🐞
Çolpan beni o manada hiç sevmeyecek. Saçlarım sarı, tenim buğday, gözlerimin ne renk olduğu belli olmadığı için değil. Zengin olmadığım için değil. O benim gibi değil. O beni hiç o şekilde sevemeyecek. Hiç olasılık yok. Hiç.
Defterini kapatıp evden çıktı. Servis beklerken Çolpan'ın penceresini gözlüyordu. Çolpan pencere kenarına gelip el salladı. Karşılık verdi. Servis Tahir'i aldı götürdü. Seninle kahvaltı etmeyi özledim dostum. İç çekti. Rana ile konuşmak istemiyordu. Kulaklığını takıp yüzünü pencereye doğru çevirdi. Çolpan'dan başka kimseyi görmek istemiyordu. Çolpan ise tekrardan kağıtlara gömüldü. Bir yandan sigara içiyor ve vasiyetini yazıyordu.
Evdeki kitaplarımın tamamı sevgili dostum Tahir'e aittir. Kırmızı sweatimin ve yeşil gömleğimin de ona verilmesini istiyorum.
Mümkün olursa mezarımı arka pencerenin baktığı dağa gömün. Oradaki sığla ağacının altına. Cenaze törenimde Sevdadır şiiri okunsun.Diye devam eden bir dizi saçmalık. Yazdıklarını okuyup uzun süre sinirle güldü Çolpan. Bir sigara daha yaktı.
Tahir sınıfa girdiğinde Gül Rana onu kolundan tuttu. "Niye hiç konuşmuyorsun?"
"yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı" diye yüzüne doğru bağırdı Tahir. Rana gözlerini kırpıştırıp baktı. "Özür dilerim, sinirlerim bozuk. " diye devam etti. Rana anlayış gösterip onun sessizliğine gürültü olmadı.
Sınav bitince Rezan sınıfa gelip Tahir için izin aldı. Çıktılar. Dersi başlayacağı için onu eve kadar bırakmadı. Binaya geri döndü. Tahir ise düşünceli düşünceli otobüse bindi. Kalemi önce eline sonra ağzına alıyor, arada üflüyordu. Otobüsteki ona dikilmiş bakışları görmüyor, sadece sayıklıyordu.
Beni sevmeyecek. Hiç sevmeyecek. Ben ise onu sevmeye devam edeceğim. Sevseydi de Tahir olacaktım. Şimdi de öyleyim. Onu sevmek ayıp değil, hiç değil.
Eve varınca sarıldılar. Çolpan onun ceketini alıp portmantoya astı. "Ne zaman gelirsin kestiremediğimden sofrayı kurmadım." Tahir kalemi yine dudakları arasına yerleştirdi. "Bugün ben hazırlayayım, sen şiir oku."
Çolpan şiir okurken bir an itiraf edecekti Tahir. Neredeyse her şeyi söylüyordu. Kendini zor tuttu. Dostluğumuzu bozamam. Yapamam bunu. Durup dururken aramızı açmak istemiyorum.
"Sınavların bittikten bir süre sonra eline bir takım mektuplar geçecek." dedi Çolpan, şiiri yarıda bırakarak.
"Ne mektupları? "
"Söyleyemem, kesin bir tarih de veremem sana. Ama hepsini okuyacağına söz vereceksin."
"Oldu bil dostum. "
"Söz ver."
"Söz veriyorum, için rahatladı mı?"
"Evet, mektupları okuduktan sonra bana kızmayacaksın. Bunun için de söz vermen gerekiyor."
Tahir arkasına döndü. Çıkışacaktı ama onun ciddi suratını görünce çaresiz kabul etti. Çolpan kaldığı yerden şiire devam etti.
"biz çok açtık kadın istedik
yani kadın yani sevgi yani aşk
ama en iyi en güzel ve sıcacık
ve de temiz yürekli
yani kadınaçtık çok açtık çok çok açtık
tanrı istedik
ve oturup ağladık niye
ve niye hiç görmemiş gibi sanki
oturup hep birlikte ağladık ona şaşıyorum"O beni hiç sevmeyecek.
Sofraya oturdular. Ses çıkarmadan yiyorlardı. Çolpan eski bir kasetçalar bulmuş, onu oynatıyordu. Sigara içmemek için kendini zor tutuyordu.
Sofrayı toplayıp salona geçtiler. Tahir çantasından yeni kitaplar çıkardı. Çolpan bir parça ortalığı topluyordu. Perdeler çekiliydi, oda karanlıktı. Tahir yazıları zar zor seçiyordu.
Çolpan raftan kitapları indiriyor, yerlerine başkalarını koyuyordu. "Haftasonuna kaç gün var." diye sordu sonra. Tahir okumayı bırakıp üç dedi. Bir hikaye yazmak için kağıt aradı. "Cuma günü Ölü Ozanlar Derneğini izleyelim." Başıyla onayladı. "Uğruna kendini feda edeceğin bir şey buldun mu Tahir?"
"Aşk için kendimi feda ederim."
"O halde aşk için yaşamaya bak."
"Anlamadım."
"Aşk uğruna kendini feda edecek kimseler yetiştirmek için, aşkla yaşamaya bak. "
Yutkundu Tahir. "Ya sen ne için kendini feda ederdin?"
"Su için. Yaşamı var eden sudur çünkü. Yaşam için kendimi feda ederdim. " Sonra kahkaha attı. "Fevkalade bir paradoks." Tahir ise hüzünle izledi bu tabloyu. Gülmüyordu. Azıcık bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tahir İle Zühre Meselesi
Short Story"Niye bu kadar heveslisin?" "Kitaplar dostum, sadece okumaya, boş vakti değerlendirmeye yaramaz. Bir insanlığı anlamayı sağlar. Kitaplar sadece yazılı film vari şeyler değildir. Kitaplar sosyolojinin, psikolojinin, mimarinin, müziğin ve insan elinin...