Selamın Aleyküm fistiklar
keyifli okumalar diliyorum size, öpüldünüz
💋
|Derya
Mahmut Tuncer Müritleri
Tolga: Nerdesiniz
Berk: Parkta sizi bekliyoruz kardeşim
Resul: Ağaç olduk burda yakında kök salmaya başlayacağım lan çabuk gel
Tolga: Aşkından yanıp tutuşmadın da
Resul: Hazal'ım yanımda
Resul: Ama bir tarafım hâlâ sana hasret
Resul: Bu yüzden gerekirse motor tak götüne öyle gel
Tolga: Tamam tamam bizim evden atıştırmalık bir şeyler alalım geliyoruz
Resul: "-uz" derken?
Siz: Ben de yanındayım elti
Birol: Siz, ikiniz, baş başa?
Tolga: Evet tek gözlü beğenemedin mi
Birol: Yok kardeşim şaşırdım sadece
Tolga: Ok
Siz: Ok değil bok
Tunç: Ok götünüze girsin saygılar sevgiler hemen gelin
*
Yavaş adımlarla yanımdaki Tolga'yla kaldırımda ilerliyor, esen meltem sayesinde simit kokuları burnuma inceden inceden geliyordu. Hava sakindi. Sağımdaki Tolga sessizdi, ben de sessizdim. Yanımızdan geçen arabaların motor seslerine kulak veriyordum. Tolga ise kendi içinde düşüncelere dalmış gibiydi.
Kafe olayının üstünden iki hafta geçmişti. Okul kapanmıştı ve biz sınavı umursamadan okulun kapanması şerefine piknik yapacaktık. Tolga'nın evine gittiğimiz yoldaydık lakin bu sefer cadde de yürüyorduk.
"Abe yakışıklı oğlum! Şu yanındaki prensese çiçek almaz mısın?"
Uzun süreli sessizliğimizi bozan ses, çiçekçi ablanın sesiydi. Tolga'yla adımlarımız durduğunda çiçekçi abla önümüze geçti ve sepetinden bir gülü bana doğru uzattı. "Sizce de o çiçek, çiçeklerden de güzel olan bir prensese armağan olmaz mı?" diyen Tolga gülümsüyordu.
"Ne diyon abim sen?" diye soran çiçekçi ablaya kıkırdadım.
"Caz yapma Tolga, caz yapma," diye mırıldanarak kolumu Tolga'nın omzuna koydum. "Teşekkürler ama alt tarafı bir çiçek, afilli sözlere gerek yok. Ayrıca ablacığım," diyerek çiçekçi ablaya döndüm. "Ben böyle koparılmış çiçekleri sevmiyorum, birkaç güne kuruyor ve bu hiç hoş değil. Yine de teşekkürler."
Tolga'nın kolundan tutup çekiştirmeye başlığımda çiçekçi abla da bizimle beraber geliyordu. Arkamı döndüm. "Abla uçak geçiyor!"
"Hani nerde?"
"Arkanda!"
Saçma konuşmamızın ardından bizi takip etmeyi bırakan çiçekçi abla havadaki uçağa bakmaya başladı ve biz de hızla ara sokağa girerek çiçekçi abladan kurtulduk.
Nefes nefese iki apartmanın arasında kalan boşluğa girdiğimde sırtımı arkamdaki duvara yasladım. Tolga'da tam karşımdaki duvara yaslandı. Aramızda en fazla iki metre vardı. Neden konuştuğumuzu bilmiyordum.
"Bir keresinde," diye mırıldandım, nefes nefesiydim. "Bu çiçekçi ablalardan biri yanıma gelip, bak seni uzaktan gördüm senin alnında bir ışık var diyerek bana fal bakıyordu. Bunu birçok kez yaşamama rağmen de her seferinde inanıyorum onlara." dudaklarımı büzdüm.
Tolga sırıttı. "Bence senin alnında bariz bir şekilde enayi yazıyor."
Kahkaha attığımda Tolga'da bana katıldı. Gözlerim sokakta gezinirken burasının Tolga'yı dövdüğüm sokak olduğunu hatırladım ve daha çok güldüm. Tolga gülüşünü kesmişti ve beni seyrediyordu.
"Bir keresinde," diye mırıldandı benim gibi. "Bir kız sinsice sırtıma atlayıp bu sokakta beni dövmüştü." Minik bir adım attı sonra bir adım daha attı ve sonra bir adım daha. "Yüzümü tırmalamış hatta yüzüme türkürmüştü." Tam karşımda durduğunda aramızda ufak bir mesafe kalmıştı. "Neyseki bebeksi suratına bir şey olmamış," dedim gülümseyerek.
"Onun zararına olurdu bu."
"Nasıl yani?" siyah gözleri gözlerimdeydi.
"Ömrü boyunca hep o yüzü görecek," minik bir hareketle aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdi. "Benim gözümse ondan başka bir şey görmüyor. Yani bu durum bana işlemez."
Kalbimin atışı kulağımda uğulduyordu. Duyduğum tek ses Tolga'nın sesiydi. "Ona bu sokakta sevgimi itiraf ettim." Tolga iki elini belimin yanındaki duvara yasladı. Duvarla onun arasındaydım. Üstümdeki beyaz bluzuma rağmen terlemiştim. Hava çok mu sıcaktı? "Ve biliyor musun? Onu ilk defa bu sokakta gördüm..." Bakışları yüzümün her yerinde gezindi. "Arkadaşıyla birlikteydi," Dudaklarını birbirine bastırdı. Gözleri kısılmıştı ve etrafındaki çizgiler belirginleşmişti; gülmemek için kendini tutuyor gibiydi.
Bir anda sağa doğru dönüp kahkaha attığında şaşkınca ona bakıyordum. Delirmiş miydi? Kahkahasını durdu ve ardından sanki biraz önce kahkaha atan kendisi değilmiş gibi ciddi bir tavırla bana döndü.
"Nasıl bir şekilde gördüğüm aklıma geldi de..." diye mırıldandı. Nasıl görmüştü ki?
"Nasıl gördün?" diye sordum lakin belimdeki elini çekerek işaret parmağı susmam için dudağımın üstüne belli belirsiz bir dokunuş bıraktı. "Utanmak o kıza çok yakışıyor," yüzünü yüzüme doğru yaklaştırdı. Dudakları dudaklarıma fazla yakındı. İç sesim arsız arsız sırıtıyordu. "O kıza her şey çok yakışıyor." diye fısıldadığında eli, çenemi tuttu ve baş parmağı alt dudağımda gezindi. Gözlerimiz birbirinden ayrılmazken bende ona biraz daha yaklaştım. Burunlarımız neredeyse birbirine değiyordu. "Ama," dediğinde ılık nefesi dudaklarıma çarptı. Kalbim tekledi. "Bu anı bozmak istemiyorum." Bir süre öylece durdu. Sanki tek bir hareketlimle aklındaki şeyden vazgeçebilirdi.
Burnu burnuma değdiğinde gözlerimi kapattım. Ellerim omuzlarında yerini aldı. "Bozmayalım o zaman," dediğimde sıcak nefesim dudaklarına çarptı. Sol omzundaki elimin altından kalbinin ritmini hissettiğimde farklı bir hisle doldum. Kalbi benim için atıyordu. Benim kalp ritmim kulaklarıyla duyacak kadar gürültüydü.
Derin bir nefes aldı, nemli dudaklarını bir mührü tenime kazıyormuş gibi dudaklarıma bastırdığında kalbimin ritminin durduğunu hissettim. Dudakları, dudaklarımın üzerinde kaldı, belimdeki eli yanağıma ve ordan da enseme doğru kaydı sonra dudaklarını aralayarak ilk önce üst dudağımı ardından da alt dudağımı öptü.
Beni öptü.
Onu dövdüğüm sokakta, beni ilk gördüğü sokakta, sevgisini dile getirdiği sokakta; beni ilk kez öptü.
•
O sokakta, ilk başta yakınlaşmışlardı şimdi öpüştüler bir dahakine olacaklar... *-*
Şaka şaka gülün diye
öpüyorum, nemli dudaklarımla💋
Seviliyorsunuz
Mutlu kalın♡
instagram: eskimisprangalar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hiç kimse || •texting•✔️
ComédieGariban Prenses Hiç Kimse ve onun Güzel Prens'i olan Derya'nın komedi??? dolu hikayesi. cringe buluyorum artik bu hikâyeyi.. karakterlerin uzulmesini istemem ama OKUMAYİN YA UTANC İCİNDE EKRANA BAKİYORUM rica ediyorum, bu hikâyede başka bir hikâyede...