on üç

3.1K 180 474
                                    

Selamın Aleyküm

🐘

|Hiç Kimse

Derya: Ekranı iyi görebilmek için mi ?

Derya: Anlamadım

Hiç Kimse: O kadar çok makyaj yapıyorsun ki seni daha iyi görebilmek için parlaklığı açıyorum

Derya: Sikerim seni

Derya: Sana ne benim makyajımdan

Derya: Sana ne benim fotoğrafımdan

Derya: Daha iyi görecekmiş miş

Derya: Götünü gör sen

Derya: Aq malı

*Derya kişisi Hiç Kimse kişisini engelledi*

"Bu engeli bulanı," diyecekken Birol'un öksürüğü edeceğim küfürü durdurdu. "Seveyim."

Elimdeki telefonu önümdeki masaya koyarak cebimden naneli bir sakız çıkartıp ağzıma attım.

"Gerginiz," dedi yanımda oturan Berk sessizce kulağıma doğru ve avcumun içindeki sakız paketine uzanarak içinden bir avuç sakız alıp ağzına attı. Onun eline vurarak, "Bütün bütün yutta kabız ol inşAllah!" dedim.

Öksürerek önündeki kahvesini tek dişte içti.

"Sikeyim hepsini yuttum gitti ya la!"

Ona gülerek gözlerimi annemde gezdirdim. Elindeki kurabiyeyi ağzına atarak Resul ile arasında  geçen konuşmayı sürdürdü.

"Bir kız bana yazdı, dediki 'Soyadınla soyadım aynı olsun mu?' Vışş dedim ve hemen engelli bastım buna Nihal Teyzeciğim," Resul kahvesinden bir yudum aldı ve dudağını şapırdattı.

"Aferin yavrum, çok yüz verme bunlara, başına çıkarlar vAllahi!" annem başındaki yazmayı düzeltti ve gözlerini hepimizin üstünde gezdirdi.

"Ne için gelmiştiniz konuşmaya daldık unuttuk sizi!"

"Hiç," dedim 'i' harfini uzatarak ama Resul bana kınayan bir bakış atarak konuştu.

"Hayırlı bir iş için geldik Nihal Teyzeciğim," kahvesini höpürteddi. Yüzümü buruşturdum. "Düzgün iç şu kahveyi!"

Bana inat daha da höpürdetirken yanımdaki koltuğa uzanarak yastığı ona fırlattım. Yastığı biraz hızlı fırlatmış olacağım ki bağdaş kurarak oturduğu sandalyeden elindeki kahveyi yere dökerek düştü.

Gülümsedim.

"Yavrum ne yapıyorsun arkadaşın o senin düzgün dur! İyi misin Resul'um," annem yere düşen Resul'u ayağa kaldırdı, Resul ise anneme sırnaşarak bağırdı.

"Ah kolum! Kolum koptu! Nihal Teyze kolum, yardım et çok acıyor! Senin bu bir işe yaramayan yakışıklı oğlun hep böyle!"

Onun yalandan yaptığı acıtasyona kanan annem Resul'u sandalyeye oturup öptükten sonra kaşlarını çatarak bana döndü ve gelip kulağımı çekti.

"Ah anne! Kuymak mı benim kulağım ne sündürüyorsun!?"

Kulağımı çektikten sonra kolumu mıncırıp salondan çıktı. Muhtemelen yeri temizlemek için bir bez alacaktı.

Koltuğa tekrar uzanarak başka bir yastığı Resul'e fırlattım, Resul eğilerek yastıktan sıyrılırken yastık Resul'un arkasındaki koltukta telefonu ile uğraşan Tunç'a çarptı ve Tunç anın şokuyla elindeki telefonu yere düşürdü.

"Ne yapıyorsunuz anasını satayım?! Kocaman adamlarsınız, attığınız yastığın gelişini sikeyim telefon krırıldı lan!" yere eğilip kapağı çıkan telefonunu düzeltirken saydırıyordu.

"Ayşe yine trip atacak amına koyayım sizin, kızla yeni barışmıştık!"

Tunç kendi kendine küfürler ederek telefonu yapmaya çalışırken Birol kahvesini içmeden konuştu.

"Annen kahveye ne koydu? Çok güzel olmuş köpüklü köpüklü."

"Tükürmüş aşko," diyen Resul ile Birol içtiği kahveyi püskürttü. "Ne?!"

"Şakaydı," Resul yutkunup gergince mırıldandı, Birol ayağa kalkarak Resul'a yanaşırken Berk ayağa fırlayarak elindeki telefona bakarak bağırdı.

"Durun durun! 12- B'den Derya yazmış!"

Berk'in dediği şeye tüm dikkatimi verirken Derya'nın Berk'e neden yazdığını düşünüyordum.

Birol Resul'u bırakıp Berk'in yanına ilerledi. "Derya kim ki? Sana niye yazıyor?"

"Yengemizin kankası," dedi Berk. "Tunç'un acilen Ayşe'ye ulaşması lazımmış, Ayşe onun başını şişiriyormuş. Tunç yandın kardeşim."

Tunç kendi kendine hayıflanırken Derya'ya attığım mesajlar geldi aklıma.

Ona, 'Ben' demiştim ama devamını getirememiştim, buna yine cesaret edememiştim ve Ben gayim yazmıştım. Ona 'Ben seni seviyorum' diyememiştim.

Niye diyememiştim?
Neden korkmuştum?

Derince oflayarak kafamı ellerimin arasına aldım ve dirseklerimi masaya dayadım.

Derya Tunç'un sevgilisi Ayşe'nin arkadaşıydı. Okul kantininde Ayşe ile kavga ettikleri günden beri arkadaştılar. Derya'yı da Ayşe ile tanıştığı seneden beri tanıyordum.

"Aşkım, yiğidim benim," Resul ellerini omzuma koyarak omzuma masaj yapmaya başladı. "Üzgün olduğunda yaptığın pozisyondasın hayırdır? Benim yiğidimi hangi kumam üzdü?"

"Resul kafasında senle evlenmiş kardeşim, sevgilini de kuması olarak kabul ediyor," dedi Berk telefondan kafasını kaldırıp yerine otururken.

Omzunu silkerek Resul'un ellerini omzumdan uzaklaştırdım.

"Bir derdin mi var kardeşim?" dedi Birol yanımdaki sandalyeye oturup elini dizime koyarken.

Onların Derya ile konuştuğumdan haberi yoktu.

"Sonra anlatırım," dedim dikkatimi Resul'e vermeden önce.

Resul, televizyonun yanında ayakta dikilerek elindeki  kumandadan kanal kanal zıplıyordu. Birkaç saniye daha kanalları zıpladıktan sonra aradığını bulmuş gibi durdu ve kumandayı ağzına yaklaştırarak televizyondaki adam gibi bağırdı.

"Bir değil, iki değil, üç değil, tamı tamına beş kavanoz bal!"

Yanıma gelip kolumu çekiştirdi ve masadaki kurabiyenin birini ağzıma sokmaya başladı. "Tadı nasıl abicim? Mükemmel!"

Ağzımdaki kurabiyeyi zar zor çiğneyerek beni bırakıp yanımdaki Birol'a kurabiye yediremeye çalışan Resul'u belinden kavrayarak kucağıma çektim.

Elindeki yarısı yenilmiş kurabiyeyi hiç bozuntuya vermeden ağzıma soktu, "Yarasın benim aşkoma!" dedi ve elini çenemde gezdirip okşamaya başladı.

Sonra bir ses duyuldu, fotoğraf çekerken çıkan 'çıkırt' sesiydi bu.

"Gülümseyin çekiyorum dostum!"

Seviliyorsunuz

Mutlu kalın


instagram: eskimisprangalar

hiç kimse || •texting•✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin