İkizlerin Toplanışı▼37▼

7.9K 352 36
                                    

▼Stephanie▼

"Olmuyor işte, ah!"

Diye bağırıp fırlattığım etrafı renkli taşlarla kaplı ve renkleri birleştirmeye çalıştığım oyuncağı fırlattığım yerden alan halam gözlerini üzerime dikti. "Düşünmezsen çözülmez. Uğraşmalısın." Dedi sakince ve yanıma oturdu. Küpe önce bir göz atıp bir kaç defa oynattı. Bu kadar mıydı yani? Hadi ama! Bende düşünmüştüm. Tamam belki aklım başka bir yerde olabilirdi. Hadi ama bayanlar! Kimin aklı orada olmazdı ki?! Halama döndüm ve kızgınca baktım. "Uğraştım fakat Cody o kadar çok karıştırmış ki çözülmedi." Halam bana kısa bir bakış attıktan sonra küpü çevirmeye devam etti. O çevirdikçe renkler yerine oturuyordu. "Biliyor musun Stephanie, ben bu küpü hayat olarak tanımlıyorum. Baksana kendi başına bir problem. Ama çözülüp tekrar düzeliyor. Sonra yine bir hareketinle karıştırabiliyorsun fakat... Asıl konu nedir biliyor musun? Ne kadar karıştırırsan karıştır eski haline dönebiliyor. Düzelebiliyor. Sadece düşünme, üzerinde yoğunlaşma ve uğraşma istiyor. Aşılamayacak engel yoktur dersini veriyor bu küp. Tıpkı şuan önümüzdeki engel gibi. Herkes dikkatini verebilirse çözülebilir." Dedi ve aynı renkleri birleştirdiği küpü çarparcasına kucağıma bırakıp kalktı. Küpü aldım ve yavaş adımlarla yürüyen halama yetiştim. "Bende dikkat veriyorum. Fakat kafam o kadar karışık ki sadece tek bir yere odaklanamıyorum!" Derken gözlerim yere eğilmişti. "Hepimizin aklı onlarda Steph fakat kendimize de yoğunlaşmamız gerektiğinin farkına var lütfen." Dediğinde mutfak kapısından geçmişti. Peşinden gitmemeye karar verdim ve geri döndüm. Az önceki yerime oturmuş olan Cody'nin yanına oturup küpü ona uzattım. "Çözülmeyecek problem yoktur." Dediğimde bana dik dik baksada tekrar önüne döndü. "Nesin sen matematikçi mi?" Deyip güldüğünde bende gülerek "Hayır, bir vampir!" Diye cevap verdim. Sona doğru tıslayan sesimle birlikte parmaklarımı ona doğru kaldırmıştım. Tekrar güldü ve küpe baktı. Benim yapmadığımı anlaması uzun sürmezdi bu yüzden yanıbdan ayrılmayı seçerek merdivenlere yöneldim. Arkamdan "Hey bunu sen yapmadın biliyorum!" Dediğinde güldüm ve basamakları çıkmaya başladım. Beyin odacıklarımı dolaşmaya karar verdiğim bu gezide yaratıcılığımı kullanarak düşünmeye başladım. Hayal dünyamın derinliklerine inerken oranın nasıl bir yer olduğunu düşünüyordum. Etten beyin duvarımı? Hayır! Siyah bir koridor vardı şimdi gözlerimin önünde. Tıpkı odamdaki gibi siyah duvar kağıdının en ortasından kırmızı bir çizgi geçiyordu. Fakat bu çizgi yeni sürülmüş bir kan gibi bazı yerlerden akma yapmış ve hoş bir görüntü sergiliyordu. İlerlediğimde koridor ikiye ayrıldı. Bir taraf kapkaranlık diğer taraf kıprkırmızı ve tam ortada bir kapı. Önce kapıyı açmak istedim. Sonra başımı diğer iki koridora uzattım. Kırmızı olanın başında siyah dumanla Anılar yazıyordu. Siyah olandaysa kırmızı dumanla Korkular yazıyordu. Aslında ben hayal gücümün daha geniş olabileceğini ve daha iyi şeyler aklıma geleceğini düşünmüştüm. Basit olmuştu fakat ben hâlâ ortadaki kapıyı merak ediyordum. Elim istemsizce kapının koluna gitti ve çevirdim. Açılan kapıdan tatlı mavi bir duman yayılmaya başlamıştı. Artık tam açık olan kapınınn ardı maviydi. Beyaz dumanla Duygular ve Umutlar yazıyordu. Burayı merak ettim ve ilk buraya göz atmaya karar verdim. İçeri girerken sanki içersi daha güzelleşiyor gibiydi. Uzay gibi uçsuz bucaksızdı. Her yer mavi fakat tatlı bir mavi. Gökyüzü gibi ve özgür hissettiriyor. Baloncuklar üzerime gelmeye başlamışken bu baloncuklarda Justin'in her hali vardı. Baloncuklarsa tabii ki pembeydi. Diğer baloncuklarsa tek tek patlıyordu ve mavinin arasında çok dikkat çekici bir renkte beyazdılar. Bembeyaz. Umuttu bunlar. Silas, Derek, Hançerler ve Labaratuvardaki adamlar. Bu baloncukların diğer dikkat çeken yanıysa tek tek patlamalarıydı. Dokunsan bile patlamayan pembe balonların aksine bunlar tek tek patlıyordu. Umduğum şey tüm bunların yok olmasıydı ve balonlar burada yok oluyordu. Fakat sadece umduğum için. Huzur verici maviden ayrılmam zor olmuştu fakat kendimi dışarı atabilmiştim. Dışarısı merdivenin başı oluyor du ki odama gelmiştim. Derin düşüncelerim beni odama getirmişti. Kırmızı ve siyah alanları sonra incelemeyi aklımın bir köşesine yazıp odama girdim ve düşünme köşeme çekilip düşünmeye başladım. Halam doğru söylüyordu. Daha fazla yoğunlaşmam, artık bir çözüm üretmem gerekiyordu.

▼Şirin Melez▼Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin