İyi okumalar minik kuşlar.
Beni buraya basarak takip edebilirsiniz.
🕊
Geçmiş, bazen mutlu bir anı bazen acı bir tebessüm. Bazı zamanlarda ise adı konulamayan duygunun adı...
İçini kemiren o his, kalbindeki dermansız çarpıntıya neden olur. Boğazın düğümlenir, soluğun gırtlağında kalır, ölüyorum sanırsın. Sorun da bu ya, "Öldüm der durur, yine de yaşarsın."
İşte adını koyamadığım bu duygu gelip yine göğsüme oturmuştu. Korku değildi bu, korksaydım bilirdim. İçinde ne olduğunu bilmediğim bir dolabı açmak gibiydi, yaşadığım. Orada canımı acıtacak bir şey mi vardı yoksa bir hiçlik mi, bilmiyordum. Bilinmezlik, can sıkıyordu.
Arif, Ali Demiroğlu olduğunu söyleyen adamın üstüne doğru yürürken ben ilk defa bir Demiroğlu ile karşılaşmanın şokunu yaşıyordum. "Demiroğlu" soyadı bana bir efsane gibi geliyordu ama yıllar sonra karşıma çıkmıştı. Ne hissedeceğimi şaşırmıştım. Adamın yalan söylemek için bir nedeni var mıydı? Bence yoktu.
Peki, bu adam nereden akrabam oluyordu? Kuzenim çıksa bile şaşıramayacaktım.
"Hatırladım," dedi Arif sert bir sesle. "Sen, evin etrafında gezen o herifsin. Derdin ne senin? Uyarıdan anlamıyor musun lan sen?" dedi sinirle. Ali'yi omzundan tutup itti. "Dayak mı istiyorsun, lan?"
Evin etrafında mı geziyordu? Neden? Başka bir soru ise benim neden bundan haberim yoktu?
Ali, "Eflâl'le konuşacağım," dedi. Sesi, Arif 'in sesinin aksine çok sakin çıkıyordu. Arif 'e, "Seninle bir işim yok benim," deyip gözlerini gözlerime dikti.
Bütün korumalar etrafımıza toplandı. İçlerinden bir tanesi bana doğru yaklaşıp, "Siz biraz geriye doğru gelin, Eflâl Hanım," dedi. Ona aldırmadan, "Arif," dediğim sırada, muhtemelen Ali'yi yeniden itecek olan Arif dâhil, herkes bana doğru döndü. "İzin verirsen konuşmak istiyorum," deyip bir adım öne çıktım. Bu adam kimin nesiydi, doğruyu mu söylüyordu, öğrenmem gerekiyordu. Geçmişimin aydınlanması ve geleceğimin yön bulması için buna mecburdum.
Arif, "Eflâl Hanım," diyerek, Ali'ye arkasını dönüp gözlerime baktı. Lütfen, bunu yapmayın der gibi bakıyordu. "Bakın, bu adamın nasıl biri olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Güvenliğiniz için doğru olan bu de..."
Sözünü kesip, "Nasıl biri olduğunu ve amacını öğrenmek için konuşmak istiyorum zaten," dedim. Ali, söylediklerim üzerine zafer kazanmış gibi gülüyordu. "Ama tanımadığım bir adamla yalnız kalmak istemiyorum. Benimle ne konuşmak istiyorsun? Kimsin sen? Soyadın, Demiroğlu olabilir ama seni tanımıyorum. Neden evin etrafında dolaşıyorsun?" diye hızlıca sordum.
Ali açıklamak isteyerek, "Ben..." deyip bana doğru yaklaştı. Elini kaldırarak onu durduran Arif, "Sakın bir adım daha atma!" dedi tehditkâr bir şekilde, bir yandan da telefonla birini arıyordu. "Konuşacaksan oradan konuş," diyerek Ali'yle aramızdaki mesafeyi korumamızı sağladı.
Karan'ı aramıyorsa ben de bir şey bilmiyorum.
Ali yüzüne kondurduğu tebessümle Arif 'in tavrına aldırmadan, "Ben senin kuzenin sayılırım," dedi. Doğru bilmişiz. "Seni yıllar sonra bulduk, kaybetmek istemiyoruz."
Gözlerimi kısarak, "Bulduk derken?" diye sordum. Lütfen, diye geçirdim içimden. Lütfen, o adamla bağın olmasın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFLÂL | RAFLARDA
Teen Fiction🥀 "Geçmiş, bazen mutlu bir anı bazen acı bir tebessüm. Bazı zamanlarda ise adı konulamayan duygunun adı..." Eflâl... Ölüme ve insanlara karşı gardını almış genç bir kadın... Korkuyla attığı her adımın, hayatından çaldığını fark edemeyecek kadar k...