-Stephanie-
Justin ile olan o küçük olayımızdan sonra -ki bu 2 dk filan sürdü- hemen koşarak odama çıktım. bir gün boyunca odamdan çıkmayınca Justin akşam olmak üzereyken yukarı çıktı. Kapıma vurup adımı söyledi. "Stephanie?" "Efendim." "Girebilir miyim?" "Biraz yalnız kalsam daha iyi olur." "Ah! Hadi ama bugünden beri yalnızsın!" diye sitem ettiğinde güldüm ve tembel adımlarla gidip kapıyı açtım. Elinde bir tabak vardı. Büyük bir tabaktı ve içinde bir dilim ekmek, birazda sebze yeğemeği vardı. Justin kocaman gülümsüyordu. Onun sıcak gülümsemesini görünce gülümsememek elde değildi. Kapıdan çekildim ve içeri girişini izledim. Çalışma masasına bıraktığı tabağı ileri itti ve gelip beni aldı. Yatağa doğru çekip oturtturdu. Kendiside yanıma oturdu. Düşünceleri çok karışıktı okuyamıyordum. Masada duran telefonumu aldı ve şifresini girdi. Sonra kişi listemi açtı ve aşağı inmeye başladı. Karar verdiği bir kişide durdu. Tıkladı ve telefonu bana uzattı. "Bence onu aramalısın." dedi. Durup düşündüm. Onunla ne konuşabilidimki? "Ne dememi istiyorsun?" dediğimde daha çok gülümseyerek "Biz ayrıldık nasıl olur?" dedi. Gözlerimi ondan kaçırarak etrafa bakmaya başladım. "Aramayacaksın, değil mi?" diye sorduğunda yine ona bakmayarak "Duygularını incitmek istemiyorum." dedim. Oflayarak yerinden kalktı. Glen yüzü artık yoktu. "Peki benim duygularım ne olacak?" diye bir soru yönelttiğinde odadan çıkmaya yöneldim. Bileğimden tuttu ve kendisine çevirdi. "Onlarla sürekli oynuyorsun ne yapmaya çalıştığını hala anlamadım." dediğinde yüzümü ona çevirdim ve gerçekten duyularıyla oynanmış bir Justin buldum. Gözlerinden bu üzgünlüğü okunabilirdi. Yatağın üstünden telefonu aldım ve rehberden Derek'i buldum. Arama yerine tıkladım ve telefonun çalışını dinledim. Çok geçmeden telefonu açınca onun sesini duydum. "Katie?" yutkundum ve Justn'in gözlerinin içine bakarak "Ayrılalım Derek." dedim. Karşı taraf susmuştu. Tekrar konuşmaya hazırlandığında iç geçirdi."Neden?" Justin çok dikkatli bir şekilde izliyordu ve dinlediğine emindim. "Kehanet yüzünden seni sevdiğimi sandım ama biraz uzak kalınca anladım ki sevmiyormuşum." Justin derin bir ohh çektikten sonra rahatlamış bir şekilde yerine oturdu. Derek burnunu çekti ve ağladığını emindim. "Tamam bende zorlama yok ama yüz yüze terk edilmeyi hak etmiyor muydum? Yine de olsun. Sesini duymak bile huzur. Bir kız için ilk defa ağladım ve bu hoşuma gitti biliyor musun? Ama senden başka hiç bir kız için ağlamam artık. Sen varsın, senden başka sevmek yok anladın mı? Ve Justin piçine selamlar bu işten sağlam çıkalım onu kendi ellerimle ve özel olarak hazırladığım kazıkla öldüreceğim." Gözlerim dolmuştu. Söylediklerini beynimde analiz etmeye çalışıyordum ama birtek Justin'in öleceği kısmı beynimde yankılandı. ikilimde kalmıştım ve içimde bir şeylerin buzlaştığını hissettim. Gitgide soğuyordu ve o soğudukça Justin'e sevgiyle bakan gözlerimin yerini karanlık bakan gözler alıyordu. İçimde hiç sıcaklık kalmadığında telefonu Derek'in yüzüne kapattım. Justin gülümsedi. Ona küçümser bir şekilde baktım ve daha önce onunla sevgili olup nasıl büyük bir aptallık ettiğimi anladım. Gözüme çekici gelmiyordu artık ve yeni birilerini bulup kendimi mutlu etmek istiyordum. Soğukluk içimi yakarak bir boşluk açıyordu. Boşluk büyüdükçe herkesden ve herşeyden nefret ediyordum ne oluyordu bilmiyordum ama kendi içimde kayboluyordum. İçimdeki iyilik iyice uzaklaştığında bende tamamen yok oldum. Bulunduğum yer korkutucuydu ve kurtarılmam gerekiyordu.
Artık yeni bir Katie vardı. Zaten Stephanie ismini sevmiyordum. Küçük çocuk adları gibiydi. 5 yaşındayken iyi olabilirdi ama ben büyüdüm. Babamdan bu ismi bana verdiği için sonnsuza kadar nefret edebilirdim. Kendime geldiğimden Justin aptal aşıklar gibi sırtıyordu karşımda. Ayağa kalktı ve beni kendisine çekti. Burun burunaydık. "Bunu yapacağını beklemiyordum." dediğinde dudağına küçük bir öpücük kondurdum ve kulağına eğilip " Daha yakışıklılarına ihtiyacım var." diyerek elime sırt çantamı aldım ve vampir hızıyla evden çıktım. Geleceğe bir göz atayım deyip beynimi karıştırdım. Justin beni aramaya geliyordu ama saat o evden çıktığında şuan olduğundan 1 saat sonraydı. Bu ormanlık alandan çıkıp kendimi yola attım. Tam o sırada bir araba geçiyordu ve bana çarpmamak için direksiyonu kenara kırdı. Araba asfaltta çığlık atıp yolda yan durduğunda gittim ve içine baktım. İçerdeki çocuk gözlerini kocaman açmış ve korkmuş bir şekilde iki eliyle direksiyonu tutuyordu. Ön tarafın kapısını açıp yanına bindim ve nasıl yakışıklı göründüğünü inceledim. Bu işimi görürdü. Justin gibilerle uğraşmaktan iyiydi. Ona dokunduğumda irkildi. Ve korku dolu gözlerini bana çevirdi. Korkuyu severdim. O bir insandı ve kanının kokusu geliyordu. Onunla karışan bir de parfüm kokusu yayılmıştı etrafa. "Sen! yola atlayan kızsın! İyi misin bir şeyin var mı?!" diye telaşla sorduğunda "Merak etme iyiyim. Fakat senden bir isteğim olcak." dediğimde anlamıyormuş gibi baktı ve tekrar bağırmaya başladı. "Sen manyak mısın? İkimizinde canı yanabilirdi ve sen ölebilirdin." ofladım ve tekrar sorma gereği duyduğum orumu tekrarladım. "Senden bir şey istesem?" diye tatlı bir şekilde sorduğumda arkasına yaslandı ve rahatlamış gibi bir görünüş sergiledi. "Şirinsin. Bu yeterli, söyle bakalım?" dediğinde ağzımı havayla doldurum balon gibi yaptım ve "Götür beni gittiğin yere" dedim. "Seninle alemlere aksak havam olur. Hadi gidelim o halde." deyip arabayı çalıştırdı. O arada ben ona soru soruyordum. "Buralı değilsin galiba" dediğimde gözünü yoldan ayırmadan cevap verdi. "Evet ben Türkiye'denim sanırım tuhaf konuşmamdan anladın." dediğinde "Bir yabancıya göre gayet iyi konuşuyorsun. Peki adın?" diye sorar gibi söylediğimde "Alper" diye kısa bir cevap verdi. "Ya sen?" dediğinde beni şaşırtmadığını söyleyemem. "Katie." diye onun yaptığını yaparak kısa bir cevap verdim. Uzun yoldan sonra çok ışıklı bir barın önünde durduk. "Buraları iyi biliyorsun?" dediğimde "yıllardır buradayım." dedi. Bardan içeri girerken korumalar onu başıyla selamladılar. İçeri girdik ve bir masada oturduk. Yanına birini çağırdı ve "Her zamankinden" dedi. İçecekler geldiğinde banada bir içki söylediğini farkettim ve hiç sorgulamadan ihtiyacım oduğuna karar verdim ve kafama diktim.
Kaç saattir burdayız bilmiyordum ama çok fazla içtiğimin farkındaydım. Sarhoş olmuştum. Alper "Artık gidelim" dediğinde ayağa kalktım ama yürüyemeyince tam yere düşecekken çocuğun biri beni yakaladı. Ona gülümsediğimde bana göz kırptı. Birri birden kolumdan çekince koltuğa yerime geri oturdum ve benim çekilmemle çocuğun yüzünün ortasına yumruk yemesi bir oldu. "Sen benim yanımdaki kıza sarkıntılık edemezsin!" diye bağırdı Alper. Çocuk korkmuştu ve kaçtı. Alper'de kolumdan çekerek beni arabaya götürdü."Bu gece benimle kal şirine." dediğinde ona sarılmış ve uyumaya hazırlanmıştım. Beni kendinden ayırdı ve koltuğa oturttu. GÖzlerimi kapatmıştım ama arabanın çalıştığını ve gitmek için yola çıktığımızı hissedebiliyordum.
-Justin-
Stephanie koşarak çıktığında arkasından seslendim ama ona yetişemeyeceğim için hemen Bay Wesley'i aradım. "Steph kaçtı.!" dediğimde telaşlı bir şekilde "Ne!Ne oldu?" dediğinde birbirimizden koptuğumuzu hatırlayarak "Duygularını kapattı." dedim. Bay Wesley "Hemen gel ve onu bulalım ne yapıyor bu kız. Sİlas son aşamalarda. Onları bulursa iişimiz biter." dediğinde telefonu kapattı ve bende ceketimi alıp evden çıktım. Umarım ona birşey olmaz umuduyla gidiyordum. Artık araızdaki bağ olmadığı için de onu hissedemiyordum. Bunu neden yaptın Steph. Umarım sana bir şey olmaz Derek'i kendi ellerimle öldüreceğim.
Sea benim tatlıı güzel/yakışıklı ve bir okadar melezimiz kadar şirin olan okuyucularım :)) Beklettim ama uzun oldu. Yeni bir kitap daha yazdım (Catch me, if you can) bakın beğeneceğinize eminim. Emeğe saygı yorum yapıp oylayalım öpüldünüzz :)
Şİrin melez instagram hesabını takip ederseniz sevinirim :) - sirinmelezwattpad
Birde Twitter açtım kamkiler takip etmek isteyenler @sirinmelezwtpd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
▼Şirin Melez▼
VampirŞirin Melez serisinin ilk kitabıdır. Stephanie vampir okuluna giden sıradan bir vampir değildi. Köken bir melez olan baş karakterimiz arkadaşları ile yaşadıkları maceraların yanı sıra vampir ırkını yok etmeye çalışan insanlardan gizlenmek isterler...