Selamın Aleyküm asklarimm ben geldimmm
nasilsiniz hatunlarim umarim iyisinizdir, iyi degilseniz de mesaj kutum sizlere her zaman acik ✍️
sizi seviyorumm ❣️
keyifli okumalar ♥️
🥳
|Tolga (hepiniz askimsiniz)
"Hazır mıyız?!"
Tunç'un heyecan dolu sorusuyla kafeden olumlu yanıtlar yükseldi.
Kafedeydik.
Resul'un dediği Avşar kafe, renkli minik bir kafeydi. Kafeye girdiğinizde istemsizce enerjiyle doluyordunuz, bu enerjinin sebebi; giydiği pembe takım elbisesiyle, yaklaşık iki metrelik bi alanı kaplayan sahnedeki Resul'du. Girdiği her mekana saniyesinde uyum sağlayan, cinsiyet farketmeksizin herkese sulanan biriydi. Ta ki Hazal ile tanışana kadar. O kız geldiğinden beri yaklaşık bir haftadır -belki de birkaç hafta- bize yavşamıyordu. Yıllardır, ara vermeksizin her anında yavşadığı için bir anda yavşamıyı kesmesi.. Bu çok şaşırtıcıydı.
Tunç elindeki mikrofonu yanına yaklaşan Resul'e vererek Ayşe'nin elinden tutup kafeden çıktığında arkalarından bakan Resul tek elini pembe takım elbisesinin cebine yerleştirerek sırıttı. Çok renkli bir kişiliği vardı.
Derya ile kafeye geldiğimizde Resul'un kafeyi kapattığını fark etmiştim, fark etmemi sağlayan şey kafenin girişinde yazan 'Mahmut Tuncer Müritleri tarafından kapatılmıştır' yazısıydı. Bu duruma Derya garipseyerek bakmıştı ama Resul'un sevdikleri için yapamayacağı hiçbir şey yoktu... Hazal'ı da seviyordu, buna bu hareketiyle tamamen emin olmuştum.
Resul tarafından kapatılan kafenin içinde ufak bir sahne vardı, sahnenin tam önünde birleştirilen iki masada sırasıyla; Birol, Derya ve Derya'nın kardeşi Yiğit otururken karşılarında sadece Resul'un kardeşi Zeynep oturuyordu.
Resul'un kardeşi Zeynep ve Derya'nın kardeşi Yiğit aynı yaştalardı, bir ilişki içindeydiler ve Resul'un bundan haberi vardı. Bu konularda fazla rahattı.
Ben bu kadar rahat olamazdım. Benim bücürümü benden başka birinin sevmesi... Bunu düşünmem bile bedenimde elektrik çarpmış gibi bir his yaratırken boynumu omzuma doğru eğerek kıtlattım.
Berk ve kendisine konferans salonunda ilgi besleyen kız ayrı bir masadaydılar. Kız dakika başı Berk'e sulandığı için masa sakinleri -daha doğrusu Derya- onları yanlarından kovmuştu, ister istemez aralarını yapmak istediğini düşünmüştüm...
Ben de o masada oturuyor olabilirdim ama Derya'ya rahatsızlık vermek istememiştim. Bugün fazlasıyla yakınlaşmıştık, bu durum onu rahatsız eder miydi emin değildim.
"Ses," Resul elindeki mikrofona birkaç kez vurdu, "Ses deneme," hafifçe öksürdü. "Deneme bir iki." genişçe gülümsedi ve ister istemez ben de gülümserken buldum kendimi... "Adımla seslendi nasıl ağrıma gitti!"
Kafedeki bakışlar kendisene döndüğünde utanarak kafasını yere eğdi. Utandı sandım.. ama Resul utanmazdı. Aniden kafasını kaldırıp sahnede dolaşarak başka bir şarkı söylemeye başladı...
"Çiçek gibi tazecik,
Kıymetli bi tanecik
Ana sütü gibi tertemiz!"Bir anda uğradığı duygu değişiklikleri ve eğlenceli tavrıyla kafede gülüşmeler duyulurken göz devirip sırtımı arkamdaki duvara daha da yasladım.
Derya tam karşımdaydı.
Gözlerim arada bir kendisiyle kesişse de hemen gözlerini üstümden çekiyordu, bana bakmaya utanıyor gibi bir hali vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hiç kimse || •texting•✔️
MizahGariban Prenses Hiç Kimse ve onun Güzel Prens'i olan Derya'nın komedi??? dolu hikayesi. cringe buluyorum artik bu hikâyeyi.. karakterlerin uzulmesini istemem ama OKUMAYİN YA UTANC İCİNDE EKRANA BAKİYORUM rica ediyorum, bu hikâyede başka bir hikâyede...