AMERİKA

80.6K 3.1K 1.9K
                                    

Öncelikle merhabayın arkadaşlar , biliyorum baya baya aksattım sizi çünkü wattpad şifrem değiştirilmiş yine , aynı şekilde sınavlarım o,bu,şu derken tükendim. Neyse iyi okumalar :))

Gördüğüm ekran görüntülerine bir hayli baktıktan sonra , keremin  sesiyle irkilmiştim.

'' Işıl iyi misin ? ''

Keremin gözlerinin içine boş boş bakarken , telefonumu eline alıp görüntülere baktığında o havalı gülüşünü takınıp arkasına  yaslanmıştı.

'' Ben biliyordum ışıl , emrenin böyle bir şerefsiz olduğunu , adayla iş birliği yapacağını , onun hıncı bana. O yüzden umursama bile '' dediğin de içim biraz daha da olsa rahatlamıştı. Artık kimsenin huzurumu bozmasını istemiyordum.  Benim huzurum keremin yanıydı..


...


Kumpirimizi yedikten sonra , arabaya doğru el ele yürümüştük. Elleri ellerimi kenetliyordu. Bu tarif edilmez bir duyguydu. Mutluydum. Ve hiç olmadığım kadar huzurlu. Hani küçük çocuk pazarda kaybolur ağlar , sonra annesini bulunca sımsıkı elini sarar sarmalar ya o misal. Arabaya yaklaştığımızda iki elimi tutup önümde diz çökmüştü

'' Işıl şuan sana burda çıkma teklifi etsem  ne dersin ''

'' Sıradansın der geçerim kerem , evet dememi beklemiyorsun herhalde ''

'' Hım peki evde televizyon izlerken öpüp elini tutup seni seviyorum desem '' dediğin de tebessüm edip

'' Çocukça '' dememle hızlıca ayağa kalkmıştı.

'' Ha yani illa kolundan tutup benimsin mi diyim ?  Bu benim hatun bakanı laf atanı oyarım mı diyim ? '' demesiyle ikimizinde kahkahaları dans ediyordu. Arabaya dayandığım da karşımda belirip , yaklaşmıştı. Bende dudaklarımı biraz daha ona doğru yaklaştırdığımda oda aynı hareketi sergilemişti. O kadar çok yaklaşmıştık ki birbirimize , dudaklarımı hafifçe oynatsam öpüşecek kadar yakınlaşmıştık. Kafamı sağa çevirip

'' gitsek iyi olucak sanırım '' dediğim de ,

yalnızca '' pekala '' demişti.

...

Eve vardığımız da saat aşırı geç olmuştu , çantamda anahtarları ararken kerem de karşıma geçmiş ellerini cebine sokmuş duvara yaslanmış öylece beni izliyordu.

'' Ne , ne bakıyorsun ''

'' Sabaha anca gireriz içeri ışıl ''

'' Ne alaka ya , bak bulucam şimdi ''

çantamda ki her şeyi tek tek çıkarıp kereme verdiğim de

'' Bir ben eksiğim be ışılım '' dediğin de gülümseyip zafer benim bakışı atmıştım. Kapıyı açtığımda içerisi karanlıktı. Telefonumun flaşını açıp merdivenlerden yukarı çıkmak için adım attığım da keremin kolumdan tutup beni duvara yapıştırmasıyla kalakalmıştım.

Dudakları dudaklarıma o kadar yakındı ki , nefesini üfleyip duruyordu.

" Işıl " bu kadar yakınlaşmamız onda etki göstermese de beni aşırı çok heyecanlandırmıştı.

" Efendim Kerem "

" Işıl sen benimsin. " diyip dudaklarıma yapıştığında beni kucağına almıştı. Ona karşı kendimi durduramıyordum. Ayaklarımı beline bağlayıp öpüşerek odama çıktığımızda , yavaşça kapımızı kapatmıştık. Kerem yüzümü avuçlarının içine alıp

" Işıl benim olmanı o kadar çok istiyorum ki zor dayanıyorum. " dediğin  de  şaşırmıştım. kendimi ona teslim edemezdim.

" Lütfen bu gece sana dokunmama izin ver , en azından sarılıp uyumamıza? " dediğin de üzerimiz de ki fazlalıklardan kurtulup iç çamaşırlarıyla aynı yatağı paylaşmıştık. Aşırı utansam da kollarını bedenime sardığın da huzurumu bulmuştum.

 ÜVEY ABİM ( DÜZENLENİYOR) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin