FİNAL

7.1K 353 37
                                    

Sabahın gözüme vuran ilk ışıkları gerçekten rahatsız etmeye başlamıştı. Hafifçe gözlerimi araladığımda içeri bir çizgi şeklinde gelen ışığı gördüm. içinden geçen tozların süzülerek uçtuğu görülüyordu. Varlığını hissedemediğim biri yokluğuyla hem yatağımda hemde içimde kocaman bir boşluk bırakmıştı. Gözlerimi tam olarak açtığımda gördüğüm şey kalp atışlarımı hızlandırmış ve beni paniğe sokmuştu. Hemen bırakmakta zorlandığım sıcak yataktan fırladım ve etrafa bakmaya başladım. Burası kesinlikle benim odam değildi. En tuhaf yanıysa bu odada bir kapı olmamasıydı. Pencereye koştum ve aşağı baktım. Güneşe çok yakındım ve aşağısı sis doluydu. Korkuyla geri çekildim. Aslında atlarsam ölmezdim. Fakat beni buraya kapatanlar bu ihtimali düşünemeyipte birşeyler yapmayacak kadar aptal değillerdir. Belki bir alt çıkış vardır umuduyla halıyı kaldırıp attım. Sonuç vermeyen çabalarım sinirlenmeme neden olmuştu. Yumruklarımı sıkıp deriden beyaz duvarlara geçirdim. Etraftaki her şey bembeyazdı. Küfrederek köşeye oturdum ve bacaklarımı kendime çektim.

Daha önce hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim. Bunu kim yapmış olabilirdi? Hangi deli, ne amaçla birini buraya kapatırdı? Sinirle ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. Belkide delirmemi ve kafayı yememi istiyorlardır. "Lanet olsun!" diye bağırdım. "Lanet! Lanet! Lanet!"

"Stephanie!" Bir ses duymuştum. Adımı söylüyordu. "Stephanie?" Yine aynı ses. Başımı dizlerimden kaldırıp etrafa baktım. Beyaz odanın dağılmış beyaz halısının tam yanında hafif çizgiler beliriyordu. Çizgiler bir adama dönüşnce hızla kalktım. "Beni hatırladın mı sevgili melez?" diye bağırırken kollarını iki yanına açtı. Hatırlamıyordum.

"Kimsin sen?!" diye bağırdım sinirden hırlama gibi çıkan sesimle. "Neyse kim olduğum pek önemli değil zaten." dedi ve ukalaca sırıttı.

"Neden buradayım?" diye bağırdım. Sinir edici bir şekilde baktı ve gülerek "Tabii ki test için." dedi. Sinirim artık elde tutulacak bir hal aldığında vampir hızıyla ona doğru atladım. Onu parçalamak istiyordum. Fakat yere yapışmamla bu hayallerim son bulmuştu. O bir hologramdı ve şuan hologram adamın kahkaha sesi odada yankılanıyordu. Sinir bozucu kahkahası bitince ağzıma gelen kanı yere tükürdüm. Artık bu beyazdaki tek leke o ve bendik. Ve de şuan karşımda duran piç.

Çarpmanın etkisiyle topallayarak ayağa kalktım. "Bana bir açıklama yapacak mısın?" deyip sinirle soluduğumda arkada bir yere bakıp eline bir şey aldı. Tabii ki bunu odada yapmamıştı. Görüntüyü nereden yansıtıyorsa oradan yapıyor olmalıydı. Elindeki kağıtlara biraz göz gezdirdikten sonra bana döndü.

"Bir test için buradasın. İnsana dönüp dönmeyeceğine bakacağız. Sana sürekli panzehir verilecek. Aynı şeyler diğer kökenlerede yapılıyor ve... Ah! işte. En önemli şeyde buradaymış. Eğer insana dönmezsen hançerleneceksin." deyip gülerek kaybolduğunda söylediklerini ve elinde salladığı hançeri düşünüyordum.

Dizlerim titremeye başladı ve olduğum yere çöktüm. En çok korktuğum şey başıma gelmişti. Bu hançerlerden o kadar korkuyordum ki.. Fakat sebebi bu değildi. Ailemden ve Justin'den ayrı kalmıştım. Ah! Justin'im. Çaresizce ayağa kalktım ve gözlerimden akan yaşlara aldırmayarak ne bulacağımı bile bilmeden çekmeceleri karıştırmaya başladım. Bir defter ve birkaç kalem. Beyaz bir kol saati. Bulduklarım sadece bu kadardı. Kol saatini elime aldım ve onu koluma takmaya çalışırken pencereye ilerledim. Pencerenin yanına gitmemle büyük bir gürültü koptu. Pencere aynı duvarlar gibi olmadan birkaç saniye önce son kez güneşi görebilmiştim. Belki de birdaha asla göremeyeceğim güneşi...

-Justin-


Stephanie ortadan kaybolduğundan beri deli gibi onu arıyorduk. Onunla birlikte diğer kökenlerde kaybolmuştu. Önce bize zarar gelmemesi için komple gittiklerini düşünsekte bunu haber vermeden yapmayacaklarını bildiyorduk ve kötü bir şey olduğunu anlamıştık. İçimde kocaman bir boşluk hissediyordum. Stephanie'nin gittiği çok belliydi ve bu boşluk beni endişelendiriyordu. Bu evin olduğu ormanlık alanın en küçük yerine dahi baktığımızda daha çok telaşa düşmeye başlamıştım. Aceleyle Zack'i buldum ve boynunu tutup onu bir ağaca yapıştırdım.

▼Şirin Melez▼Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin