kırk dört 📿

1K 73 120
                                    

-özel bölüm-

😳

☝️sizin mood

hikaye daha bitmedi, ne ozel bolumu dediginizi duyar gibiyim. yazmak beni bazen yoruyor ve cerezlik bi ara vermek istedim su an. saat gecenin 12 si arka fonda emre aydin cocugum belki caliyor... ortam kurmusum miss (bolumu yazdigimda oyleydi simdi agliyorum)

bu arada, hikayeyi begendiyseniz eger oy vermeyi unutmayin lutfen

neyse sizi seviyorum gotler

keyifli okumalar!

🦋

| Sarma

"Ya Allah aşkına burası evrendeki tüm pislikleri yutan bir karadelik falan mı? Ne biçim bir oda?!" dedi tanımadığım bir ses. Başka bir ses daha onu onayladığında rüyamda neden böyle sesler duyduğumu düşünüyordum. Daha biraz önce patates kızartması yiyen zürafa beni kovalıyordu, şimdi de zürafa konuşmaya mı başlamıştı?

"Oda mı?" dedi tanımadığım üçüncü ses. "Burası net tımarhane! Biraz önce on bir yaşlarında bir çocuk elindeki tabletine sarılmış ağlıyordu. İt bağlasan durmaz burda ya!" Acilen uyanmalıydım ama ben düğünde hoparlörlerin yanında bile rahatça uyumuş bir insandım.

"Şu insanımsı şey it mi oluyor?" dedi bir kız. Şu ana kadar konuşan insanların seslerini önceden zihnimde duymuş gibiydim ama bu ses fazla tanıdıktı.

"Evet ya, o insanımsı şey de ne?" dedi bir başka kız. Gülüyordu. Bir dakika, bu sesi tanıyordum. Kız kardeşimin sesiydi.

"Ayy çok tatlı!" Teşekkürler bebeğim ama şımarıyorum-

"Su aygırına benziyor ya ne tatlısı!"

Son duyduğum şeyle gözlerimi açtığımda, karşımda mavi gözlü bir erkek vardı. Ah, Moğol İstilası'ndan bizim sınıfa fırlayan Talha'yı rüyamda görsem kesinlikle daha az şaşırırdım.

Odamda kahverengi ve siyah göz rengine sahip olmayan bir erkek vardı. Hikayelerde okuduğum yeşil ya da mavi gözlü erkeklerin gerçekte olmadığını okula giderek kendime dün kanıtlanmıştım üstelik. Daha tam uyanamadığımı düşünerek gözlerimi tekrar yumdum ve kollarımla yorganımı omuzlarıma doğru çektim.

"Sarma Yazar!"

Tiz sesle irkilirken ilk önce sağ gözümü aralayarak etrafa bakmaya başladım. Hep olduğu gibi üst ranzada yatıyordum. Karşımda kahverengi bir dolap vardı, dolaba yaslanan erkek- Odama meteor mu düşmüştü?

Sol gözümü de aralayıp etrafı tamamiyle görmeye başladığımda pencerenin önündeki bir kız gülümseyerek, "Günaydın!" diye bağırdı. Kızın yeşil rengine boyanmış saçlarının güzelliğini düşünürken karşı ranzada oturan kıvırcık saçlı bir erkek, "Bizi unuttuğunu duyduk," dedi kırgın bir sesle.

Sen kimsin ki yiğidim, böyle bir şaheseri nasıl unutabilirim diyeceğim esnada kız kardeşimin, "Kendisi mal olduğu için algıları sabah zor açılıyor," dediğini ve birkaç adım sesi işittim, gitmişti. Doğruluk payı olması beni üzerken gözlerimi ilk araladığımda göz göze geldiğim mavi gözlü erkek çalışma masamın üzerinden kalkarak ranzama doğru yaklaştı.

"Kozandan ayrılmayı düşünüyor musun Yazar?"

"Ne yazarı be şapşik," diyerek tek elimi öne doğru uzattım. Avuç içlerim onun yanağıyla temas ettiğinde gözleri büyürken, "Ben senin ancak alın yazın olurum." diye mırıldandım.

Yanağını okşadığım çocuğun gözleri kocaman olurken avuç içimin değdiği yanağının kıpkırmızı olduğunu fark ettim.

Çocuk hızla geriye çekilirken, "Yazar'ım... Yazar, İrem bunları görürse net kan çıkar. Karım o benim, karımı çok seviyorum," diye sayıklamaya başladı. Çocuk odanın en köşesine âdeta sindiğinde gözümün önüne gelen saçlarımı üfleyerek uçuşturdum.

hiç kimse || •texting•✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin