II. KİTAP | 4. AYRILIĞIN ACI TADI | KİTAP VERSİYONU

152K 9.3K 27.5K
                                    

Keyifli okumalar minik kuşlar🤍

Beni idelirukiye buraya basarak takip edebilirsiniz!

Bölümler ve imza günleri hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsanız Instagram: idelirukiye 'den takip edip haberdar olabilirsiniz❤️‍🩹

🕊️

Gözleri göğe benzeyen bir kadın, gecenin ortasında sevgisini kucaklar. Ona, öyle sıkı sarılır ki neredeyse bir bütün olur. Acıyan canı, sızlayan kemikleri bile sarılmalarına engel olmaz. Biraz sonra kanamaya başlarlar. Bırakmak ister kadın. Damarlarından dışarı sızan kırmızılığa bakarak af diler kendinden, belki de geçmişinden. Özür dilerim, der. Elimde olsaydı söker atardım. Lakin elimde değil. Sanki benden önce var olmuş gibiydi kalbimde, bedenimde, ruhumda. Artık değil, çok geç.

Onun varlığının nasıl hissettirdiğini tarif etmeye çalıştım.

O, cennetteyken cehennemi arzulamak gibiydi. Günahkâr bir kulun son isteği kadar azap doluydu.

O, bile bile ölüme yürümek gibiydi. Son nefesin olacağını bilecek kadar ihanet doluydu.

O, yaşamak gibiydi. Kalbini onun ellerine bırakıp merhametine sığınacak kadar çaresizlik doluydu.

Karan Akdoğan, en büyük şansım, en büyük pişmanlığımdı.

Aşkı dudaklarında tattığım bir adamın hissettirdiklerini bir çırpıda yok sayamadım. Denedim. Karşıma çıkan kapı duvarın bana söylemek istediği şey, erken olduğu muydu, yoksa kendimi mi kandırıyordum; bilemiyordum. Onu kalbimden söküp atabilseydim bir saniye bile durmadan yapardım. Bunu yapabilmemin tek yolu, kalbimi söküp atmaktan geçiyordu.

Tekrar hatırlattım kendime.

Artık değil. Çok geç.

"Lâl!" diye seslendiğinde, ona doğru dönmeden önce, yüzleşme vaktinin geldiğini anlamıştım. Avuçları arasında sıkıca tuttuğu beyaz gül buketini gördüğümde, alay dolu bir gülüş peyda olmuştu yüzümde. Elinde tuttuğu beyaz güller gibi masum değildi kesinlikle ve bir buketin onu affettireceğini sanıyorsa çok yanılıyordu.

"Karan?" dedim, neden geldin der gibi.

Reşat abi ve diğerleri yanımıza doğru gelirken o sadece bakmakla yetindi. Ne dudakları aralandı ne de hareket etti. Ondan en son duyduğum şey olan adımı, yeniden söyledi ve sustu. İstediğini anlamamı bekler gibi baktı. Etrafımızdaki insanların varlığını umursamadan öylece gözlerime tutundu. Sanki özlemini dindiriyor gibiydi.

Sonunda sessizliği bozup, diğerlerine bu geceyi başka bir zaman yapsak olur mu, gibi şeyler söyledim. Reşat abi hariç, herkes tamam dedi. Karan'a hiçbir şey söylemeden arabama bindim. Ne yapmak istediğimi anladı, arabasıyla peşimden geldi. Reşat abi, benim arabama bindikten sonra, "Seni, onunla yalnız bırakamam," deyip durdu yol boyunca. Onu ikna edemedim.

Şimdi ise evimin kapısının önündeydim. Arkamda, yürek yangınımın sebebi olan adam vardı. Hikâyemizin başladığı kapıya benzeyen, başka bir kapının önündeydik. Bu durum, titreyen ellerimin daha da titremesine neden oldu. Soğuk bir rüzgâr hüküm sürüyordu bedenimde, üşüyordum. Karan da bunu fark etmişti, bana doğru yaklaştı, soğuğa karşı koymak ister gibi. Arkama bakmasam da daha yakınımda olduğunu biliyordum. Buna dayanamadım. Kendimi kastım ve kapıyı bir şekilde açtım.

EFLÂL | RAFLARDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin