selamin aleykum patlicanli turlulerim
nasilsiniz? umarim iyisinizdir, degilseniz bile mesaj kutum her zaman size ait. sorunlarinizi sanki bilir kisiymisim gibi bana anlatabilir / danisabilirsiniz, sizi yargilamadan dinlerim, elimden geldigince yardimci olurum -bu arada gelecegin psikoloji uzamani docentiyim- dedikodu yaparizzzz
sizi seviyorum ♥️
keyifli okumalar!
| Derya
"Sen de karım olmak ister misin?"
Resul'un sorduğu soruyla Hazal, "Evet! Evet! Evet!" diye bağırdı ve koşarak yerde oturan Resul'un boynuna atladığında beraber yere düştüler.
Sahada gülüşmeler duyulurken İrem'in Berk'e doğru yanaştığını gördüm. Sertap, Berk ile konuşuyordu. İrem Sertap'ın arkasından Berk'e doğru yaklaştığında öksürdü. Öksürüğü sahteydi, muhtemelen dikkatini çekmek istemişti ama Sertap çığlık atarak Berk'in arkasına saklandığında korkmuşa benziyordu.
İrem Sertap'ı umursamayarak Berk'e gülümsedi, "Soy ağacımızı çoğaltalım mı?" dediğinde Berk'te gülümsedi. Onlar bir süre bakıştıklarında Sertap'ın sinirlendiğini görmüştüm.
Sertap Berk'i bırakıp sahada kendi yerine giderken, "Resul," diye bağırdım. Resul dikkatini Hazal'ın parmağına bağladığı kurdeleden bana verdi. "Soğuk su ya da biraz önceki reçelli ekmekten var mı?"
"Var eltim..."
Bakışlarımı Sertap'tan ayırmadan, "Karşı takıma vermeliyiz," dedim. "Birazdan girecek olan topu sindirmelerinde yardımcı olur." Gözümle İrem ve Berk'i işaret ettim, "Belki başka şeyleri de sindirmelerini sağlar..."
Ne dediklerini umursamadan arkamı döndüğümde Tolga'ya tosladım ve o sırada Ayşe, "Eltiler bir, Ezikler sıfır!" diye bağırdı biraz önce attığım golü hatırlatarak. "Uyumlu oldu lan!" diyip kendi kendine güldüğündeyse Tunç kaleci eldivenlerinden birini elinden çıkartarak Ayşe'ye doğru fırlattı. Eldiven, bir metre kadar uzağına, asfalta düştü.
"Ayıp oluyor!" dedi Tunç. Hırsla yerdeki eldivene uzanıp tekrar ellerine geçirdi. "Sevgilim bana ezik diyor, inanamıyorum!"
Ayşe eliyle dudaklarını kapattı ve "Pardon!" dedi, ardından bana dönerek göz kırptı, "Garibanlar diyecektim."
Eltiler güldü ama Garibanlar homurdandı.
Önüme döndüğümde Tolga'nın pür dikkat beni izlediğini görerek irkildim. Kendime geldiğimde, "Hayat nasıl?" diye sordum gülümseyerek. Biraz önceki gol yüzünden hayatı mahvolmuş olmalıydı. Abartıyor olabilirdim ama prenslerin futbol oynamayı beceremeyeceğini söyleyen oydu...
Tolga ellerini ceplerine yerleştirdi. Kafasını öne eğdiği için saçları alnına dökülmüştü ve çillerinin süslediği yanakları pembeleşmişti. Terlemiş olmalıydı. Alttan alttan bana bakarken alt dudağını öne doğru büzdü ve "Bilmem," diye mırıldandı. "Nasılsın?"
Anlamayarak alık alık yüzüne baktığımda, "Salaksın," dedi. Dudakları iki yana kıvrıldı ardından alt dudağını dişleyerek kafasını sola doğru çevirdi.
Yüzünü incelediğimde, gülmemek için kendini tuttuğunu fark ederek sinirle soludum. "Angut!" Bana bir şey demesine fırsat vermeden hızla saçlarını çekiştirip dudaklarını işaret ve baş parmağımın arasına alarak sıktım ardından da yerime adımladım. Tolga'nın gülüşünü işittim. Diğerleri de yerine geçtiğinde Ayşe topu alarak Savaş'a verdi ve Savaş topu direkt olarak kaleye sürmeye başladı.
Savaş'ın önüne çıkan Birol, çevik bir hareketle topu Savaş'tan aldığında hızla bizim kaleye doğru ilerledi. Hazal Birol'un önünü kapattığında Zeynep'te diğer tarafını kapattı ve Birol hemen yanında duran Ece'ye pas verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hiç kimse || •texting•✔️
HumorGariban Prenses Hiç Kimse ve onun Güzel Prens'i olan Derya'nın komedi??? dolu hikayesi. cringe buluyorum artik bu hikâyeyi.. karakterlerin uzulmesini istemem ama OKUMAYİN YA UTANC İCİNDE EKRANA BAKİYORUM rica ediyorum, bu hikâyede başka bir hikâyede...