-Bir Mazoşistin Kaleminden 14-
Yanlış insanlar tanımıştık hepimiz. Yanlış insanlar almıştık belkide hayatımıza. Yanlış insanlara güvenmiştik. Yanlış insanlarla dost olmuştuk,yanlış insanlarla düşman. Dünyada,yanlışların içinde,yanlış bir biçimdeydik. Bazen nefret ederdik kendimizden. Zarar vermek isterdik benliğimize;
Ve sonra dururduk. Yapamazdık. Bunların hepsi bir düşüncedeydi. Herkes kendine zarar vermenin havalı olduğunu düşünürdü.
Bunu kendine zarar verenlere sormalılardı bence. Ben hiç mutlu değildim. Aynı zamanda da sinirliydim.Neden hala zaman makinesi keşfedilmemişti ki? böylece geçmişe gidip herşeyi düzeltebilirdim.
"Asla gitmeme izin verme. Asla." Sabah bu erkek sesiyle kalkmıştım. Ve biranda kaçmıştı.
O andan beri içimden onlarca kez geçirmiştim bu cümleyi,sesi tanıdıktı. Daha önce duymuştum.
Kapının sesiyle kapıya doğru döndüm. Kim gelebilirdi ki bu saatte?
Kapıyı açtığımda karşımda duran Su'dan başkası değildi. Gözlerimi birkaç kere kırpıştırdım. Yok artık. Bu küçük kız egosuna yenilip benim evime mi gelmişti? Vay canına.
"Hey, Su? Ne arıyorsun burada?" Dediğimde,yüzüme dikkatlice baktı ve önceden fark etmediğim üstünde duran örtüyü kaldırdı.
Gördüğüm kıyafetinin yırtıklarıyla ve kan iziyle herşeyi anlamıştım. Ne yani? Benim gibi bir küçük kızın daha mı hayatını yakacaklardı? O da benim gibi ağlayacaktı? O da benim gibi güçlü kalacak mıydı acaba?
Flashback
"Nolursun. Bırakın artık" deyip dahada ağlamaya başladım. Adam daha da hızlandığında tek yapabildiğim ağlamak olmuştu. Daha 13 yaşındaydım ben. Bu nasıl olurdu.
Adamın eline bir bıcak aldığını gördüm ve sonrasında bacağımın arasına bir yere DA harflerini kazımıştı. Canım yanıyordu. Çok yanıyordu. Ama o adam beni orada öylesine bırakırken tek yapabildiğim ağlamak olmuştu....
------------------
Ağlamıştım. Canım çıkana kadar. İz hala gitmemişti. Gidememişti. Bakamıyordum bile.
Hemen Su'yun elinden tuttum ve evdeki dayımın ve diğer tüm insanların misafir odası diye adlandırdığı ama benim dilimde boş işler odasına götürdüm. Hemen yatağın üzerine uzanmasını sağladım.
"Hey,sakin ol. Geçecek." Dediğimde bana baktı. Sadece baktı. Bakışları donuktu.
Lanet olsun. Diye geçirdim içimden. Lanet olsun.
Bu kızda mı vazgeçecekti herşeyden. Sahiden bu mümkün müydü? Dayanabilir miydi? Yanında olacak bir ailesi bile yoktu?
"Sen varsın" dedi Su. Biran ne dediğini anlayamasamda sonradan kafama dank etmişti. Sesli düşünmüştüm.
Ben. Ben mi vardım onun yanında? Bana güvenmiş miydi şimdi o küçük kız. Ama kimsenin bana güvenmemesi gerekirdi. Güvenmemelilerdi.
Kendileri için. Ben onları düşünüyordum.
Yüzümdeki buruk gülümsemeyle ona döndüm.
"Bana güvenmemelisin küçük kız. Sen üzüleceksin." dediğimde biraz daha bana baktı. Ne vardı yahu. Güvenmemesi gerekirdi. Yalan söylemiyordum en azından. Değil mi ama?
--------///////-------
"Güvendik. Kırıldık ve tekrardan parçalandık. Bizi ne kırarsa ona doğru koştuk. Yinede onu sevdik yinede ona güvendik. Yinede ona aşık olduk. Biz onun önünde ölürken o başkası için ölüyordu. İnsanın içini acıtam tek şey buydu sanırım. O başkası için ölüyordu. Başkası için."
"Doğdun ilk başta. Herşeyden habersiz bir kız çocuğu gibi. Sonra büyüdün. Değişik duygular tattın. Yada belkide o duygulara hiç inanmadın. Bir gün geldi. Yürüyordun yolda belkide. Otobüse biniyordun belki. Belkide yeni okulundaydın. Birini gördün. O an kalbin hızlandı. Artık her gördüğünde tekrar hızlanıyordu,tekrar ve tekrar. Onu birkez daha görebilmek için onca delilikler yaptın belkide. Onun olabilmek için. Ve. O seni hiç görmedi. Gözü hep en yukarılardaydı. Ve sen daha da çöktün. Günden güne duygularını kaybettin.hissetmeyi bıraktın. Sevmeyi bıraktın. Güvenmeyi bıraktın. Sen herşeyi bıraktın. Sen hayatı bıraktın. Çünkü sen kaybettin."
"Bir kız düşünün. Herkesin sevdiği. Aşka inanmayan ve umursamaz bir kız. Herşeyle dalga geçen,ciddi olmayan bir kız. Tek bir gün. Tek. Birgünde insanın hayatını değiştirebilecek kadar önemli birşey yaşıyor. Belki seviyor. Belki nefret ediyor. Belki daha kötüsü. Ama o kız herşeyden vazgeçiyor. Karşısındaki olanları fark ettiğinde herşey bitmiş oluyor. Ve güzel haber. O kız yeniliyor."
"Sevgilim mi olacak? Neden? Evlenecek miyim onunla? Çocuğum mu olacak ondan? Geleceğim onunla mı? Onlarca sevgilim olacak belkide? Demekki onlarca kalbim. Bazıları bir kalbi taşıyamazken bazıları onlarca kalbi taşıyor içinde. Onlarca kalp. Bizim bir kalbe bile sığdıramadığımız o duyguyı binlerce onlarca kalbe sığdırıyorlar onlar. Onlarca kalbe."
"Yalan, 5 harften 2 heveden oluşan. İçinde iki tane sesli harf bulunduran o kelime.
'Yalan' dedi adam sessizce. 'Bu dünyada herşey yalan. Duygular yalan. Sevgiler yalan. Aşklar yalan. Güvenler yalan. Başarılar yalan. Gözyaşları yalan. Gülümsemeler yalan.' Tekrardan tekrar etti adam. 'Bu dünyada herşey yalan.'"Onlarca kalbe inanmış. Güvenmiştik. Onlarca yalanlarla yaşamış yinede gülümsemiştik. Tek birgün de hayatımızı değiştirmiştik. Çok kez ölmüştük. Biz duygularımızı öyle ön planda tutmuştuk ki asıl iyilikleri görememiştik. Biz. Yalandık. Herşey yalandı. Güven yoktu. Aşk yoktu. Yoktu. Boştu etraf. Sadece rüzgarın uğultusunun duyulduğu kadar boş.
--------///////------
"Yb" diye yorumlar atınca yeni bölüm erken gelmiyor arkadaşlar. Belirli sorunlarım var. Kafamı toplayıp yazmam çok uzun sürdü farkındayım. Hatta bölüm hiç içime sinmedi fakat kalbimden geçenleri yazdım.
Umarım sizin kalbinizdede bir yerler tutabilmişimdir.
Açıklayıcı,eleştirici yorumlarınıza ve oylarınıza ihtiyacım var.
Teşekkürler.
![](https://img.wattpad.com/cover/31786856-288-k352850.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Mazoşistin Kaleminden #WATTYS2015 -DÜZENLENİYOR-
ParanormalKırılırdık...yorulurduk ama bir şekilde toparlanırdık öyle değil mi? Yinede gülümserdik,yinede mutlu olurduk,yinede şükrederdik,yinede güvenirdik,yinede üzülürdük..... Güven duygusunu yıllar önce kaybetmiş psikopat bir kız...kimsenin çekemeyeceği ka...