BMK-8-

2.6K 174 13
                                    

Hikaye için kapaklar yapan @Busranurmetin e teşekkürler...

Ahmet'in yanına giderken biranda telefonum çaldı. Doğruyu söylemeliyim ki beni normalde kimsenin aramadığı muhtemeldir. Kesinlikle dayım arıyordur diye düşünerek telefonumu çantamdan çıkardım. Düşündüğüm gibi dayım arıyordu ya benden birşey isteyecekti yada kötü birşey yapmıştım.Kötü birşey yapmadığım için bu düşünceyi kafamdan def ettim. O zaman geriye tek birşey kalıyordu ki, dayım benden birşey isteyecekti.....

Biraz düşündükten sonra telefonu açmamaya karar verdim.Telefonu açsaydım günüm güzel bitmezdi,bundan emindim....

Bir mesaj sesiyle tekrar telefona baktım. Tekrar çantaya koymadığıma şükrettim. Şimdi çantanı kolunda çıkart,içinde telefonu ara falan. Söylerken bile yoruldum. Mesaj dayımdan gelmişti,dayım mesaj attıysa durum düşündüğümden ciddiydi.

''Akşam bizim barda şarkı söyelyeceksin,sakın ama sakın geç kalma 19.00da sahnede olucaksın o kadar,toplantımız olucak.Ve hayır bugün dünyanın sonu değil mesajı ben yazmadım emreye yazdırdım..''

Son cümlesini okuduktan sonra içten içe kahkaha attım.Dayım söylemeseydi aslında tam olarak öyle düşünüyordum...

Ahmete işimizin aksayacağıyla ilgili bir mesaj yazdıktan sonra geri eve yöneldim. Bu üstümdeki kıyafetlerle gidemezdim herhalde....

Eve girdiğimde hemen odama geçtim.Üstüme güzel beyaz bir elbise geçirdim,dizlerime kadardı.Kol kısımları sadece danteldi ve uzun kolluydu.Aslında kollarımdaki ve bacaklarımdaki kesikleri göstermemek için bu elbiseyi giymiştim.Saçlarımı açık bıraktım ve gözlerimede ince bir eyeliner çektim.Ayaklarımada beyaz babetlerimi geçirip evden çıktım. Çok beyazdım,fazlasıyla ve bu rahatsız ediciydi. Ben siyahların insanıydım ama sanki beyaza mahkumdum.

Dışarıda dayımın benim için gönderdiği araba duruyordu.Hemen arabaya bindim ve günümün güzel geçmesini diledim.....

---------------------------------------------------------------------

Bara vardığımda etrafta bir sürü koruma vardı. Demek ki gelen kişiler dayım kadar güçlülerdi çünkü burası dayımın barı olduğu için dayımın yanında fazla koruması bulunmazdı.Anlaşılan bgün beklediğimden daha heyecanlı geçicekti.

Barda kimseye gözükmeden hemen sahneye yöneldim-benim için en iyisi buydu- Sahneye çıktığımda hemen arkadaki gitar ve bateri çalan çocuklarla konuştum. İki şarkı söyleyecektim. all of the stars ve let her go.En azından güzel şarkılar söyleyecektim,aslında ikisininde anlamı birbirinden güzeldi. Bunları düşünürken gitarın sesiyle şarkıya başladım.- şarkı kısımlarını atladığınızı biliyorum, yakalandınııız-

LET HER GO-PASSENGER

Well you only need the light when it's burning low

Işığa yalnızca sönmeye başladığında ihtiyaç duyarsın

Only miss the sun when it starts to snow

Güneşi yalnızca kar yağmaya başladığında özlersin

Only know you love her when you let her go

Onu sevdiğini ise yalnızca gitmesine izin verdiğinde anlarsın

Only know you've been high when you're feeling low

Yalnızca kendini dipte hissettiğinde yüksekte olduğunu anlarsın

Only hate the road when you're missin' home

Yalnızca evi özlediğinde yoldan nefret edersin

Bir Mazoşistin Kaleminden #WATTYS2015 -DÜZENLENİYOR-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin