otuz

1.7K 140 418
                                    

Selamın Aleyküm zilliler

tatlis bi bolum oldu🤭

keyifli okumalar diliyorum guzellikler

oylamayi unutmayin lutfen mucukk💋

🐘

|Tolga

"Rapunzel! Rapunzel! Uzat altın sarısı saçlarını!"

Sahnedeydik.

Resul, Berk ve ben kocaman salonun önündeydik.

Üçümüzun de üstünde prenses kostümü vardı. Sıra sıra prenses rolü yapıyorduk ve hoca en güzel rolü yapan kişiyi prenses seçeceğini söylemişti.

Şu an Resul prenses olarak oynayacaktı ve benim üstümde prenses kostümü olmasına rağmen prenstim. Resul'un dediğine göre ara bozucu cadımız da Berk'ti.

Balkondan aşağı bakan Resul elleriyle uzun saçlarını toparladı, "Tamam aşkım," diyerek saçlarını balkondan aşağı bıraktığında sahnenin kenarında rolünün gelmesinin bekleyen Birol'un sesi doldu kulaklarıma.

"Memelere bak be!"

"Höst! Hocam bana yavşıyor bu prenses," Resul eliyle Birol'u gösterdi. "Prenses kardeşlerle ilgilenmiyorum benim işim prenslerle."

Ya sabır. Ya sabır. Sabır. Sabır.

Resul'u bir gün boğacaktım.

Kafamı hafifçe sola çevirdiğimde kanforans salonunun koltuklarında oturan kız ve erkeklerin suratlarındaki tebessümle bizi seyrettiğini gördüm. Aralarından sadece biri tebessüm değil kahakaha atıyordu.

Derya.

Sevdiğim.

İlk başlarda yüzüme bile bakmadığı için onu kendime imkansız olarak adlandırmıştım, onun için imkansızdım o zamanlar. Fazlasıyla ön yargılıydım Derya'ya karşı. Okuldaki çoğu kişi gibi bende burnu havada bir kız sanmıştım ama onu tanıdıkça asla öyle olmadığını anladığımda sevmiştim.

Çok karışıktı. Beynimin içi, kalbim ve sevgim...

Keşke ona olan hislerimi kendisine hissetirebilseydim.

Karşısına geçip 'seni seviyorum Derya' derdim. Herkes derdi bunu ama ben ona olan sevgimi hissettirmek istiyordum. O sevgimi hissetsin, beni suratım için değilde kalbim için sevsin istiyordum.

Çok mu şey istiyordum?

"Tolga'nın da üstünde prenses kostümü var Resul," diyen Berk ile kendime geldim. "Sanane be!" Resul uzattığı saçlarını salladı. "Sen de tut kociş daha bana evlilik teklifi edeceksin."

Resul'un uzattığı saçlarını tuttucakken üstümde bir hafiflik hissettim. Elbisenin ağırlığı azalmıştı. "Tutsana!" Resul'un saçlarını tutup kendime çektiğimde yere bir şeyler düştü.

Bakışlarımı hızla üstüme çevirdim. Elma ve pamuk ile doldurduğumuz göğüslerim yerdeydi, üstümde hissettiğim hafiflik bu yüzdendi.

Avcumun içindeki saçları bırakıp yere eğildim ve elmaları topladım.

"Hocam memem düşmüş..."

Salonda kahakahalar yankılandı.

"Oha!" dedi bir kız, "Gülüşünü yerim pezevenk!"

Sese doğru kafamı çevirdiğimde hâlâ yerde dizlerimin üstündeydim. Sesin sahibi kız Berk'e doğru bakıyordu. Berk'e ithafen söylemiş olduğunu düşündüm.

Berk kahakahalar ile gülerken kızın dediğini duymamış gibiydi. "Hâlâ gülüyor," kız oturduğu koltukta hafifçe yere doğru kayarken yanındaki arkadaşı onu toparladı. "Eriyorum..." Berk gülüşünü durdurup bana yaklaştığında kız yine konuştu.

"Şu yürüyüşe, şu asalete bak be! Yavrum baban nereli?"

Berk'in dikkati kıza yönelirken kucağımdaki elmaları tekrar göğsüme doldurdum. Edebiyat hocası ve birkaç kişi konferans salonunundan çıkıyordu, zil çalmış olmalıydı.

"Sen de güzel yürüyorsun yelloz!" diye bağırdı Resul, göğsünden bir elma çıkartıp ısırdı ve ağzındaki elmayı kıza doğru tükürdü. Kız ona uzaktı ama Resul'un tükürüğü benim koluma sıçramıştı. Kolumu elbisenin kumaşına sildim. "Benim kocam o, tabusu bende!" elini havaya kaldırıp parmağını gösterdi. Parmağında yüzük vardı.

Resul'e göz devirip ayağa kalktım ve en önde oturan Derya'nın yanındaki boş koltuğa oturdum. Elindeki telefonunu ile fotoğrafımızı çekiyordu. Son bir kez daha fotoğraf çekip telefonunu cebine koydu.

Benim galerimi onun süslediği gibi ben de onun galerisini süsleyecektim.

Benim gibi açıp açıp bakar mıydı fotoğrafıma?

"Rapunzel," dedi eliyle tek omzuma topladığım peruk saçı havaya kaldırırken. "Prensin olayım mı?"

Kahkaha attı. Gülüşü dudaklarımda tebessüm oluşmasını sağlarken yüzüne bakarak iç çektim.

Kahkahası durduğunda kapşonlu hırkasının şapkasını kafasına geçirdi. Ne yapıyordu? Kapşonu kafasına geçirdiğinde açık olan saçlarının birkaç tutamı şapkadan firar ederken, saçlarını sadece anlında birazcık olacak şekilde toplamaya çalıştı.

"Off! Beceremedim..."

Elbisemin eteklerini tutmayı bırakıp onun saçlarına uzandım. Kahverengi dalgalı saçları onun beyaz tenine çok yakışıyordu. Şapkasından çıkan saçlarını yavaşça şapkasına soktum. Parmak uçlarımın tersi yumuşak yanağına değerken Derya şokla bana bakıyordu.

Böyle yapmamı beklemiyor olmalıydı çünkü ben de beklemiyordum.

"Ben de beceriksizim galiba..." Saçlarının bir kısmını şapkaya soksamda diğer kısmını sokamıyordum, soksamda sik gibi geri fırlıyordu.

Sinirle bir nefes vererek bir tutam saçını dudaklarının üstüne yaklaştırıp bıyık gibi görünmesini sağladım. "Şimdi prens oldun.."

Bakışlarım Derya'nın kahve gözleriyle kesiştiğinde kalbim bana varlığını belli etti. "Prenses olmaya razısın yani?" diye sordu dudaklarını hareket ettirerek, parmaklarım dudaklarına belli belirsiz değdiğinde yutkundum.

Takıldığı şey bu muydu?

"Prensim sen olacaksan, razıyım..."

🥰

☝️ ayni bu sekilim

tolganin ustunde hala prenses kostumu olmasi bolumu yazmamda zorluk cikartti ama yazdik sukurler olsun

Seviliyorsunuz

Mutlu kalın♡

instagram: eskimisprangalar

hiç kimse || •texting•✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin