yirmi dört

2K 154 536
                                    

Selamın Aleyküm

nabersiniz pitirciklarim

duzenlemeden yayimladim kusurum varsa affola

keyifli okumalar

|Derya

"Şu var ya," dedi yanımda oturan Resul karşısındaki Berk'i göstererek. "Çok tatlı çocuktur, şu sıralar sevgilisi olmasa ona yavşardım ama sevgilisi var." dudaklarını büzüp burnunu çekti.

"Ama biraz önce yerde," diyecekken işaret parmağını dudağıma bastırdı. "Şşt, o her zamanki yaptığımız şeylerden sadece biri." Bir sır verir gibi kulağıma eğildi. "Berk'te bana aşık Derya, onu kimseye kaptırmam.."

Kafamı ondan uzaklaştırıp elindeki telefona gülücükler saçan Berk'e baktım. Arkadaşlıkları çok değişikti.

"Şu yakışıklı," diyerek kolunu Ayşe'nin omzuna atan Tunç'u işaret etti. "O da benim. Ayşe'nin sevgilisi olduğuna bakma, o yokken ben vardım kız. Hey yavrum hey!"

"Birol?" diye sordum önündeki bardak ile oynayan Birol'u kafam ile gösterip. "O mu?" gözlerini Birol'a çevirdiğinde kaşları çatıldı ve yanındaki Birol'un yanağına uzanıp, "Un olmuş burası," diyerek sildi.

"Mantı yapmıştım Resul ondan," Birol yanağını silip sabır diye fısıldadı.

"Hepsi benim bunların, haremim var küçük bir tane. Hepsini de seviyorum ama şu," dedi benim yanımda oturan beyaz tişörtlü çocuğu göstererek. Adını henüz kimse söylememişti. "O şu sıralar sessiz sakin, bir şeyler oldu tam çözemedim ama Tolga'yı sana verebilirim."

İsmi Tolga mıydı?

Sadece bir saniyecik aklıma gelen Hiç Kimse ile kafamı Tolga'ya çevirdim. Siyah saçları ve beyaz teninde gezinen bakışlarım siyah gözleri ile kesiştiğinde gerildim.

Bana yazanın Tolga olma ihtimali beynimde dolaşırken Hiç Kimse'nin bana ben Tolga değilim diyerek yalan söyleme düşüncesi de geçti bedenimden.

Rabbim yanımda oturan yakışıklı çocuk Hiç Kimse ise bir işaret fırlat be!

Gözlerimi bana bakan Tolga'dan alıp Ayşe'ye çevirdiğimde yavaşça haraketlendim, "Ben limonatamı tazeleyim," masanın üstündeki bardağımı elime alarak ayağa kalkıp kafenin mutfak bölümüne ilerledim.

"Hemen evlenmedin Derya şaka yapıyorum bunların hepsi benim." Resul'un arkamdan dediği şeyi umursamadım. Kafam karışmıştı ve kalbim tekliyordu.

Hiç Kimse o muydu?

Elimdeki bardağı buzdolabının yanındaki tezgaha bırakıp ceketimin cebinden telefonumu alarak kapıya yanaştım. Kapının arasından onlara bakarken Hiç Kimse'ye mesaj attım. Eğer o ise telefona bakardı.

Derya: Naber lan tırrrreeekkk

Mesaj çift tik olurken kafamı hızla masaya çevirdim. Hiçbir hareketlenme olmadı, Tolga elindeki bardaktan içeceğini içmeye devam etti. Gözlerim onun masanın üstündeki telefonundaydı. Tekrar kendi telefonuma döndüm.

Derya: Elli kuruş ver tırrrreekkkk

Tekrar masaya baktığımda Tolga orda yoktu. Boşta kalan elimi hızla anlıma çarpıp buzdolabına ilerledim. "Gerizekalı!" telefonu cebime koyup buzdolabından sürahiye uzanıp bardağımı doldurdum. "Beynim yok ya, yemin ederim yok. Olsa böyle olmaz.."

Kendi kendime hakaret etmeyi bırakıp sürahiyi dolaba koyduğumda gözlerim dolaptaki abur cuburlar ile kesişti. Ah canım kuzenim benim, abur cuburları yemem için saklamıştı.

Hızla bir abur cubura uzandığımda bir nefes hissettim, tam boynumda.

Şokla olduğum yerde kalırken elimdeki bardağı sıkıp yavaşça arkamı dönmeyi başardım. Beyaz tişört ile karşılaşan gözlerim yavaşça yukarı çıkarken Tolga üstüme doğru eğilip ellerini belimin etrafından geçirdi. Bu hareketi karşısında gözlerim irileşti. Çoğu erkekte olan adem elması yavaşça aşağı inerken çenesi gerildi ve sanki önünde ben yokmuşum gibi hareket etmeye devam etti. Pembemsi dudakları ne dolgundu ne de ince, ortalama bir boyutu vardı. Bir dağ gibi dik, ufacık burnu tam anlıma değiyordu. Siyah gözleri arkamdaydı.  Sıradan uzunlukta bir boyu vardı ama ben kısaydım, kafam yukarda, ona doğru bakıyordu.

Bu güzelliğiniz karşısında bir besmele çekmek isterim yiğidim diyen iç sesimi susturdum. Çok yavşaktı.

"Ne yapıyorsun?" diye sordum içime kaçan sesimle. Boğazımı temizleyip sorumu tekrar edeceğim zaman konuştu.

"Hiç," dedi 'i' harfini uzatarak. Gözleri hâlâ arkamdaydı.

"Geri bas," diye tısladım dişlerimi sıkarak. Elimdeki bardağı daha sıkı tuttum. Her an bayılabilirdim bence, kalbim hızlı atıyordu ve atışını aramızdaki yakınlığa bağlıyordum.

Tolga hafifçe kıkırdadı ve nefesi anlımı yalayıp geçtiğinde bir adım geri çekilmek istedim ama sırtım nerdeyse açık olan buzdolabına değiyordu.

Tolga'nın belimin etrafındaki elleri hareketlendi ve geri çekilirken dudakları anlıma değdi, bunu bilerek yaptığını düşündüğümde doğrulup elindeki sürahiyi bana gösterdi.

"İçecek alamaya gelmiştim.."

"Aldın mı?" diye sordum.

"Evet," diyip yüzümü incelediğinde yutkundu.

"Git o zaman gevşek!"

Kafasını sallayıp gülümsediğinde tezgahın üstüne uzanarak bardağına içeceğini doldurdu, doldurma işi bittiğinde sürahiyi hâlâ dolabın önünde dikilen bana uzatıp göz kırparak ortadan kayboldu.

Göz devirip, "Sabır," diye fısıldadım ve dolabın önünden ayrılıp etrafa bakındım. Bir şey unuttum mu acaba? diye düşünürken tezgahın üstünde gördüğüm telefon ile elim cebimi kontrol etti.

Telefonum cebimdeydi.

Tezgahın üstündeki telefonu alıp güç tuşuna basarak açtığımda bir kızın ve Tolga'nın resmini gördüm. İkisininde dudaklarında kocaman bir gülümseme vardı ve mutlulardı.

Hiç Kimse Tolga değildi.

💋

aga beeee

derya ne şapşik kızsın sen

tolga da az değil heee

şu yıldızı dokunitivermeyi unutmayın

Seviliyorsunuz

Mutlu kalın♡

instagram: eskimisprangalar

hiç kimse || •texting•✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin