AlışverişSerkan Bolat
Yıldırım konağından geldiğimizden beri Eda'yi düşünüyorum. Onun o ürkek aynı zaman da korksa da korkusunu belli etmemeye çalışması bir türlü aklımdan çıkmıyor. Hele ki o iri kahve gözleri aklımı alıp götürdü resmen. Ama benim onu ne sevmeye ne de aşık olmaya hakkım var. Ben ondan intikam alicam onun için aşk , sevgi yasak yoksa intikam alamam. Onlar benim en degerlimi Selin'imi aldılar ve bunun bir bedeli olmalı ve de olucak bu bedeli de Eda Yıldırım ödeyecek.
⏳
Sabah sabah kapının alacaklı gibi çalınmasıyla gözlerimi açtım. Zar zor gözümü aralayarak kapıyı açtığımda karşımda yigenlerim Demir ve Dila vardı. " Çocuklar hayrola sabah sabah" "Amca biz seni işe gitmeden yakalamak istekdik"dedi Dila. "Evet amca sen erkenden işe gidince onun için erkenden yanına geldik."dedi Demir ama hala daha neden buraya geldiklerini söylemediler. " Çocuklar artık ne için buraya sabah sabah geldiğinizi söyler misiniz" dedim. " Şey amca bize çikolata alır mısın" dedi en tatlı haliyle Dila. "Alırım almasına da babanıza neden alması için soylemediniz" dedim gülerek. Bazen insanın çocuk olası geliyor. Böyle masum masum bakınca onlara nasıl hayır diyebilirim ki . " Annem çikolata yememize kızıyor babam da bize annemden gizli çikolata alıyor du ama dün akşam annem bizi yakaladı . İşte sonra hepimize kızdı. Babam da bundan sonra anneniz den izinsiz çikolata alamam dedi. Biz de sana geldik amca lütfen sen bize çikolata al . Hem annem sana kızamaz ki " dedi bu sefer sirinlikle Demir. Ben nasıl hayır diyebilirim ki bu çikolata canavarlarina " Tamam söz size çikolata alicam ama bu aramızda sır olarak kalıcak. Anlaştık mı?" İkisi de aynı anda"anlaştık"dediler ve ağızlarını fermur gibi çekip odalarına gittiler.
⏳
Çocuklar gittikten sonra geri uyuyamadım önce bir duş aldım . Her zaman ki gibi siyah takım elbisemi giydim saate baktığımda daha kahvaltı vaktine vardı. Bende bu zamanimi boşa harcamamak için çalışma odasına geçip son ihalelerin üzerinden geçmeye başladım.
Artık ne kadar zaman geçti bilmiyorum kapının çalınmasıyla kafamı dosyalardan kaldırdım gelenin kim olduğuna bakmak için. Gelen Leyla'ydi. Bu evin yardımcısı. " Ağam kahvaltı hazır herkes sizi bekliyor"dedi. " Tamam Leyla geliyorum" dedim dosyaları toplayıp bende solana indim. Herkes kahvaltı masasında oturmuş beni bekliyorlardı. Herkese " günaydın" dedim . Onlar da bana aynı şekilde karşılık verdiler. Babamın"afiyet olsun" demesi ile kahvaltı yapmaya başladık. Biraz zaman sonra annem " Serkan bugün düğün alışverişine gidiyoruz"
"Tamam anne gidin"
"Sen de geliyosun"
"Ben gelemem şirkette işlerim var" dedim o sırada abim.
"Serkan sen şirketi düşünme ben hallederim"dedi. Tabi bunun üzerine annem durur mu tabiki durmaz zaten durmadı da.
" Hiç bahane üretme Serkan bak Alp işleri ben hallederim dedi . Onun için hadi çabuk ye de insanları bekletmeyelim"
" Anlaşıldı kurtuluşum yok. Zaten istahta kalmadı ben seni arabada bekliyorum"
Dedim ve kendimi avluya attım. İçimde yine değişik bir his uyandı bu Eda'yi göreceğim için mi yok canım daha neler tabiki değil bu bu his sadece annemin beni sinir etmesinden kaynakli evet evet kesinlikle öyle çünkü başka açıklaması yok hele Eda'yla hiç alakası yok. Ben böyle dalıp gitmişken annemin sesiyle kendime geldim.
"Oğlum ne yapıyorsun burda hadi arabana bin"
"Tamam anne hadi gidelim"
"Sadık sende arkamızdan gel"
"Tamam hanimagam"
"Anne Sadik'a ne gerek var"
"Sen benim işime karışma . Hadi arabaya bin"
"Emredersiniz sultanım önden buyrun"
"Aferin oğlum biraz centilmen ol böyle Amerikalarda eğitim aldığını belli et"
" Anne artık bin şu arabaya"
⏳
Konağın önüne geldiğimizde sevgili (!) Kayınvalidem bizi karşıladı.
"Hoşgeldin Aydan sende hoşgeldin oğlum"
"Hoşbulduk "
"Hoşbulduk"
Dedik. Bı anda gözüm açılan kapıdan çıkan Eda'ya gitti. Eda arkadaki arabaya doğru ilerlerken annemin sesiyle durdu.
" Eda kızım sen Serkan'la git" dedi ve arabadan indi.
Eda'ya baktığımda binmek istemese de el mucbur bindiğini yüz ifadesinden bunu anlıyordum.
Annemlerin arabası önde bende onları arkadan takip ediyorum. Eda hiç konuşmuyordu. Sanki dün gece bana kafa tutan kız gitmiste yerine başka birisi gelmiş gibiydi.
Mağazanın önüne geldiğimizde Eda arabadan inerken kolundan tutup inmesini engelledim. Bu hareketim onu şaşırtmış olmalı ki boş boş bakmaya başladı. Kendine gelince " napiyosun sen, bırak kolumu" dedi.
"Birakim de sen önce bu suratının hali ne onu söyle"
"Napim istiyerek evleniyorumusum gibi gülüm mı "
"Gülsen iyi edersin çünkü bu suratı ömrünün sonuna kadar göreceksin"
"İnşallah ömrüm kısa olurda seni çok fazla göremem" dedi ve arabadan indi.
⏳
Artık bu kaçınci mağazaya girisimiz saymadım . Her girdikleri yerden illaki bi şeyler alıyorlar. Ben de peşlerine kuyruk gibi geziyorum. Eda ile arabadan indikten sonra hiç konuşmadık . Eda'nin da arkadaşları geldi onları görünce yüzü güldü. Alışverişle alakası olmasa da en azından mutlu diyebilirim. Tabi ki bu suanlik. Evlendikten sonra hayatı ona zindan edicem. O zaman da bakalım böyle mutlu olabilecek mi ?
⏳
Bütün her şeyi aldılar artık sadece kına için bindallı ve gelinlik kaldı. Tabi bide benim damatligim var ama zaten onu terzim Halil abi hallediyor. Mağazaya geldiğimizde annem bana döndü." Serkan sen gelme içeri" dedi.
"Neden"
"Düğünden önce gelini görmek uğursuzluk getirir"
"Anne Allah aşkına böyle saçma bir şeye inanacagima düşünme"
"Ne yani içeri girecek misin"
"Tabiki evet" dedim ve içeri girdim.
Eda ilk önce kırmızı renk bindallı giydi ve gerçekten itiraf etmeliyim ki çok güzel olmuştu.
"Kızım çok güzel oldun"dedi Sema Hanım
"Gerçekten çok güzel oldun bunu kesinlikle alıyoruz"dedi annem.
"Evet Eda çok güzel oldun"dedi Ceren.
Herkes Eda'ya çok güzel oldun gibi iltifatlar ederken arkadan bi erkek sesi duydum.
"Eda" dedi.
Bu adam kimdi ve Eda'yi nerden tanıyordu.
Devam edecek...