16. BİR RUHUN VAVEYLASI | KİTAP VERSİYONU

177K 9.6K 22.2K
                                    

İyi okumalar minik kuşlar.

Beni idelirukiye buraya basarak takip edebilirsiniz❤️

🕊️

Göğüs kafesime oturan büyük bir mutluluk vardı. Kaburgalarımı ayırıp ellerimle ekmiştim onu, oraya. Yavaş yavaş büyüyüp gelişmesine izin verirken, gözyaşlarımla beslemiştim. Bilirdim, bazen kapanan bir kapıya nefretini kusarken öyle bir kapı açılırdı ki imkânsız gibi gelirdi. "Hayat buymuş, nefes almak böyle hissettirirmiş," derdin. Ayrılan kaburgalarını bir araya getiren, mutluluğunu harlandıran bir nefes...

Nefes alıyormuş gibi hissediyordum yeniden.

Elimde tuttuğum domateslerin bile bir anlamı varmış gibiydi. Güneş bugün daha parlak değildi, bugün benim için doğmuştu sanki. Benimle beraber nefes alan sonbahar havasını, ışığıyla parlatıyordu. Bedenimde esen huzuru, kelimelerle anlatamıyordum. Damarlarımda gezen kan değil, inançtı; geleceğe dair
olan inanç.

"Patatesleri baharatlayayım mı, abla? Böyle sevmeyen var mıdır?" diye soran Sena'ya döndüm. Kahvaltıyı beraber hazırlama
fikri benden çıkmıştı ama o, benden daha mutlu olmuştu. "Ya da ayrı ayrı mı yapsam? Bir baharatlı bir baharatsız?" Dudaklarımı büzdüm. "Bilmiyorum ama onların ayırt edeceğini de sanmıyorum." Hepsi dağ ayısı gibi, yerler. "Baharatla gitsin, kuzum. İstemeyen yemez yani, ne yapalım?" Domatesleri küçük küçük
kesip kavrulan soğanla biberin içine attım. Evet, menemen bana göre soğanlı yenirdi. "Sosisleri haşlar mısın? Uyanırlar birazdan."

Aslında uyuyalı birkaç saat oluyordu. Onların gelmesini beklerken, Sena dizlerimde uyuyakalmıştı. Gözlerini Sena'nın güzel
yüzünden alamayan Arif, benimle beraber Karanların gelmesini beklemişti. Sabaha karşı geldiklerinde ikisi de sapasağlamdı. Hemen uyumaya gittiklerinde biz de yukarı çıkıp uyumuştuk. Arif'in Sena'yı taşımak için ortaya attığı öneri, Karan tarafından, "Bokunu çıkarma," diye reddedilirken, attığım kahkahayla uyanan Sena yukarı kendi çıkmıştı. Karan bir anda seni kucakladığını unuttu herhâlde. Birkaç saat uyuduktan sonra kahvaltı hazırlamak için uyanmıştık. Sena'nın uçağına saatler kalması canımı sıksa da belli etmiyorum. Yakında onu bir daha görecekmişim
gibi hissediyordum.

Biraz sonra, "Arif ne zaman uyanır?" diye soran Sena'ya dönüp kaşlarımı çattım. "Arif" derken sesi titremişti. "Hayırdır, Sena Hanım? Ne yapacaksınız insan irisini?" diye sorduğumda,
yanakları anında kızardı.

"Abla ya!" dedi utanarak. "Anladın işte. Neden utandırıyorsun beni?"

Yanına gelip yanağını ısırdım. "Çünkü bir şey anlatmıyorsun!" Kolundan çekiştirip sandalyeye oturttum. Ocağın altını kısıp karşısına geçtiğimde, "Hadi!" dedim heyecanla. "Her detayını istiyorum. Nasıl başladı ilk konuşma?"

Dudaklarını yalayıp parmaklarıyla oynamaya başladı. "Yasin abi onun numarasını vermişti. İndiğim zaman aradım. Kapıda bekliyormuş zaten, hemen yanıma gelip beni karşıladı. İlk gördüğüm anda sanki..." Yutkunup gülümsedi. "Sanki kaybettiğim bir eşyamı bulmuş gibi hissettim. Onu kaç saattir tanıdığımı soracaksın şimdi ama öyle hissediyorum işte. Onun da bana karşı böyle hissettiğini düşündüğümü söylesem bana deli der misin?" dediğinde gözleri kısıldı.

Elini tutup gülümsedim. "İlk görüşte aşk dedikleri belki budur, Sena'm?"

"Öyle mi dersin?" dediğinde sesinde küçük bir çocuğun heyecanı vardı. "Aşk, böyle bir şey mi? Birkaç saattir tanıdığı birini yıllardır tanıyormuş gibi mi hisseder insan? Şimdiye kadar onun için nefes almış gibi mi olur?" Gülümsediğinde gördüğüm mutluluk, bana sirayet etti ve gözlerim doldu. "Sence o da böyle
hissediyor mudur?"

EFLÂL | RAFLARDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin