🍀
Kantinde Rezan'la buluştular. Rezan yine çay söyledi. Tahir kitabı masaya koyarken konuştu.
"Ona kılavuzluk mu yapıyorlardı." Başıyla onayladı Rezan.
"O halde var mı? "
"Cevabını zaten biliyoruz."
Bir küme öğrenci yanlarından geçti. Tahir susup bakındı.
"Bak Tahir, eğer bu seninle ilgiliyse paylaşabileceğin biri olduğunu biliyorsun."
"Biliyorum." dedi sadece. İzin isteyip kalktı. Rezan bir süre daha oturdu. Öğrencileri seyretti.
Esmer tenli, genç bir delikanlıydı Rezan. İnce, uzundu. Buralara çok uzaklardan, memleketinden ayrılıp gelmişti. Bırakıp gitmek için çok sevmek gerekirdi değil mi? Öğrencilerini seviyordu.
Tahir sınıfa girdi. Kümeleşen sınıf arasında yalnız olan sadece Gül Rana vardı. Yanına gitti.
"Merhaba"
"Merhaba Tahir."
"Ne oldu son durum?"
Eğilip fısıldadı Rana. "Niye bilmiyorum ama Ali gelip olayları itiraf etti. " Tahir buna çok şaşırmıştı.
"Barıştınız mı yani?"
"Şekerrenk aramız. Öyle işte. "
"Ya siz nasılsınız?" Yemek için bir şeyler çıkardı. Tahir'e de ikram etti. Anlaşılan ikisi de yemeği seviyordu.
"Çiçek gibiyim."
"Ne hoş. "
"Bundan sonra birlikte oturalım mı?"
"Tabii, neden olmasın?" Gülümseyip sohbete daldılar.
Artık serviste de tamamen birlikte oturuyorlardı. Sanırım Gül Rana benim katı realist halimden çabucak üzülecek biri değil. Belki de ben o kadar realist biri değilim, kim bilir? Serviste yine günlüğüyle mektuplaşıyordu. O nedir, diye sordu Rana.
"Bir mektup, yani kendimden kendime bir mektup."
"İstersen benimle mektuplaşabilirsin. Günlüğünde nasıl yazıyorsan öyle. Ben de eşlik ederim."
Günlüğünü kapatıp "Bunu düşüneceğim." dedi. Başını cama yasladı. Ayrılana kadar konuşmadılar.
Eve uğramadan Çolpan'a gitti. "Annem birkaç kitap almış görmek ister misin?" diye karşılandı. Başını sallayıp içeri girdi. Çolpan onun için kıyafet getirdi. Bir yandan bir şiir okuyordu Tahir'in bilmediği.
"Giyecek çamaşır getirdim sana
adettir diye değil sevdim diyedir
bağışla, eski biraz
bedenim uygundur diye bedenine
elimle yıkadım, ütüledim
elma ağacında kuruttum."Tahir gülümsedi. O giyinirken Çolpan sofrayı kuruyordu ve bir yandan yüksek sesle konuşuyordu.
"Rus edebiyatına başlamak ile ilgili konuştuğunda bunu biraz araştırdım. Önce Puşkin, Lermantov gibi yazarlardan başlanmalıymış. Sen çoktan bunları okudun. Sen okuldayken mesafeyi kapatmak istedim. Dostoyevskinin sürgün öncesi eserlerini de hallettim mi birlikte sohbete hazır olabileceğim."
Tahir mutfağa girer girmez masaya oturdu ve yemeğe başladı. Çolpan'ın söylediklerine cevap vermemişti. "Şiir seviyorsun değil mi? Göstereceğim kitaplardan biri Arkadaş Zekai Özger'in kitabı. "
Tahir kitabı alıp inceledi. "Sakalsız Bir Oğlanın Tregadyası"
"25 yaşında vefat etmiş Arkadaş, bu hayatı nasıl doludizgin sevdiğimi hatırlatıyor. Eminim çok beğeneceksin."
Şöyle bir bakış attı Tahir. "Bu şairi hiç duymamıştım. Ne işliyor genelde şiirlerinde?"
"Okuyup gör." Bıkmış bakışlar gönderip kitabı çantasına yerleştirdi. Sonra çantasından Ölü Ozanlar Derneğini çıkardı. "Al." Hüpürdeterek çayından içince Çolpan kitapla kafasına vurdu. Sonra kitabı yerleştirmek için mutfaktan ayrıldı. Geri döndüğünde ince dudakları arasına aldığı sigarayı ocakta yaktı. Dumanı üfledi. Tahir yüzünü buruşturmuş, tiksinç bir ifadeyle Çolpan'a bakıyordu.
"Beni bu kadar sevdiğini bilmiyordum."
"Ya ne demezsin. "
Sofrayı toplayıp odaya geri döndüler. Tahir koltuğa oturmuş, gazetelere göz atıyordu. Yumuşak buğday teni annesininki gibi parlaktı. Gözlerini gazeteden ayırmadan konuştu.
"Yabancı dil biliyor musun?"
"Latin dillerini biliyorum." Tahir'in yanındaki kitaplıktan kitap seçiyordu. Artık hemen hemen dolmuştu raflar.
Tahir "Hepsini mi?" dedi şaşkınca. Çolpan kahkaha atınca mest olmuş bir şekilde onu izledi. İri beyaz dişleri güldükçe gözüküyor, gözleri yok denecek kadar kısılıyordu.
"Dil sistematik ve ritmiktir, istersen öğretebilirim."
"Çok isterim." dedi Tahir. "Kitapları ana dilleriyle okumak hayalim. "
Çolpan gülümsedi. Bir süre daha muhabbet ettiler. Babasının gelmesine az kalmışken ayaklandı Tahir. Kapıda sarıldılar. "Leş gibi sigara kokuyorsun." diye sızlandı. "Teşekkür ederim." dedi Çolpan. Ayrıldılar. Tahir evine dönerken Çolpan bir sigara daha yaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tahir İle Zühre Meselesi
Short Story"Niye bu kadar heveslisin?" "Kitaplar dostum, sadece okumaya, boş vakti değerlendirmeye yaramaz. Bir insanlığı anlamayı sağlar. Kitaplar sadece yazılı film vari şeyler değildir. Kitaplar sosyolojinin, psikolojinin, mimarinin, müziğin ve insan elinin...