Bölüm - 10 -

142 27 11
                                    

"Kanatırlar, insanlar içini kanatırlar..
Tek hayalleri var, para kırmak..."

                                         ~Sokrat ST

----------

"Bunu bana neden söylemediğini, anlatırsan daha iyi olacak Barış!" Burcu'nun gür sesi ile bir adım geri gittim. Annesi ölmüştü. Cenazenin üstünden iki gün geçmişti ve Burcu, sapasağlam ayağa kalkmış, katili bulmak için ant içmişti.

"Ben.. Ben bilmiyorum Burcu. O an, korkudan dilim tutulmuştu." Burcu'nun hızlı nefes alıp vermesi, sinirlendiğini gösteriyordu.

Flashback...

"Katil ben değil sen olmaya ne dersin Barış Çetin?" Kafamı hızla salladım. Aklım başımdan gitmiş gibiydi. Nefes almayı unutmuştum.

"Burdan çıktıktan sonra polise haber verirsen, sıra sana gelir kıvırcık." Eldivenli eli yanağımda gezerken, titremiştim.

"Senin gibi yakışıklı birinin ölmesini istemem doğrusu." Gözlerimi devirdim. Her daim rahat davranan birine benziyordu. Ses olarak tanıdık gelmemişti. Boyu benden en fazla beş metre uzundu. Kulağıma rahatlıkla fısıldadığına göre tahminimce böyleydi. Ya da topuklu ayakkabıdan boyu uzamıştı.

O arkamdan hızla süzülürken, arkama bakış attım. Gitmişti. Ayaklarım tutuklu kalmıştı. Burcu'nun annesi ayaklarımın ucunda ölüydü. Ölmüştü... Az önce çığlık atan kadın, Burcu'nun ve Su'yun annesiydi..

Yutkundum. Kaç dakika orada olduğumu bilmiyordum ama burayı terk etmeliydim. Hızla holden çıkarken, konser alanını terk ettim. Ellerim titriyordu. Nasıl susacaktım? Her hafta Su'yun suratına bakacaktım. Bazen babası Ömer Bey ile görüşmeye gidecektim.

Derin bir nefes aldım. İçimde bir şeyler vardı ve çıkmak için yer arıyorlardı. O kadın ölmüştü... Katil ile sırt sırta gelmiştim. İstese de beni de öldürebilirdi ama yapmadı...

İçimdeki bir his, onu tekrar göreceğimi söylüyordu.. Cenazenin üstünden birkaç gün geçtikten sonra söylemeli miydim?

Flashback son...

Burcu cenaze günü omuzumda hıçkırıklar ile ağlamıştı. Konser alanında bizim çocukları içeri alırken, neden benim orada olmadığım kafasına takılmış ve sorguya çağırmıştı. Ne kadar belli etmemeye çalışsam da o çakmış gibiydi. Ama üstüne çok durmamıştı. İki gecedir rüyalarımda aynı sahneyi, aynı dakikaları yaşıyordum... O cinayet gözümün önünde işlenmişti..

"Seni sorguya çektiğimde, yüzünün bembeyaz olmasından anlamıştım... Ya katil sensen?"

"Katil ben değil sen olmaya ne dersin Barış Çetin?"

Yutkundum..

"Ben değilim. Sadece katil ile burun burunaydım Burcu. Beni tehtid etti.. Ölümle hemde. Söylersen sıra sana gelir dedi. Olay bu kadar sıcakken eğer anlatsaydım çakardı." Burcu sinirle soludu.

"Senin omuzunda ağlarken için hiç mi sızlamadı Barış!" Birden kükreyince ürkmüştüm. Ben ne ara bu kadar ürkek, çekingen biri olmuştum?

"Ben... Ben daha fazla konuşmak istemiyorum Burcu lütfen." Kapıya döndüm. Ses etmedi. Tekrar ona döndüm sonra. Kırılmış bakışları, yumruk yaptığı elleri... " Sadece şunu diyebilirim. O bir kadın.. Benden birkaç metre uzun. Bir de eldiven ve topuklu ayakkabı giymişti." Burcu bana onaylar bakış attığında odasından çıktım. Bizimkilerin asla haberi olmayacaktı.

POLİSE ŞAKA OLMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin