blow

57 7 16
                                    

Jinyoung hızlıca Jackson'ın başına çömelip etrafına bakındı. Merdivenlerden inen biri hemen yanlarına geldiğinde doktor çağırdılar. Jackson'ı kaldırdıklarında Jinyoung merdivenlerdeki kanı gördü ve ağlaması şiddetlendi. "K-kan...kan var!"

Jackson'ın kafasına dikiş atıp normal odaya aldıklarında Jinyoung Jaebeom'u arayıp haber verdi. "Jeongin siz gittiğinizden beri ağlıyor..." "Şuan...nasıl?" Jaebeom derin nefes aldı. "Uyutabildik. Hastanede mi kalacaksınız?" Jinyoung mırıldandığında Jaebeom telefonu kapattı.

Birkaç saat sonra Jackson uyandığında etrafına bakındı ve Jinyoung'a seslendi. "B-bebeğim.." Jinyoung hızlıca doğrulup yanına gittiğinde Jackson yatakta yana kaydı. "J-Jackson...çok korktu-" Jackson Jinyoung'a sarıldı ve sırtını sıvazladı. Jinyoung yataktaki boş yere oturup Jackson'a baktı. "Hâlâ...ağrın var mı? B-birden yere düştün ve kafanı merdivenlere çarpıp yarmışsın!" Jackson usulca Jinyoung'un göz yaşlarını sildi ve sırtını yaslayıp gözlerini kapattı. Başı zonkluyordu.

Jinyoung birkaç soru sorsada Jackson yanıt vermedi. Çok halsizdi ve başı dönüyordu. Zaten kafasındaki dikiş oldukça canını acıtıyordu. Hiç konuşmadan geçen iki saat sonunda ikisi de odaya giren Youngjae ve Jeongin'e döndü. Jinyoung hızlıca yataktan kalkıp Jeongin'in yanına gitti ve kucağına aldı. Jackson ise birkaç saniye Jeongin'e bakıp kafasını duvara yasladı ve gözlerini kapattı.

"Babam...iyi mi? Sarılmak istiyorum..." Jinyoung'un kulağına fısıldadı. Youngjae Jeongin'i bırakıp gitmişti. Jackson'ın halsiz olduğu her halinden belli oluyordu ve rahatsız etmek istememişti. Jinyoung Jackson'a bakıp ardından Jeongin'e döndü. "Baban çok üzgün, onu mutlu edebilirsin değil mi?" Jeongin kafa salladığında Jinyoung ayakkabılarını çıkarıp yavaşça yatağa oturttu. Jeongin dizleri üstünde ilerleyip Jackson'ın bacaklarına oturduğunda Jackson gözlerini açıp kucağına baktı. Yalandan tebessüm etti. "Merhaba bebeğim..." Jeongin Jackson'a sarıldığında Jackson elini Jeongin'in kalçasında koydu ve kaldırdı. İyice kendine yaklaştırdığında Jeongin bacaklarını iki yana açıp Jackson'ın yüzünü avuçladı. "Kafana ne oldu?" "Önemli bir şey değil..." Jeongin kaşlarını kaldırıp "C-canın acıyor mu..?" dedi. Jackson üzüleceğini biliyordu bu yüzden iki yana kafa sallayıp gülümsedi.

Jinyoung eski yerine geçip başını Jackson'ın omzuna yasladı ve bir elini alıp parmaklarını geçirdi. Jackson gülümseyip Jinyoung'a döndü.

-

Sabah Jinyoung uyanıp etrafına bakındı. Yatakta Jackson'ın yanında yatmıştı. Jeongin ise Jackson'ın göğsünde yatıyordu. Yataktan yavaşça doğrulup üstünü düzeltti ve Jeongin'in yanına gidip saçını okşadı. "Jeongin..." Jeongin gözlerini açıp Jinyoung'a baktı ve doğrulacakken Jinyoung onu durdurdu. "Kucağıma gel...babanın canını acıtırsın." Jeongin kafa salladığında Jinyoung onu yavaşça kucağına aldı.

Hastaneden çıkıp eve geldiklerinde Jinyoung Jeongin'i okuluna bıraktı. Birkaç saat geç kalsa da pek sıkıntı olmamıştı. Eve geri dönüp içeri girdi ve yatak odasına çıktı. Jackson yatakta oturmuş, Jinyoung'un okuduğu kitaba göz gezdiriyordu. Jinyoung üstündeki kalın kıyafetlerini çıkarıp ev sıcak olduğundan dolayı ince kıyafetler giydi ve Jackson'ın yanına oturdu. "Ne yapıyorsun?" "Hiç...seni özledim." Jinyoung gülümseyip kucağını işaret etti. "Oturayım...mı?" Jackson kafa salladığında kucağına oturup Jackson'a baktı ve dudaklarına öpücük kondurdu. Jackson gözlerini kapatıp mırıldandı. "Doğum gününü...hatırlıyor musun..?" Jinyoung kafa salladı. "Gözlerini aç." mırıldandı. Jackson gözlerini aralayıp Jinyoung'a baktı. "Hatırlıyorum, neden sordun?" "Ya da beni ilk öptüğün günü?" Jinyoung kafa salladı. "Hatırlıyorum tabii ki...neden soruyorsun bunları?" "Pişman mısın?" Jinyoung birkaç saniye duraksayıp cevap verdi. "Ne için-" "O gün beni öptüğün için, sevgili olduğumuz ve sonrasında evlenip çocuk sahiplendiğimiz için?" Jinyoung anlamayarak Jackson'a baktı. Neden birden böyle konuşuyordu?

Let's rise together | jinson ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin