Silence

222 27 166
                                    

Gözlerimi açtığım an Jinyoung ile göz göze gelmiştik. Kıkırdayıp "Ne yapıyorsun?" dedim yeni uyandığım için pürüzlü çıkan sesimle. "Seni izliyorum." diye mırıldanıp burnuma öpücük kondurdu. Elimi beline dolayıp kendime doğru çektim bedenini. Yakınlaşan yüzlerimizden fırsatı kaçırmayıp dudaklarına minik öpücük kondurdum. "Seni seviyorum..." kulağına fısıldadım.

Gözlerimi kapattım. "Seni seviyorum Jackson." deyip ellerini belime doladı. Birkaç dakika sonra "Uyudun mu?" dediğinde gözlerimi araladım. Kafa salladığımda yatakta doğrulup kollarım arasından çıktı. "İki gün sete gitmeyeceğim. Beraber...vakit geçirelim olur mu?" dediğinde doğruldum. Kafa salladığımda gülümseyip odadan çıktı.

Duşa girip üstümü giyiniyordum ki Jinyoung'un "Kahvaltı hazır!" sesini işittim. "Geliyorum!" "Jackson!" "Efendim?!" "Jackson, kahvaltı hazır!" "Geliyo-" "Jackson!" sanırım sağırdı.

"GELİYORUM!" diye bağırdım ki hemen ardından "Ne bağırıyorsun, sağır mı var?!" diye bağırmıştı. Kıkırdayıp havluyla saçlarımın ıslaklığını giderdim. Mutfağa gidip yanına oturdum. Kısa süre sonra "Partnerinle anlaşabiliriyor musunuz?" diye sorduğumda "Partner değişikliği olacakmış." dedi çayından içerken. "Kim?" diye sorduğumda omuz kaldırdı. "Ben de bilmiyorum. Yakında belli olur." dediğinde kafa sallayıp yemeye devam ettim.

Aera'yı almaya Jaebeom hyunga gittiğimde Jinyoung üstünü değiştirip geleceğini söylemişti. Yaklaşık on beş dakika sonra çalan kapıyı açmak için kalktım. Üstüne griye kaçan kalça kemiğinde biten crop ve altına dizlerini sıkıca saran, diz kapağının birkaç santim üstünde kalan açık mavi rengindeki kot şortuyla insanı delirtecek bi güzelliğe sahipti. İçeri geçtiğinde evdeki herkes Jinyoung'un iyi olup olmadığını sorduklarında Jinyoung kibarca iyi olduğunu ve Hyejin ile ayrıldığını zaten Kore'ye onunla ayrılmak istediği için gittiğini ama aldatıldığını söyledi. Son olarak da sevgili olduğumuzu açıkladığımızda sevinçleri yüzlerinden okunuyordu. 

Birkaç dakika sonra Jaebeom hyungdan izin alıp Jinyoung gibi iki günlük izin almıştım. Aslında benden önce Jaebeom hyung biraz vakit geçirmemizi söylediğinde izin almam zor olmamıştı. Aera ise arkadaşında kalmak istediğini söylediğinde onayladım. Bu iki günü şehir merkezinde beraber geçirecektik.

Aera arkadaşıyla buluşup dışarı çıktığında Jaebeom hyung kafeyi açmaya gitti. Jinyoung ile kıyafetlerimizi ayarlamak için eve gittik. Jinyoung benden önce girip içeri girmemi beklediğinde ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim. Kapıyı arkamdan kapatıp Jinyoung'un bileğini kavradım. ¨Öpeyim.¨ dediğimde dudaklarıma küçük bir öpücük bırakıp ¨Şapşal...¨ dedi. Bavullarımızı hazırlayıp çıktık evden. 

Yaklaşık bir saat sonra şehir merkezine varmıştık bile. Şirin bir otel odası tutup içine girdiğimizde tek kişilik yatağın üzerine oturdum. Jinyoung yanıma oturup telefonundan kendi adına yazılan haberleri okuyordu. Çine'e gelmesi Çin ve Kore'de oldukça fazla bir süre gündemde kaldığından dolayı ve oynadığı dizide ilk başrollüğünü alacağı için ün kazanmıştı bile. Hatta sırf Jinyoung'u görmeye çekim yerine bile gelen bir sürü kişi olmuştu.

Telefonu elinden bırakıp ¨Çıkalım mı?¨ dediğinde kafa salladım. Otelden çıkıp tüm gün boyunca deliler gibi eğlenmiştik. Otele yürüyerek dönerken Jinyoung parmaklarını parmaklarıma geçirip ¨Çok...yoruldum.¨ dedi. Gülümseyip ¨Gidince dinlenirsin...¨ dedim ki birinin elindeki kamerayla bizi çektiğini ardından ben fark edince kaçarak gittiğini görmüştüm.

Jinyoung baktığım yöne dönüp ¨Bir şey mi oldu?¨ dediğinde kaçan adamı gösterdim. ¨Fotoğrafımızı...çekti¨ dediğimde elini boşver anlamında salladı.¨Benim için sorun değil. Zaten basına açıklamayı düşünüyordum.¨dediğinde kaşlarımı kaldırıp ¨Hyejin ile ilişkinizi neden açıklamadınız o zaman?¨ diye sordum. Omuz kaldırıp ¨İstemedi ki.¨ dedi. Kafa sallayıp önüme döndüm. 

Açıklaması benim için çok sorun olmazdı. En fazla ne olabilirdi ki zaten. İnsanların düşüncelerini takan biri değildim. Hakkımızda iyi düşüneceklerini de tahmin etmiyordum ama dediğim gibi söyledikleri şeyleri umursamıyordum bile. Beni ve Jinyoung'u hayatları boyunca bir kez bile görmeyen birinin hakkımda söylediği şeyleri neden umursamalıydım ki zaten.

Otele döndüğümüzde Jinyoung yatağa uzandığınmıştı. Ben ise üstümü değiştiriyordum. Siyah şort pijama takımımı üzerime geçirip yatağa, Jinyoung'un yanına oturdum. Çenesini okşadığımda gözlerini açtı. "Üstünü değiştir bebeğim..." dediğimde gülümseyip "Bebeğim?" dedi. Okşadığım yere öpücük kondurup "Hıhım... Bebeğim..." sessizce mırıldandım.

Yataktan kalkıp üstünü değiştirirken Aera'yı arayıp neler yaptığını sordum. Jinyoung yanıma geldiğinde telefonu kapatıp ona döndüm. Yatak başlığına yaslanıp "Bana...şarkı söyler misin?" dedi. Kollarımı açıp girmesini bekliyordum ki hemen anlayıp bacaklarım arasına girdi. Sırtını göğsüme yaslayıp kafasını omzuma dayadı sanki günlerdir bu anı bekliyormuşcasına. Ben ise ellerimi karnına dolayıp hangi şarkıyı söyleyeceğimi düşünüyordum.

Bedenlerimiz birbirine karışmışken karnının üstüne doladığım ellerimden birini çenesine çıkarıp okşamaya başladım ve birkaç şey mırıldandım. Jinyoung'un durmadan iltifat ettiği ama sadece amatörce söylediğim sesimle.

"Say... Do you wanna play for love? Wanna play for love?" kulağına yaklaşıp mırıldandım. Kalp atışı bir anda deli gibi çarpmaya başlamıştı bile. Çenesine tırnaklarımı hafif hafif sürtmeye başladım.

"Say... Do you wanna play for love? Wanna play for love?" bu kez işaret parmağımı eklem yerinden bükerek kurumuş dudaklarına sürttüm yavaşça. Nefes alışverişi hızlanmış, gözlerini kapatmıştı sımsıkı.

"Your silence, your silence, your silence..." yüzünü yavaşça kendime doğru çevirdim. Titreyen gözlerini açıp kahvelerime odaklandığında göz temasını kesmiyordum ve ardından tekrar mırıldandım.

"Siii silence, your silence ,your silence." Bir elimle karnını okşarken diğer elimi yumuşacık, kahve saçlarına daldırdım. Yavaş yavaş dolan gözlerine baktım derince.

"Wake me... Say you wanna wake me. Say you wanna wake my love." saçını okşarken sol gözünden yavaşça yanağına süzülen yaşı sildim usulca.

"But I know... Yes I wanna know... Yes I wanna know your." bedenime iyice sinip gözlerini kapattı. Yüzlerimizi yakınlaştırıp yanağını yanağıma sürterken mırıldanmıştı.

"If is just easy...I would be a teaser. I would be a teaser now..." tırnaklarımı saç derisine sürterken ıslanmış yanağına minik öpücük kondurdum.

"Its too late, you know... Its too late you know... Wasted time." ve son olarak kurumuş dudaklarına inip usulca küçük ama tüm sevgimi katarak öpücük kondurduğumda dudaklarını büzüp ardından sessizce teşekkür etti...

28.06.2021

Çok boşladım sanırım günlük yazmayı

günü kısaca anlatıp gideceğim.

Bugün jinyoung ile şehir merkezine gittik ve sanırım hayatım boyunca en eğlendiğim gün olmuştu.

onu çok seviyorum

jinyoungu çok seviyorum...

-

merhaba bebeklerim 🤧

aslında bölümü dün tamamlayıp atacaktım ama ayağım çıktı :D ve gece acısından yerimde duramıyordum resmen bu nedenden dolayı bölümü tamamlayamadım...

şarkının türkçesini medyaya koydum.

umarım beğenmişsinizdir sizi seviyorum...

Let's rise together | jinson ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin