teşekkür ederim.''
'Aşkım' kelimesini ilk kez kullanmış ve bu kadar cesaretle söyleyebilmişti. Hala bu kadar yakın olabildiklerine inanamıyordu.
''Sen daha iyilerine layıksın aşkım.'' diye yanıtladı Erhan. ''Bu pahalı bir şey değil ama...''
''Önemli olan beni düşünmendi.''
Hediyenin karşılığında teşekkür etmek için bu kez o, genç adamın dudaklarına tereddüt etmeden uzandı.
Bu tutkulu öpücüğün ardından kızın bu küreyle bir çocuk gibi oynamasını ve gülümsemesini seyreden Erhan ''İçindeki ev maketi var ya...'' dedi sözlerini yarıda keserek.
''Evet?''
''Belki bir gün seninle böyle bir evimiz olur.''
Erkeğinin sözlerini hayranlıkla dinleyen kızın hayalleri umutlarına karışmış, bir güvercin gibi yükseklere süzülmüştü.
''Seni seviyorum Erhan.''
''Ben de...''
Erhan bu iki kelimenin nasıl dudaklarından döküldüğünü bilmiyordu. Ama olmuştu işte.
''Hadi arabanın dışına çıkıp biraz hava alalım.''
Pınar onun sözlerine uydu. Arabadan çıktılar. Hava ne kadar soğuk olursa olsun onun yüreğini ve bedenini ısıtacak biri vardı artık...
Kız tertemiz havayı olabildiğince ciğerlerine doldurdu.
Birbirlerine sıkıca sarıldılar.
Erhan kızın elini sıkıca tuttu ve ağaçlık arazide yürümeye başladılar. Kar tutmuş toprağın üstünde bir süre ilerlediler. Çakıl taşlarının olduğu bir yere geldiler. Erhan yere eğilerek önce çakıl taşlarını eliyle yokladı sonra bir tanesini seçip doğrulduktan sonra kızın elini tuttu ve avucuna bıraktı. Kız taşı elleriyle ısıtıp avucunda sıktı.
''Küçükken bizim köyden şehre ırgat taşıyan kamyonetin arkasına takılır buraya kadar gelirdim. Burada kamyonetten atlardım. Saatlerce irilerini ve parlak olanları seçer oyalanır ve bir deterjan kovasına doldurup biriktirirdim onları... Bütün zenginliğim buydu.''
Pınar gülümseyerek dinledi bu anıyı.
''Bunları neden sana anlattım biliyor musun?''
''Neden aşkım?''
''Çünkü sen benim için yeryüzündeki bütün taşlardan daha değerlisin... Ve o küre de ikimizin dünyası.''
Pınar duygulanmıştı. ''Bu taşı ve hediyeni ölünceye kadar saklayacağım'' dedi uzaklara kayalık yamaçlara bakarak.
Erhan bir daha sarıldı sevgilisine. Çocukluğunun masum geçmişine dönmek rahatlatmıştı onu. Bir katil olsa bile o yine de içinde bir yerlerde gömülü olan çocuk ruhunun - bir ceninin anne karnından çıkmaya hasret kaldığı gibi- hasretliğini çekiyordu.
...
Mavi Cafe' nin içerisi ana baba günüydü. Müzik ve konuşma sesleri birbirine karışıyor, Pınar diğer çalışanla beraber genç müşterilerin isteklerine cevap vermek için koşuşturuyordu.
Erhan bir köşede oturup kahvesini keyifle içerken dudaklarında hala sevgilisinin lezzetini duyumsuyordu.
Bir ara çalışma masasından biten adisyon fişinin yenisini almak için üst kata çıkan Pınar aşağıya indi, çalışma arkadaşına fişi verirken bir şeyler konuştu ve sonra Erhan'ın yanına şüphe dolu bir yüz ifadesiyle yaklaştı.
Erhan da bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı.
''Erhan bu gerçekten çok garip...''
''Nedir garip olan?''
''Üst kattaki halı... Dün akşam ben çıkarken yerindeydi. Şimdi Ümit'e de sordum, sabahtan beri kimsenin oraya çıkmadığını söyledi. Murat'la beraber buradan en son ikiniz çıkmıştınız. Niye kaldırdınız ki halıyı? ''
Erhan kahvesinin yanında getirilen su bardağından büyük bir yudum alıp yutkundu. Yeni sevgilisi sandığından da dikkatli ve akıllı çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYALIKTAKİ KIZ
Mystery / ThrillerKayalıkların dibinden yükselen uğultuyu duyuyor musunuz? O sizi çağırıyor. Kayalıktaki Kız.