Sea qamqilerimmm.. öncelikle teog mağduru herkese geçmiş olsun diyorum ve onlardan biri olarak sizi çok iyi anlıyorum. sizlere de beni anladığınız için çooooooook teşekkür ediyorum.Sayenizde sınava daha çok vakit ayırabildim ve güzel bir sonuç elde edebildim. hepsi anlayışınız sayesinde. hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum ve siz okuyucularım beni taşlamadan bölüme geçmek istiyorum. KEYİFLİ OKUMALARRRR :))))) ayrıca şirin meleze özel instagram hesabı açılmıştır ilgili resimler paylaşacağım takip ederseniz beni mutlu etmiş olursunuz :) http://instagram.com/sirinmelezwattpad
*STEPHANİE*
"Justin dikkat etmelisin!"
Arkasını döndü ve bana ölümcül bir bakış attı. Şu son zamanlarımda Justin ile geçirdiğim zamanlar hoşuma gitmiyor değil. O eğlenceli birisi ve mavi gözleri hoşuma gidiyor. Derek'ten çoktadır haber alamadım. Fakat abartılı bir 'sevgilimden ayrı kaldım depresyondayıımm' özlemi duymuyorum. Justin ustaca krepleri havada çevirirken vampir hızıyla gittim ve birini tabakla yakaladım. Sonra masaya oturdum ve üzerine çikolata sosu dökerek yemeye başladım. Justin gözlerini kocaman açmış bir şekilde beni izliyordu. Ağzım dolu bir şekilde ona dönerek:
"Birşey mi oldu?"
dedim. Derken ağzımdan parçacıklar çıkıyordu. Justin suratını iğrenmişçesine buruşturarak:
"Hayır, ne olabilir ki? Hırsızın biri kreplerimi çalıyor ve yiyor. Kreplerin sahibide birazdan hırsızı yiyecek!"
dediğinde bir "Oops" dedim ve koşmaya başladım. Nedense vampir hızımı kullanmıyordum. Oda kullanmıyordu. Bulunduğumuz evin üst katına koşmaya başladım. Bu ev iki katlıydı ve ailemizindi. Tuhaf olansa varlığından haberimin bile olmamasıydı. Ev şirindi ve hoştu. İçindeki eşyalar gerçekten hoşuma gitmişti. Alt katı mutfak, oturma odası ve salondan oluşuyordu. Üst katta ise 4 oda vardı ve her odanın kendine ait birer banyosu vardı. Ben en sondakinde Justin ise onun karşısında kalıyordu. Gece geç saate kadar uyumuyorduk. Birlikte çok eğleniyorduk ve uykum gelmiyordu. Türlü türlü oyunlar oynuyorduk. Arada Derek arıyordu. Ama onun dışında yerimizi belli etmemek için kimseyle konuşmuyorduk.
Justin bana yetişmişti ve bende odamın kapısındaydım. Ona doğru döndüm .
"Kim daha hızlıymış ha?"
dedim ve arkamı döndüm. Döndüğüm anda ise Justin'i karşımda buldum. Dengemi kaybettim ve sırtüstü yere düşerken, Justin'de benim ayağıma takıldı. Justin üzerimde olarak yere düştük. burunlarımız neredeyse birbirine değiyordu. Gözlerimiz birbirine kenetlenmişti fakat Justin arada dudaklarıma bakıyordu. Burunlarımız bakışmayı bıraktı ve daha çok yaklaştı. Dudaklarımızın arasında bir nefes mesafesi varken telefonum çaldı ve Justin derin bir "off" çekti. İki yanımdaki ellerinden kuvvet alarak kendini yanımdaki yere attı. Şortumun cebindeki telefonu çıkararak arayan kişinin adına baktım. Derek yazısını görünce az önce Justin'in yaptığını yaparak bir "off" çektim. İsteksizce telefonu açtım. Justin'in büyük bir merakla bakan mavi gözlerine baktım. Gerçekten merak ediyordu ve dinleyeceğine emindim.
"Efendim?"
"Hey Kat. Nasılsın?"
"Ben iyiyim Derek. Fakat böyle araman iyi olmamı zorlaştırır.Biliyorsun."
"Evet. Ama sesini duymadanda olmuyor. Katie seni görmem lazım."
"Uzak durmamız lazım, herkesin iyiliği için. Herşey iyi olacak merak etme."
"Seni seviyorum."
Sesini duyduktan sonra önce duraksadım ve ne demem gerektiğini bilemedim. İçimden 'bende' demek gelmiyordu. Bilmiyordum ve 'hıı' deyip istemsiz bir yüz buruşturmayla telefonu kapattım. Justin kalkmam için elini uzattı. Uzattığı eline önce bi baktım ve sonra tutup kalktım.
"Hadi birşeyler yiyelim ben çok acıktım."
Justin'i kafamla onayladım ve hala benimkini tutmakta olan elini bıraktım. Eline baktı ve diğer eliyle tutup parmaklarını okşadı. Önden geçtim ve masaya oturdum. Birkaç dakika sonra geldi ve karşıma oturdu. Onun yüz hatlarını incelemeye koyuldum. Yemeğimi yemiyor, ona bakıyordum. Oda rahatsız olmuş gibi oturuşunu dikleştirdi. Arada gözleri kaçamak yapıp bana bakıyordu. Gözleri güzeldi ve saç rengini seviyordum. Bana bütün herşeyi unutturuyordu. Bu btün vampir zırvalıklarını ve Silas'ı. En önemlisi Derek'ten uzaklaştırabiliyordu. Onunla ne olduğumuz hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bana iyi hissettirmesi bile yeterdi. Ona karşı birşeyler hissediyor gibiydim. Ama duygularını kırdım ve saçma sapan bir kehanetten dolayı yoksaydım. Kehanet herzaman işlemiyor sözleri yankılandı beynimde. Şu an çok iyi anlıyordum ve kendi kaderimi bir kehanetin değil, kendim yazmam gerektiğini anladım. Kaderimi kendim yazacaktım ve beni onu sevdiğime inandıran birini sevmeyecektim. Ayağa kalktım ve Justin' yaklaştım. Bana korkan gözlerle baktı ve:
"Ne yapıyorsun?"
dedi. "Kaderimi kendim yazıyorum." diyerek kucağına oturdum ve dudaklarına yapıştım.
kısa oldu ama yeni topluyorum idare edin :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
▼Şirin Melez▼
VampireŞirin Melez serisinin ilk kitabıdır. Stephanie vampir okuluna giden sıradan bir vampir değildi. Köken bir melez olan baş karakterimiz arkadaşları ile yaşadıkları maceraların yanı sıra vampir ırkını yok etmeye çalışan insanlardan gizlenmek isterler...