Olmak istiyorum ölümsüz!
-Motive
------------
Hayat boyunca belki on kere, belki yüz kere insanların duygularını dinledim. Onları izledim bazen onlara yol oldum, bazen yörünge ama her seferinde onları düştüğü bataklıktan kurtardım.
İster şarkılarımla, ister fikirlerimle hatta bazen de bariz bir şekilde onlara yol gösterdim. İnsanlar, düşüncelerine kolay kaybolan, kendi fikirlerinde kolay boğulan bir varlıktı. Her insan, düştüğünde kaldırmasını istediği bir el arardı. İşte çoğu insana o el olmuştum. Kendilerini nerde eksik hissediyorlarsa, tam olarak eksik hissettikleri yerde olurdum.
Şimdi olduğum durum, tam olarak benim eksik hissettiğim bir durumdu. Genelde çok kendi eksikliğimi hissetmezdim, hissedersem de genelde yanımda kardeşlerim, arkadaşlarım olurdu ve her seferinde ayakta kalabilirdim.
Şu an karşımda, belki de çoktan kendinden vazgeçmiş bir insan vardı. Ona belki de umut aşılamak çok zor olacaktı. Hayatımızda, sandığımızdan daha fazla şeye umut bağlardık. 'Ne olur, şöyle olur mu?' düşüncesi bile içinde küçük bir umut barındırırdı ve insanlar umutlarından yere çakılmayı bilhassa yaşayan ama her seferine tekrar tekrar umut besleyen varlıklardı.
Bakışlarımı Su'dan çekip, yanımda gözyaşlarını döken kadına, Burcu'ya çevirdim. Islak gözlerle kardeşine bakıyordu. Belli ki, o da ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Arafta kalmış gibiydi.
Boğazımı temizleyip elimi Burcu'nun omuzuna yerleştirdim.
"İstersen ben gideyim Burcu." Ses etmedi. Git demedi, olmaz da demedi. Derin bir nefes alıp, Su'yun oturduğu banka ilerledim. Elindeki kitaba fazla odaklanmış gözüküyordu. Yanına usulca süzüldüm ve ağır hareketle oturdum. Ondan beklediğim bir hareket, veya kelime yoktu. Birkaç dakika sessiz kaldım. Geldiğimi bildiğini, biliyordum.
"Beni nerden buldu Barış abi?" Bakışlarımı önümdeki koca çınardan çekip, Su'ya çevirdim.
"Hissettim." dedim. Kaşları havalandı.
"İnsanlar hissedebiliyorlar değil mi? Duygu, korku ve daha birçok şey." dedi. Beni gördüğünü sanmıyordum ama yine de kafamı salladım.
"Evet Su. İnsanlar hissederler.. Eğer bizler, duygularımız olmasa, bir şeyler hissedemesek hayatta hiçbir amacımız olmaz. Mesela düşün, bir evde baba, eşini ve çocuklarını sevmese onlar için çabalamaz değil mi?"
Tebessüm etti. Derin bir nefes alıp elindeki kitabı kapattı ve yüzüme baktı. Gözleri çok boş bakıyordu.
"İşte sorun da burda Barış abi. Ben artık hiçbir şey hissetmiyorum.."
Bakışlarımı kaçırdım. Ne diyebilirdim ki? Su çoktan kendi hükmüne karar vermişti.
"Belki de hissediyorsundur Su? Mesela platonik olduğun çocuğu düşün... Onu görünce ne hissettiğini..." dedim, kafasını sağa sola salladı.
"Barış abi, bazen sevgi dediğimiz şeyin, insanı öldürmekten başka bir şey olmadığını biliyorum. Ve bunu sende biliyorsun. Aşk dediğimiz şey, madem bizi öldürüyor; o zaman neden insanlar kendi sonlarına gülerek koşuyor?" dedi. Bu soru çalışmadığım yerden gelmişti. Yine de bozuntuya vermemiştim.
"Çünkü insanlar mutlu olduklarını hissettikleri anda, geleceği düşünmeyi bırakırlar. Şimdiye odaklanırlar.. Oysa hiçbir mutluluk sonsuz değildir Su."
Su bir bakıma haklıydı. Bizler, insanlar, en mutlu anımızda sanki ölene kadar mutlu olacağımızı düşünürdük. Oysaki hiçbir mutluluğun sonunda sonsuzluk yoktu. Gerçi, tek mutluluğun olsa, hiçbir şeyin sonsuzluğu yoktu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POLİSE ŞAKA OLMAZ
FanfictionKaderin beklenmedik şakaları bazen bizi yıkabiliyor! Burcu Şahan, hayatın ona getirdiği zorlu mücadelelere rağmen ayakta kalabilmiş, polis olmuş ve bütün kaderini belirleyecek adımlar atmış bir kadındır. Ailesinin başına gelenler, onun dimdik ve güç...