Emreyle hiç itiraz etmeden çantalarımızı alıp dışarı çıktık , son dersti zaten. O kadar komik biriydi ki , merdivenlere oturup gülüyorduk.
Yanıma yaklaşıp beni yerden kaldırmak için elini uzattığında , yardımıyla oturduğum yerden kalkıp yürümeye devam ettim. Kafeye girdiğimizde cam kenarına oturmuştuk. Deniz manzaralı bir yerdi sanırım ilk defa geliyordum , siparişlerimizi verdikten sonra emrenin "anlat bakalım ışıl '' sözüyle kendime geldim. Aklım keremdeydi.
'' Neyi '' dedim yapmacık bir gülümsemeyle , içeriye giren sesli bir gülüş ile kafamızı kapıya doğru çevirdik. Bu , bu kerem ile adaydı.
Endişelenmiştim , '' şe - şey kalksak mı ? '' emre şaşırmıştı '' Işıl bir sakin olur musun ? nedir seni bu kadar endişelendiren daha siparişlerimiz gelmedi. '' dedi Aslında niye bu kadar endişelendiğimi bende bilmiyordum. Karşı masaya oturan keremle göz göze gelmemle hemen kafamı emreye çevirip '' yok bir şeyim , iyiyim'' dedim gülümseyerek.
Sessizliği emre bozmuştu '' Az önce içeri giren çocuğa ilgin mi var ? '' çok şaşırmıştım ne diyeceğimi bilemedim , '' Ha - hayır '' diyerek geçiştirdim. Emre tüm olanların farkındaymış gibi davranıp moralimi yüksek tutmaya çalışıyordu. Yine komik anılarını anlatıyordu , kız arkadaşlarını , dertlerini.. Saatte baktığımda beş buçuktu. '' ben artık gitsem iyi olacak '' dedim , '' Bırakayım istersen '' dedi emre , Gerek olmadığını , biraz yalnız kalmak istediğimi söyledim anlayışla karşılayıp hesabı ödedikten sonra dış kapının orda sarıldık ve ayrıldık.
Emre gerçekten çok iyi biriydi. Ama aklıma takılan şey Keremin emreye öfkeli öfkeli bakmasıydı. Sanırım tanıyordu ve hoşlanmıyordu.
Adayı aramam gerekiyordu ama kerem ile birlikteydi hala benim için çabalıyordu. Ama keremle biz imkansızdık. Benden nefret ediyordu.
Eve geldiğimde ise anahtarımı arıyordum , ama yoktu. Tanrım dışarda kalmak istemiyordum. Mecburen keremi bekleyecektim. Babam toplantıda 10'dan önce çıkması imkansızdı , ela abla ise bir derneğe üyeydi. İkiside geç gelecekti.
Tek umudum sensin kerem..
Çok geçmeden kerem gelmişti , '' Şaka mısın kızım ya bu soğukta salıncakta oturuyorsun '' dedi gelir gelmez ve bir kaç kelime daha eklemişti cümlesine '' Bana olan özlemini şimdi salıncakta mı gidereceksin , komiksin ışıl ''
'' Kerem keyfimden oturmuyorum burda anahtarımı unutmuşum , tek umudum sensin yoksa birazdan donarak öleceğim. '' dedim gözlerimi kaçırarak
'' Anahtar bende de yok , neyse annem birazdan gelir otur bekle '' ağzından çıkan sözler bunlardı. Umrunda bile değildim. Bu durum çok canımı yakıyordu. Hava iyice kararmıştı , korkuyordum.
Elinde poşetle gelen keremi gördüğümde içim biraz da olsa rahatlamıştı. O varken kendimi güvende hissediyordum. Salıncağa oturup bizim için yaptırdığı hamburgerlerden birini bana uzattı , çok acıkmıştım. İtiraz etmeden aldım , ve hamburgerimin tamamını mideme indirmiştim , '' Oha ayı '' demişti Kerem '' Ne var ya insan acıkamaz mı? '' dedim yüzümü buruşturarak.
'' Acıkır elbette ne yedin be abicim '' dedi alaycı bir tavırla , sinirlerimi bozmuştu '' Sonra kerem ben kilo mu aldım diye başımın etini yer durursun üvey kardeşim '' dedi ÜVEY KARDEŞİM kelimesini vurgulayarak söylemişti. Poşetin içinden çıkardığı polar ile kendini sarıp sarmalıdı kereme hani bana bakışı atarken '' ne , ne bakıyorsun öyle '' dedi '' hani bana '' diye sordum kızgın bir tavırla , '' sana yok dedi ''
'' Peki burda sadece soğuktan donarak ölmeyi bekleyeceğim '' dedim , aradan iki üç dakika geçmeden gel hadi gel diyip beni kendine çektiğinde şok olmuştum , göğüsüne yatırmıştı ve saçlarımla oynuyordu. Bu , bu duygu eşsiz ve tarifsizdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVEY ABİM ( DÜZENLENİYOR)
Teen FictionSenelerce aşık olduğum kişi şimdi üvey abim mi olacaktı? İmkansızdı bizimkisi. Defalarca imkansız olduğumuzu söylerdii.