Özür dilerim, yalan söyledim.. Oysaki ailemden böyle görmedim ben.
- Sokrat ST
--------
"Sonra Barış abi, lambayı kapatmadan durabildim." Heyecanla karşımdaki kıza baktım. Yavaş yavaş iyileşiyordu. Su kendi kendine büyük bir savaş veriyordu. O da bunun farkındaydı. Bu savaşı kazanabildiğini görmek beni sevindirmişti.
"Aferin sana Su. Yavaş yavaş iyiye gidiyorsun." Hızla kafasını salladı.
"Hep senin sayende Barış abi." Hafif tebessüm ettim. Gülen suratı hızla solmuştu. Kaşlarımı çattım. Az önce gülerken, şimdi ne olmuştu?
"Ne oldu?"
"Geceleri kabuslar görüyorum Barış abi." Kaşlarımı kaldırdım.
"Nasıl kabuslar?"
"Annemin cesedi ayaklarımın ucunda oluyor her seferinde. Dokunamıyorum. Önümde bir karaltı, göremiyorum." Yutkundum. Annesinin cesedi gözlerimin önüne gelmişti. Su'yun kabusu benim gerçekliğim olmuştu.
"Düşünme bunları Su. Sen iyi olmaya bak. Belki de iyi olmaya başladığın içindir bunlar ha?" Tebessüm edip kafasını salladı.
Su ile ayrıldıktan sonra Berk'in evine gelmiştim. Bizimkiler Samet'e sürpriz doğum günü partisi düzenliyorlardı. Sanırım tek emeği geçmeyen bendim.
"Aşk çocuğu hoşgeldin. Git de pastayı al." Emeği geçmeyen mi demiştim? En ağır işi bana vermişti.
"Neden eve getirtmiyorsunuz?" Mehmet mantıklı bulmuş olacak ki, kaşlarını kaldırdı.
"Çünkü evde yapmıyoruz." Sarp'ın sırıttığını görünce tek kaşını kaldırdım. "Mehmet'in kelebeği olan aşçının restoranında!"
"Ya aptal ya!" Mehmet elindeki yastığı Sarp'a fırlatmıştı.
"Ne oğlum gerçek işte!" Gözlerimi devirdim.
"Barış şuna kızar mısın?" Mehmet gözlerime bakıyordu.
"Çocuk gibi abine mi şikayet ediyorsun? Çok ayıp!" Mehmet hızla yerinden kalkıp Sarp'ı evin içinde kovalamaya başladı. Berk ile sadece sırıtarak onları izliyorduk. Çocuk gibilerdi gerçekten.
"Akşam görücem seni, enerjini burada harcama Mehmet."
"Sarp!" Mehmet'in kalın sesi salonda yankılanmıştı. Hiç şakadan anlamıyorlardı. Bunu diyen de benim, en garip olanda buydu. Onları es geçip pastanenin adresini sordum.
Evden çıktıktan sonra Sarp'ın göz bebeğine atlayıp, evden ayrıldım. Sarp arabasına o kadar çok değer veriyordu ki, elliyi aşmıyordu giderken. Ben ise doksan ile sürüyordum. Şimdi görse neler derdi.
Pastaneye geldim. İçerisi çok kalabalıktı. Sanırım tek organize olan biz değildik. Birkaç kişinin çıkmasını bekledikten sonra bende içeri adımladım.
İçeride beyaz örtülü masalar ve yaz düğünü beyaz sandalyeler vardı. Onların konforundan bahsetmeyeceğim, gerçekten çok rahatsız edicilerdi. Yani düğünümde asla onları tercih etmezdim. İçerisi genişti, üç tarafı cam ile kaplıydı. Sadece pastaların olduğu dolaplar, ve kasanın olduğu bölüm duvardı. Güzel döşenmişti gerçekten.
İçeride duran kadına yaklaştım. Beni görünce önce gözlerini kıstı, sonra aydınlanmış gibi sırıttı. Sanırım beni tanımıştı. Bu şehirde beni tanımayan kaldı mı gerçekten? Ah, egomu okşamıştım yine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POLİSE ŞAKA OLMAZ
FanfictionKaderin beklenmedik şakaları bazen bizi yıkabiliyor! Burcu Şahan, hayatın ona getirdiği zorlu mücadelelere rağmen ayakta kalabilmiş, polis olmuş ve bütün kaderini belirleyecek adımlar atmış bir kadındır. Ailesinin başına gelenler, onun dimdik ve güç...