2. Bölüm

2K 338 113
                                    

Eda Yıldırım

Bi hışımla" ben evlenmeyeceğim" dedim. "Babaannem yüzündeki ciddiyetini bozmadan"Eda Mardin'i bilirsin burda kararları töreler alır töreler verir . Buna ne ben karşı çıkabilirim ne de bı başkası. Töre ne derse o olur. Şimdi töre berdel olacak dedi ve olacak buna kimse karışamaz ister zorla ister güzellikte törenin kararı uygulanacak . Şimdi başını kaldır ve sakın ağlama sen benim totunumsun sen bı Yıldırım'sin ve bunu  sakın unutma sen Semiha Yıldırım'in torunusun . Sen ağlamak yerine dim dik ayakta durmalisin ki kimse seni ezemesin."dedi. Babaannem haklıydı ben bı Yıldırım'im ve asla pes etmem . Göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim. Madem Bolat aşireti beni gelin diye kabul etmişti . Bende onlara gelin olacaktım hem de öyle böyle değil beni gelin olarak aldıkları için onları pişman edecektim. Onlar da görsünler Eda Yıldırım'in kim olduğunu. Babaanneme dönerek"haklısın babaannene ben bı Yıldırım'im ve ben asla pes etmem."dedim. Babaannem soylekdillerimden memnun olmuştu bana"işte benim torunum "demişti.

Babaannemin söylediğine göre yarın akşam Bolatlar beni istemeye geleceklermis. Gelsinler bakalım gelecekleri varsa görecekleri de var. Ben bunları düşünürken odamın kapısı tıklandı "gel" dedim. Gelen benim güzeller güzeli annemdi. Yanıma gelince yatağıma oturdu hiç düşünmeden kendimi en güvende hissetigim yere annemin kollarının arasına girdim. O da beni hemen sarıp sarmadı aynı beş yaşında ki küçük çocuk gibi. Ben zaten annemin yanında çocuktan faksizdim. Annem de beni hep zaten küçük kızım diye severdi. Annemin kollarının arasından çıkıp yüzüne baktım ağlıyordu onu görünce bende ağladım . Annem hızla beni kollarının arasına alırken "seni koruyamadim kızım beni affet"sözcükleri döküldü dudaklarının arasından. "Anne ağlama senin bı suçun yok."dedim. Oda tam ağzını açmış bir şey söyleyecekken onu durdurup" bu gece benimle uyur musun "dedim. Annem yüzüne en sıcak gülümsemesini yerleştirip olumlu anlamda kafasını aşağı yukarı salladı. Ben hemen anneme sarılıp kafamı göğsüne koydum ve kendimi huzurlu uykunun kollarına bıraktım.

Sabah uyandığımda saat nerdeyse öğlen olmuştu ve ben bu saate kadar uyumuşum. Dün gece annemin kollarında uzun zaman sonra ilk defa huzurla uyumuştum ve uykumuda güzelce almıştım. Tabi öğle kadar uyuyunca uykuyu almamak mümkün değil. Daha fazla oyalanmadan yataktan kalktım ne de olsa bugün Bolatlar beni istemeye gelecekler ve ben çok heyecanlıyım nerdeyse mutluluktan havalara uçucam (!) Hemen banyoya gidip rutin işlerimi hallettim ardından beyaz dizlerimin hemen altında olan elbisemi giydim. Ne de olsa yaz ayindaydik ve Mardin çok sıcaktı onun için beyaz ve kısa tercih etmiştim elbisemi. Ayna da kendime baktım güzel gorundugume kanaat getirip telefonumu da elime alıp çıktım. Salona indigimde kimse yoktu anladığım kadarıyla herkes avludaydi . Ben yönümü hızla mutfağa çevirdim ne de olsa acikmistim. Güler ablaya bana kahvaltı hazirlamisni rica ettim oda bana "ne ricasi kızım işim bu benim" diye cevap vermişti. Güler ablayı çok seviyordum o güler yüzüyle onu sevmemek mümkün mü tabi ki değil. Güler abla ben doğduğumdan beri bu konakta artık o da aileden biri. Eşini yıllar önce kaybetmiş. Bı kızı var adı Elif o da çok sevecen ve güzel bir kız. Babaannem Elif'i çok sever onu da kızı gibi görür Elif şimdi lise sonda onun için şimdi hayalî olan üniversiteye gitmek için canla başla ders çalışıyor. İnşallah hayallerini yaşar dedim. Güler abla kahvaltıyı hazirlamisti bende hemen yemeye koyuldum . Güler ablanın o güzel yemeklerini çok özlediğimi fark ettim. Kahvaltimi bitirip avluya çıktım avluda Mete ile oynayan babami görmem ile hemen gülümsedim. Aklıma çocukluğum geldi babam bizimle de böyle oynardı. Bazen keşke hep çocuk olarak kalsaydım diyorum ama işte olmuyor sen istemesen de buyiyorsun ve seninle birlikte sorunlar da büyüyor. Çocukken her şey çok güzeldir dünyaya toz pembe bakarız ama buyudugumuzde o toz pembe sandiginiz dünya aslında kap karadır  . Her taraf kötülerle doludur. İnsanlar birbilerinin arkasından nasıl kuyu kazacaklaklarini düşünürler . Ben bunları düşünürken Mete'nin sesiyle bu düşüncelerimden ayrıldım. Küçük Ağa bana eliyle gel gel diyordu. Bende onu kırmayıp hemen yanlarına gittim. Babamla göz göze gelince babam hemen gözlerini benden kaçırdı. Biliyorum babamın elinden bi şey gelmiyordu eğer gelseydi beni asla o Bolatlar'a vermezdi. Hemen babamın yanında çöktüm her zaman yaptığım gibi dizlerine uzandım o da saclarimla oynamaya başladı. Kendimi burda güvende hissediyordum ne de olsa babam yanımdaydı. Yanağıma düşen damla ile babamın ağladığını anladım hemen doğruldum babamın göz yasalarını baş parmaklarımla sildim. Sonra kafamı göğsüne koydum . Burası benim sigindigim yerlerden birisiydi. Babam da kollarını bana doladı. İkimizde artık  durdurmak istemeycesine   agliyorduk. Biraz zaman sonra kafamı kaldırdım babamın yanagindaki yaşları sildim o da benimkileri sildi. Sonra hiç konuşmadık sadece birbirimize sarıldık. Eğer konuşsaydik  yine aglardik . Onun yerine daha sıkı birbirimize sarıldık hiç bırakmak istemeycesine.

Akşam olmuştu oturmuş Bolatlar'ı bekliyorduk. Ben de üzerime dizlerimin üstünde hafif göğüs dekoltesi olan bi siyah elbise giymistim. Farkındayıdim açık ve kısa giyindigimin ama amacım o damat beyi ve Bolatlar'ı sinir etmekti. Düşüncelerimden ayrilmami sağlayan şey kapının calinmasiydi. Adamlar kapıyı açınca göz hizama Bolatlar girmişti ama benim dikkatimi çeken şey mavi ile yeşilin karışık olduğu gözlerdi. O gözler de bana bakıyordu sanki kilitlenmiş gibi.

....

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin