water fountain

103 20 64
                                    

"Ne yapmaya çalışıyorsun- cam var basma!" Jinyoung'un kolundan tutup yanına çekti. Elini Jinyoung'un ensesine koyup sakin kalmaya çalıştı, sakin olmalıydı...

Jaebeom kolunu Youngjae'nin beline atıp kendine doğru çekti. "Jinyoung, sen bana böyle davrandıkça senden soğumuyorum anlıyor musun?" Jinyoung başını eğmiş ağlarken usulca kafa salladı. "Peki...Sehyoon'un ölümünde bir suçum olmadığını biliyor musun..?" Jinyoung tekrar kafa salladığında ağzından hıçkırık kaçtı. "Bebeğim?" "Hm?" "Seni çok sevdiğimi de biliyorsun değil mi?" ve tekrardan kafa sallayıp kollarını Jackson'a sardı.

Birkaç dakika sonra ayrılıp "J-Jackson...özür dilerim. Seni çok seviyorum yemin ederim ama hislerimi kontrol edemiyorum... b-bazen iğrenç bir insan oluyorum, sana çok kötü davranıyorum ama i-istemsizce yapıyorum gerçekten! Lütfen gitme...Jackson lütfen gitme yanımda kal... En azından yarına kadar...lütfen." Jackson kafa sallayıp boynuna öpücük kondurdu.

Cam kırıklarını temizleyip oturduklarında birkaç saat daha konuştular ve Jaebeom'la Youngjae saat gece on bire gelirken gittiler. Jackson salona geldiğinde bedenine hızlıca çarpan beden ile birkaç adım geriye sendelendi. Boynunda hissettiği eller ve Jinyoung'un kokusuyla gülümseyip Jackson da kocaman sarıldı. Birkaç dakika sonra Jinyoung ayrılıp Jackson'ın yüzünü avuçladı ve dudaklarını birleştirdi. Jackson hemen olmasada birkaç saniye sonra karşılık verdi ve ellerini belinde sıkılaştırdı. Jinyoung'u birden ne değiştirdi bilmiyordu ama bu duruma oldukça mutlu olmuştu çünkü eğer devam ederse sabredeceğini sanmıyordu.

Yatak odasına çıkana kadar Jinyoung defalarca özür diledi. Jackson yavaşça yatağa uzandığında, Jinyoung da usulca yanına uzanıp elini beline sardı. "Özür dilerim...çok özür dilerim. B-beni affedeceksin değil mi?" "Jinyoung...uyuyalım bebeğim." deyip gözlerini kapattı Jackson.

-

"Ahh...Tanrım...Jinyoung biraz yana kayar mısın? Düşeceğim!" Saat sabahın sekizinde Jinyoung Jackson'a sarılıp göğsünde yatıyordu. Jinyoung mırıldandı ve yavaşça doğruldu. Dizleri üzerine oturup Jackson'ın yerleşmesini bekledi çünkü tekrar ona sarılıp başını göğsüne koyacaktı. Jackson yatağın ortasına yatıp kollarını açtı ve Jinyoung hızlıca eski yerine yattı.

"Seun-ah...sana karşı eskisi gibi hissetmeyi o kadar özlemişim ki! Bana nasıl dayandın..?" mırılandı ve bir elini Jackson'ın çıplak göğsü üzerine yerleştirdi. "Seni çok seviyorum Jinyoung...belki de bu yüzden..?" Jinyoung kafa salladı ve başını koyduğu yere minicik bir öpücük kondurdu. "Evlenelim Jackson..." "Ne?" Jinyoung birkaç dakika sessiz kaldığında Jackson ağzını araladı ki Jinyoung daha erken davranıp konuştu. "İ-istemiyor...musun?" Başını kaldırmak için hazırlanırken, Jackson onu durdurdu ve yavaşça saçlarını okşadı. "Eğer istemeseydim şuan yanında olmazdım Jinyoung..." Jinyoung rahatlamıştı, Jackson'ı kaybetmek istemezdi.

Akşam yemeğini yiyip salona geçtiklerinde Jinyoung başını Jackson'ın omzuna yasladı. "Yeni bir film çıkacaktı duydun değil mi?" Jackson kafa sallayıp "Evet, oyuncu kadrosu açıklanacaktı." dediğinde Jinyoung gülümsedi. "Yarım saat önce açıklandı." Jackson kaşlarını kaldırıp hızlıca telefonunu çıkardı ve filmin ismini yazıp arattı. Oldukça merak ettiği bir filmdi ve Kore'de birçok kişi bu filmi bekliyordu. Oyuncular arasında Jinyoung'u görmesiyle koltukta doğruldu. "CİDDİ MİSİN?!" Jinyoung kahkaha atıp kafa salladı. "Evet! Mark bunun için haftalardır çabalıyordu!"

Jackson'ın kalbi ağzında atıyordu sanki, "Jinyoung...siktir! Bu çok iyi!" deyip dudaklarına öpücük kondurdu ve geri çekildi. "Gerçekten...bunu beklemiyordum! Bana neden demedin?" Jinyoung, Jackson'ın kucağına yerleşip ellerini Jackson'ın saçlarına geçirdi. "Büyük bir hevesle beklediğini biliyordum ve sürpriz olsun istedim çünkü galasına sen de geleceksin." Jackson ağzını şaşkınca açıp birkaç saniye tepkisiz kaldı. "N-ne...ciddi misin? AMAN TANRIM JİNYOUNG NE DİYORSUN?!" kahkaha atıp Jinyoung'un yüzünü avuçladı. Jackson'ın kalp atışı uzaktan bile rahatça duyulabilirdi. Jinyoung dudaklarını birleştirip hafifçe Jackson'ın saçını çekti ve alt dudağında oyalandı. Dün Sehyoon'un ölümünü kabullendiğinden beri Jackson'a karşı daha iyi hissediyordu. Onu yıpratan da kardeşinin ölümüne inanamaması olmuştu.

Let's rise together | jinson ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin