3 - bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte yani yürekte

318 44 39
                                    

🌔

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌔

Okul çıkışı şiir kitabı almak için servisle dönmeyecekti. Tuvalete girdi. Kapı sesi, gülüşmeler...

"İnanabiliyor musun Tahir gidip Yıldız'ı aldattığımı ona anlatmış. " dedi Ali Can.

"Yıldız ne dedi abii?"

"Ne diyecek salak, inkar ettim, inandı. Zaten Tahir gibi tuhaf bir şeyin sözlerine kim inanır ki?"

"Ha ha ruh gibi keriz."

"Geçen Gül Rana ile derste şarkı söylediler. Şaşırdım: Bu çocuğun sesi çıkıyor muydu, diye. Çok tuhaf ve kokutucu."

"Hele o bakışları yok mu? O bir cadı, yakalım gitsin."

Kadir ve Ali Can'ın konuşmaları onu üzmüştü. Tahir kabinin içinde sessizce ağlıyor ve ağladığı için kendine kızıyordu. Onlar çıkınca arkalarından çıktı ve yüzünü sildi. Niye bu kadar acımasızsın? Ben özünü biliyorum. Ondan ne kadar da uzaksın. Yazık.

Kulaklığını takıp Cem Karaca'dan bir şarkı açtı. Şarkının her bir sözünü tekrarlayıp yaşamak istedi. Bence artık sen de herkes gibisin, demek istedi. Okuldan çıkmış, sarhoş gibi yürüyordu. Şarkı bitince yanındakinin farkına vardı. Gülümsedi.

"Ne dinliyorsunuz?" diye sordu Gül Rana. Açık renkte saçlarını salmıştı. Rüzgar, saçlarını yer yer benli yüzüne dağıtıyordu.

"Sen Banasın. Hiç duydun mu?" Başını salladı Rana. Kulaklığın tekini uzattı birlikte dinlemeye başladılar. Şarkı bitene kadar göğe baktı Tahir. Rana da göğe bakıyordu ama aynı anda baktıklarının farkında değildi. Bunun bilincinde olsa bir anlam yükleyip sevdalanırdı. Bu fikir hoşuna gitti Tahir'in, gülümsedi. Ailesi dışında kimsenin onu sevmediğini düşünüyordu.

"Siz niye servisle gitmediniz bugün?"

"Yalnız kalma diye." Yalan. Sadece seninle eğlenmek hoşuma gidiyor.

"Umrunuzda değildim hani."

"Bu cümleyi kuran kişi genelde yalan söylüyordur Rana, bu ilk dersin olsun."

Gülüştüler ve birlikte bir süre çarşıda gezdiler. Tahir istediği kitabı alıp sevinçle mahallesine döndü. Çolpan yine aynı yerde duruyordu. Hüzünlü bir tablo gibiydi. Yeşile çalan gözleri teni gibi fersiz ve donuktu. Karşısına geçip sordu. Gözlerini gözlerine dikti. Sol gözünün altına siyah küçük bir ben vardı Çolpan'ın. Kirpikleri uzundu.

"Adının anlamı ne Çolpan." Lakayıt baktı bir süre ve cevapladı.

"Aciz, beceriksiz, zavallı. " Bu cevabı duyunca sinirlendi Tahir.

"Yalan söylüyorsun. Adın Çoban Yıldızı demek aynı zamanda Venüs. Ve Zühre, gerçi Zühre de Venüs demek ama... okuyunca anlarsın işte." diyip kitabı gösterdi.

"Venüs mü?" Adının beceriksiz demek olduğunu biliyordu. Demek ki ikinci bir anlamı daha vardı.

"Zühre" diye tekrarladı Tahir.

Camı açıp kitabı aldı çocuk. Tahir, işte şimdi ilgisini çekebilmişti Çolpan'ın. Kitabı biraz evirip çevirdi. İçini açınca muhatap olacağı şiirle karşılaştı. Tahir pek çok defa açıp okuduğundan o sayfa kendiliğinden açılmıştı. Mırıldandı, sesi yorgun çıkıyordu.

"Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte yani yürekte. "

Komik bir şekilde gülümseyip evine doğru koştu Tahir. Bu hali Çolpan'ı da eğlendirmişti. Gülümsedi. Ama azıcık.

 Ama azıcık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Tahir İle Zühre MeselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin