"Canavarlar kitabı bin küsür sayfa. İnsan vücudundan çıkan sinekleri aramak büyün gecemi alır"
Dedi Allison pencereyi açarken. Sonra dikkatli bir şekilde pencereden çıktı. Lydia bize döndü.
"Nereden başlayalım?"
Stiles konuştu.
"Üst kattan"
Hızlı bir şekilde oradan çıktık. Üst katta ilk önce resim sınıfına gittik. Lydia etrafa bakarken sordu.
"Scott ile İsaac bodrumda değil mi?"
Ekledim.
"Ve Ethan ile Aidan da"
Stiles da benim cümleme ekleme yaptı.
"Kazan odasında buluşacaklardı.
Lydia duvardaki bit şeye baka kalınca oraya döndüm. Bir patlama fotoğrafıydı. Öydia gözünü resimden ayırmadan konuştu.
"Bütün kurtlar. Gözleri parlayanların hepsi kazan odasında mı?"
Stiles birden kafasını kaldırdı.
"Saman tanrım. O mühendis kazanı kullanıp okulu havaya uçurabilir"
Kapıya doğru yürürken konuştum.
"Onları çıkarmalıyız"
Stiles da koşarak resim odasından çıktı. Birden çalan yangın alarmıyla Stiles'a dönmüştüm ki zaten yangın alarmını çalanın Stiles olduğunu fark ettim. Oldukça mantıklıydı. Herkes koşarak çıkarken biz de Scottların çıkmasını bekliyorduk.
Lydia Stiles'a şok içinde bakınca ben de Stiles'a döndüm. Bu kötü olmuştu. Koç Stiles'ı kulağından tutup dışarı sürüklemeye başladı. Bir yandan da Stiles'ı azarlıyordu.
"Dört yaş daha genç olsam seni yumruklardım"
"Ne? Koç bu çok saçma"
"Benim için değil"
Koç beni her zaman eğlendiriyordu. Oradan gidince hepimiz Scottların çıkmasını beklemeye başladık. Onları görünce ise onlara doğru gittik. Scott konuştu.
"Hiçbir şey bulamadık. Hiçbir koku yoktu"
Stiles sordu.
"Yani güvende miyiz"
Lydia kafasını salladı.
"Bilmiyorum"
Biraz duraksadı. Sonra tekrar konuştu.
"Bilmiyorum"
***
Kapıyı bir kez daha çaldım. Hala açılmayınca saha fazla beklemeyip gidecektim ama kapı açıldı.
"Y/n"
Ona gülümsedim be kapıya yaklaştım.
"Merhaba bay Argent"
Beni gördüğüne şaşırmış gibiydi.
"Allison burada değil"
Cümlesini tamamlamadan konuştum.
"Allison'u görmeye gelmedim Bay Argent. Sizinle konuşmam gereken bir konu var"
Kapıyı iyice açıp beni içeri aldı. Önümden yürümeye başladı. Onu takip ettim. Beni ofisine götürdü. Oturduğunda karşısına oturdum.
"Benimle ne konuşacaksın"
"Aslında Deaton ile konuşacaktım ama konuştuklarımızı Scott'a söyler o da Stiles'a söyler falan diye size geldim"
Kaşlarını çatıp sordu.
"Gitmek mi istiyorsun"
Kafamı iki yana salladım.
"Hayır. Yani bilmiyorum. Ama Stiles bu haldeyken değil. Sadece bir yolu var mı merak ediyorum"
Anlıyorum der gibi kafasını salladı.
"Bir yolu mutlaka vardır ama bilmiyorum"
"Kitaplarınızda falan yazmıyor mudur?"
Kafasını iki yana salladı. Dudaklarını birbirine bastırdı.
"Sanmıyorum"
Çalan telefon sesiyle telefonu cebinden çıkardı. Ayağa kalkıp konuştu.
"Buna bakmam lazım"
Dışarı çıkınca ben de telefonumu elime aldım. Bir sürü mesaj ve çağrı vardı. Stiles arayıp mesaj atmıştı. Hemen onu aradım. Telefonu birkaç çalma sonra açtı.
"Neden telefonlarıma cevap vermiyorsun?"
Sesi endişeli geliyordu.
"Ben özür"
Cümlemi tamamlayamadan birden ışıklar kapandı. Etrafımda birileri dolaşıyordu.
"Y/n?"
Stiles endişeyle sordu. Ben de endişeyle cevapladım.
"Stiles burada birileri var"
Etrafımda beş maskeli adam belirdi. Şu an ödüm kopuyordu.
"Y/n neredesin?!"
Adamlar bana doğru koştu ama koşmaktan çok farklıydı.
"Y/n cevap ver!"
Telefonda Stiles'ın sesini duyuyordum. Yere yığılmıştım. Çok zor haraket ediyordum. Hatta edemiyordum. Çığlık atıyordum ama hiçbir işe yaramıyordu. Resmen donuyordum.
"Y/n kapıyı aç!"
Chris kapıyı yumrukluyordu. Bir yandan da Stiles telefondan bağırıyordu. Artık sesleri ayırt edemiyordum. Birden biri beni kucağına aldı. Büyük ihtimalle Chis idi. Isındığımı hissettim. Her şey netleşiyordu. Sesler ve görüntüler. Anlaşılan Chris beni sıcak suyun altına sokmuştu. Kendime gelince şok içinde Chris'e baktım.
"Onları gördün mü?"
"Kimleri?"
"Maskeli adamları"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen wolf•Stiles Stilinski
FanfictionEfsaneye göre, eski zamanlarda, antik Yunan'da insanların iki başı, dört eli, dört kolu vardı. Eski Yunan'ın ulu tanrısı Zeus, Olimpos Dağı'ndan dünyayı yönetirken, insanlar dört elle dört kolla birleşerek Zeus'a karşı gelmeye başladılar. Bunun üzer...