İyi okumalar minik kuşlar.
Beni buraya basarak takip edebilirsiniz❤️
🕊
Kalbimde keskin bir sızı, bedenimde adını koyamadığım bir hissizlik, göğüs kafesimde solan çocuksu bir umut... Hepsini topladığımız zaman ortaya çıkan bir Eflâl Görkem.Görkem.
Hiçbir zaman sahip olamadığım "Demiroğlu" soyadının, boynuma ince bir halat gibi dolanışını izliyordum. Önceleri, beni sarması için beklediğim o halat, şimdilerde sandalyenin üstünden bir adım atıp nefesimi kesme isteğiyle dolmama neden oluyordu. Ne Görkem olmak istiyordum ne de Demiroğlu.
Ben Eflâl'dim, bu yetmiyor muydu?
"Beni dinliyor musun, Eflâl? Soruma cevap vermedin." Yolduğum tırnak etlerimin üstünden gözlerimi çekip psikoloğum Meral Hanım'a baktım. Yaklaşık bir saattir buradaydım. Onunla yaptığımız yedinci seansın sonunda daha yeni yeni içimi açmaya başlıyordum.
Dalgınlığımı üstümden atıp, "Pardon," diyerek yerimde doğruldum. "Ne sormuştunuz?"
Elindeki küçük ajandayı kapatıp masasının üzerine koydu. İki elini birleştirip bacak bacak üstüne attıktan sonra gözlerini, gözlerime kenetledi. "Bugün üzerindeki durgunluğun nedeninden bahsetmek ister misin?"
Kafamı belli belirsiz salladım. "İstemem."
"Lütfen," deyip masaya doğru eğildi. "Kendini kapatmaman gerektiğini seninle kaç defa konuştuk? Beni zihninden uzak tutma."
Keşke kendimi zihnimden uzak tutabilseydim.
Gözlerimi, sonbaharın yavaş yavaş sokakları süslediği Ankara'nın gri havasına çevirdim. "Onlara uzak kalmışım gibi hissediyorum," diye ruhsuzca mırıldandım. "Sanki hiçbir zaman onların kızı olmamışım gibi, beni hiçbir zaman sahiplenmemişler gibi..." Dudaklarım titrerken içime bir nefes çektim. "Kaybolmuş gibi hissediyorum."
Sokağı süpüren yaprakların hışırtısı, odanın içinde eşsiz bir müzik gibi yankılandı.
"Demiroğlu olmamak mı sana bunu düşündüren?" diye soran Meral Hanım, aslında bundan adı kadar emindi. Ben cevap vermediğim için devam etti. "Bizi, biz yapan; aile yapan, soyadımız değildir, Eflâl. Eğer öyle olsaydı sevdiğimiz, ailemiz gibi gördüğümüz her insanla aynı soyadı taşımamız gerekirdi. Bizi biz yapan ne soyadımız ne de kan bağımız; bizi birbirimize bağlayan gönül bağımızdır." Kısık bir sesle devam ediyordu, dolan gözlerimi ona çevirdim. "Kalbinde hissettiğin duygunun adıdır aile."
Kalbinde hissettiğin duygunun adıdır aile.
Burukça gülümsediğimde gözümden akan yaşlar yanaklarımı ıslatmaya başlamıştı. "Ben ailemi kaybettim," dedim göğsüm sıkı- şırken.
"Hayır," dedi hızlıca. "Sen onları toprağa emanet ettin. Yüreğindeki sevgiyi kaybetmediğin sürece, onları da kaybedemezsin."
"Zor," dedim çatallaşmış sesimle. "Çok zor ve ben artık katlanamıyorum."
Gözleri, kısa bir an gözlerime değdikten sonra masasının üstündeki ajandasını buldu. Ajandayı eline alıp açtı, birkaç sayfa çevirdikten sonra okuduğu şeye hafifçe tebessüm etti. Kafasını kaldırdığında, "Biliyor musun," dedi. "Çok sevdiğim bir danışanım seansa başladığımız ilk gün bana şunu söylemişti," Alt dudağımı sertçe dişlediğimde ağzıma metalik bir kan tadı yayıldı. "Bana sorduğu ilk şey, nasıl geçecek sorusuydu. Ona zor olacağını ama elbet bir gün geçeceğini, geçmese bile azalacağını söylemiştim," Bakışlarına hüzün oturduğunu gördüm. "Acı bir tebessüm edip, 'Zor diyorsun, zor olacak ki imtihan olsun. Benim de imtihanım bu,' demişti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFLÂL | RAFLARDA
Teen Fiction🥀 "Geçmiş, bazen mutlu bir anı bazen acı bir tebessüm. Bazı zamanlarda ise adı konulamayan duygunun adı..." Eflâl... Ölüme ve insanlara karşı gardını almış genç bir kadın... Korkuyla attığı her adımın, hayatından çaldığını fark edemeyecek kadar k...