Etrafta çığlıklar ve koşuşturmalar vardı herkes bir tarafa kaçıyordu. Çok fazla kan vardı. Bense ortada durmuş koşanlara bakıyordum. Şaşkınlığım beni tutuklu bırakmıştı sanki hareket edecek gücüm yoktu. Miley'nin Ryan'ın ve diğer ölüpte yere düşenlerin üzerilerinden geçiliyordu. Hâlâ onlara bakmayı sürdürdüğüm sırada birisi beni kolumdan tuttu ve sürüklemeye başladı. Deli gibi koşuyorduk. Ama ben hâlâ şoktaydım ve kolumu tutanın kim olduğuna bakmamıştım bile. Partinin olduğu yerden çoktan çıkmıştık ve artık çığlık duymuyordum. Tamamen güçsüz kalmıştım ve beni tutan kolların arasında gözlerim birden karardı. Şimdi sadece karanlık vardı. Beni tutan kişinin tanıdık olmasını ummaktan başka yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
....
"Bilinci yerine geliyor." ... başımda aşırı dereceli bir ağrı vardı. Sanki her seferinde ağır bir şeyle vuruyorlarmış gibi hissediyordum. Biraz daha kendime gelmeye başladığımda kollarımda bağlar hissettim. Ne olduğunu hatırlamıyordum bile. Beni tutan birisi vardı ve gerisi boş... Eğer tahmin ettiğim şey doğruysa.. Olamazdı değil mi? İstemiyordum. Yine aynı şeyler olamazdı. Gözlerimden akan yaşlarla hızlı bir şekilde kalkmaya çalıştım. Yanımdaki adam "İşte aradığımız şey buydu!" Deyip keyifle gülünce ona doğru baktım. "Kimsiniz siz? Beni neden burada tutuyorsunuz!" Diye bir hışımla bağırdığımda bir adım geriledi. Bu sefer konuşmayı diğer adam yapmayı seçmiş olacakki "Bizler Avcılarla iş birliği yapan bilim adamlarıyız. Sizin türünüzü yıllardır açığa çıkarmaya uğraşıyorduk. Bir süre sonra avcılarla anlaştık ve onların sayesinde artık elimizdesin. Ailen ve diğer arkadaşların gelene kadar beklemelisin. Tabii ölenlerde vardır. Üzgünüm" diye kısa bir açıklama yaptığında ona saldırmak için bir harekette bulundum fakat bağlı olmam bunu engelledi. Hareketim karşısında yüzüme bir yumruk attı ve bende ağzıma dolan kanları yüzüne tükürdüm. Arkadaşına baktı ve sinsice güldü. Bakışlarımı ikisi arasında gezdirdiğim sırada bulunduğumuz yerin kapısı açıldı ve bir adam girdi. Elleri arkadaydı ve onun arkasından gelen bir adamla sedye taşıyorlardı. Sedyede yatan kişiye merakla bakarken Justin'in yüzünü gördüm. Birden bağırırken buldum kendimi. Kelepçeler kopacak duruma gelmişti ki sinek ısırması şekilden bir acı hissettim. Sonra gözlerim kararmaya başladı ve son gördüğüm şey Justin'in yüzü oldu. Tabii son söylediğim kelime de adı. "Justin!"
....
"Bu vampir diğeri kadar güçlü değil. Ama amacımız güçlerini kullanmakta değil biliyorsunuz. Bize panzehir gerekecek." Bir sessizlik ve ardından "Peki kurtaramadıklarımız?" Bir soru. "Kurtaramadıklarımız için çok yazık olacak." Neyden bahsediyorlardı? Ben her bilincim yerine geldiğinde bunları duymak zorundamıydım peki? Aptal sorularla uğraşırken o cümle beynimde yankı yapıyordu. 'Kurtaramadıklarımız için çok yazık olacak'...'Panzehir'.. İnanmıyorum! Panzehiri bulmuş olabilirmiydiler? Ama bizim için çok yazıktı ki doğuştan vampirdik. Bizim kurtuluşumuz veya ölümümüz yoktu. Sadece uyku vardı, derin bir uyku. Ama arkadaşlarım kurtulabilir fikri gelince birden sıçradım ve "Panzehir mi buldunuz?!" Diye bağırdım. Birden odadaki iki adam bana baktı. En son bunları 4 kişi hatırlıyordum. Kafamı yan yatırıp onları incelerken birisi konuşmaya başladı. "Evet arıyoruz. Sizlerin kendi isteklerinizle bu canavarlara dönüşmediğinizi biliyoruz ve size hatalarınızı düzeltme imkanı sunmaya çalışıyoruz. Bak bizler bir insanın hayatını o kadar kolay bir şekilde alabilecek insanlar değiliz. Size zarar vermemiz gerekecek evet fakat sonunda kurtuluşunuz var." Deyince uzun bir süre bişey demeden ona baktım. Kendi durumumu düşünerek iç geçirdim ve hiçbir şey dememeye karar vererek kafamı kaldırdığım yere geri yatırdım. İyi ama bu adamlar ilk başta bizim türümüzü açığa çıkarmaya çalışmıyorlar mıydı? Avcılarla iş birliği bile yapmışlardı ki şimdi gelmiş sizi kurtaracağız diyorlardı. "Siz bizi açığa çıkarmak istemiştiniz?" Diye sorunca iki adam birbirine baktı. Bakışlarımı ikisi arasında gezdirirken birisi konuşuyordu. "Evet amacamız aslında sizleri açığa çıkarıp sizden kurtulmaktı. Fakat senin baygın kaldığın süre zarfında panzehir olabileceğini keşfettik. Artık sizi öldürmemize gerek kalmadı." Onlara kızgın bir şekilde bakarken gözlerim Justin'e kaydı. Yavaş yavaş kendine geldiğini görünce yerimden kalkmaya çalıştım. Kelepçeler yine engel olunca "O nasıl?" Diye bir soru sordum. Adam Justin'in yanındaki ekranlardan birşeyler kontorl ederek "O çok iyi." Dedi. Justin uyandığında ona seslendim."Justin! İyi misin?" Justin beni görünce kalkmaya çalıştı fakat bunu yapamayınca gözlerini bana kenetledi. "Farklı hissediyorum Steph. Çok farklı." Bir adam gülmeye başladı. "Sanırım işe yarıyor David!" Diye bağırdı. Adamlardan birinin adı David'di demekki. David hemen birşeyler daha kontrol etti. Gülümsüyordu. Justin'in kalbinin olduğu yere birşey yapıştırdılar ve o şeyi bir kabloyla ekrana bağladılar. Şimdi ekrandan ses çıkıyordu. 'DIT..DIT..DIT..' Adamlar birbirlerine sarıldılar ve sevinç hareketleri yapmaya başladılar. David " Bu şey biraz paslanmış. Ama hâlâ çalışıyor Trevor. Sayemizde dostum!" Diyerek diğer adamın elini sıktı. Onları izlemeyi bırakarak aklıma takılan şeyi sormak istedim. "Yani o şimdii..?" Dediğimde adam sözümü keserek "Bir insan!" Diye bağırdı. Justin'le birbirimize baktık. O artık bir insandı ve şimdi korkmuş gibi gözüküyordu. Adamlar Justin'i bağlı olduğu yerden çözerek bir koltuğa oturttular. "Kan kaybettin. Şimdi kan grubuna bakacağız ve sana kan vereceğiz. Tabii damarlarından." Diyerek güldü. Trevor benim yanıma gelirken David Justin ile uğraşıyordu. "Sıra sende iyileşmek istermisin?" Diye sorduğunda gözlerimi ondan kaçırarak etrafı izlemeye başladım. "Vampirler hakkında çok fazla bilgiye sahip değilsiniz beyefendi." Deyince yüzüme 'Ben panzehiri bulan adamım sen neyden bahsediyorsun?' Dermiş gibi bakınca açıklama yapma gereği duydum. "Kökenler yani doğuştan vampir olanlar iyileşemez. Ben ve ailem hiç insan olmadığımız gibi bundan sonrada insan olamayacağız. Ama annem kurtulabilir. Onu kurtarın lütfen." Dediğimde adam korkuyla baktı ve Justin'le uğraşam David'in yanına gitti. Konuşulanları duyuyordum. "O zararsız fakat değiştirilemiyor David. Bir kökenmiş. Vampir soyunu bitirmek istiyorsak onlardan kurtulmalıyız." David düşünceli bir şekilde bakışlarını bana yöneltti. Sonra Trevor'a. "Trevor, kökenlerden kurtulmanın tek yolu onları hançerle uyutmaktan başka birşey değil. Hançerleri bulmamız gerekecek." Konuşulanları duyunca gözümden bir damla yaş aktı. Sonu böyle mi olacaktı yani? Arkadaşlarımın ve annemin kurtulacağı düşüncesiyle rahatlarken bütün herşeyi boşvermeye karar verdim. Trevor yanıma geldi. Gerçekten üzgün bir şekilde bakıyordu. Konuşmamaya karar vererek geri gitti. Onun yerine David geldi. "Seni götürmemiz gerekecek." Dediğinde kafamı kaldırıp ona baktım. "Ona veda edebilir miyim?" Üzgün bir şekilde kafa sallayıp kelepçeleri çözdü. Çözmeden önce birşeyler yapmamam için sakinleştirici olduğunu düşündüğüm bir iğne vurdu. Kolumdan tutarak Justin'in yanına kadar getirdi. Justin ile birbirimize sarıldık ve yanaklarımda süzülen yaşları hissettim. Justin beni sımsıkı sardı. Kulağına fısıldadım. "Kurtuldun Justin. Kurtuldunuz." Justin'i bıraktığımda yüzüme şaşkınca bakıyordu. David beni tekerlekli sandalyeye oturttu ve kapıdan dışarı çıkarttı. Burası onlara aitbir bina veya yeraltı üssü olabilirdi. Asansöre doğru ilerledik. David düğmeye bastı ve kapının açılmasını bekledik. Etraf beyazdı. Neden labaratuvarlar hep beyaz olmak zorundaydı ki? Beyazdan nefret ediyordum. Kapı açılınca aynalı asansörün içine doğru ilerledik. David birsürü düğmenin içinden en altta olana bastı. Çok katlı bir yer değildi ama biz zemine iniyorduk. Zemin demek zindan demekti. İyileşmeyenler zindanda bulunuyor olmalıydı. Asansör sonunda geldiğinde kapının açılışını izledik ve tahmin ettiğim gibi karanlık bir yere geldik. Burayı aydınlatan loş ışıklar vardı. İki taraf parmaklıklarla kaplıydı ve ortada ileri doğru giden bir koridor. Koridorda ilerlerken kurtboğan kokuları alıyordum. İleride birkaç adam birilerini çıkarıyorlardı. David'i görünce başlarıyla selam verdiler. "Kurtları mı çıkarıyorsunuz?" Diye sordu David. Adamlardan biri "Evet efendim. Vampirler bitti. Kurtları çıkarıyoruz." Diye cevap verdi. "Peki hepsinde işe yaradımı?" Adam düşündü ve cevap verdi. "Kökenler vardı. Onlarda işe yaramadı ve bu yüzden Dr.Medison onlarda hançer kullanmayı seçti." Adamın dediklerini duyunca oturduğum yerden kalkmaya çalıştım fakat aniden kollarımda beliren otomatik kelepçeler buna engel oldu. David sinirli bir şekilde bana baktı ve adama dönerek "Onlar şimdi neredeler?" Diye bir soru sordu. Adam "En sondaki kabindeler." Diye cevaplayınca David birşey söyleme gereği duymadan tekerlekli sandalyeyi itmeye devam etti. Koridorun sonuna geldiğimizde david cebinden çıkardığı anahtarla sol taraftaki kabinin kilidini açtı ve kollarımı çözerek beni içeri bıraktı. David kapıyı kilitlerken kurtulmak için parmaklıklara tutundum fakat parmaklıklardaki mineler ellerimi yaktı. Yanan ellerimin acısıyla inlerken David kapıyı kilitleyip gitti. Arkamı döndüğümde baynmgın bir şekilde yatan ailemi gördüm. İğneden dolayı olsagerek hareket edemiyordum ve yanlarına sürünerek gitmek zorunda kaldım. Stephan amcamı bile bulmuşlardı. Cody'de oradaydı. Yanına gittim ve ona sarıldım. Babam karşıda ayılmak üzereydi. Halam, amcalarım. Hepsi buradaydı. Babam uyanınca yanıma geldi ve bana sarıldı. "Korkma kızım. Bize birşey olmayacaktır." Yüzümü kaldırdım ve babama baktım. "Korkmuyorum baba. Arkadaşlarımın hepsi kurtuldu." Deyip gülümsemeye çalıştım. Cody elimi tuttu ve "Bizler ne olacağız Steph. Hepimizi hançerlerle uyutup bir yere kapatacaklar." Dedi. Ona baktım. Gözümden yaşlar süzülürken babam konuştu. "Tabii hançerleri bulabilirlerse."
Selam arkadaşlar. Sonu mutlu yapmak istemememin sebebi eğer 2.kitap olursa aksiyonlu başlamaktı. Ama herkes mutlu son istiyor belki başka birşey düşünebilirim. Tabii ama 2.kitap olsun istiyorsanız bence mutlu son olmamalı. Herneyse geç gelmemiştir umarım. Oy ve yorum pls :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
▼Şirin Melez▼
VampiroŞirin Melez serisinin ilk kitabıdır. Stephanie vampir okuluna giden sıradan bir vampir değildi. Köken bir melez olan baş karakterimiz arkadaşları ile yaşadıkları maceraların yanı sıra vampir ırkını yok etmeye çalışan insanlardan gizlenmek isterler...