ŞEBNEM3 Hafta Sonra
"Cüneyt, sen iyi misin?" diye fısıldayarak sordum, babam fark etmesin diye. Tanışmak istediği için Cüneyt'i bize davet etmişti. Heyecandan mıydı anlamamıştım ama sürekli boynunu ve kolunu kaşıyıp duruyordu.
"İyiyim."
"Değilsin. Bir saattir niye kaşınıyorsun?"
Söylemek istemiyor gibi duruyordu ama diretmeye devam ettiğimde söylemek zorunda kaldı. "Benim kediye alerjim var." Gözlerim şaşkınlıkla kocaman açılırken bunu neden daha söylememiş olduğunu düşündüm. Bilseydim Balım'ın salonda gezip, Cüneyt'in üzerinden inmemesine müsaade etmezdim. "Çok mu kötü oluyorsun alerjin olunca?" diye endişeyle sordum.
"Sadece biraz fazla kaşınıyorum ve hapşırmaya başlıyorum. Ama evde ilacım var içersem geçer" dedikten hemen sonra hapşırdı. Ben de daha da kötü olmaması için Balım'ı odama götürdüm ve camları açtım. Bir süre sonra daha iyi gibi duruyordu. Babamla biraz daha sohbet ettikten sonra evden ayrılmak üzere kapıya doğru ilerledi. Babam bizi yalnız bırakıp içeride oturmaya devam etti.
"Gerçekten iyi misin?"
"İyiyim güzelim."
"Kötü bir şey olursa ara beni olur mu?"
"Kötü bir şey olmazsa aramayayım mı? Özlediğimde mesela."
"Ara tabiki."
Birbirimize sarılıp vedalaştıktan sonra babamın yanına geri döndüm. Cüneyt hakkındaki düşüncelerini merak ediyordum. Karşısındaki koltuğa oturup konuşmasını bekledim.
"Hakkını yemeyeyim iyi çocukmuş." Başını bana çevirip gülümsedi ve "Sevdim" dedi. Ben de ona gülümseyerek karşılık verdim.
"Ama ben kız babasıyım. Davranışlarına falan dikkat edecek. Seni asla üzmeyecek. Üzerse de karşısında ilk beni bulacağını bilsin."
BESTE
Uyandığımda saat öğlen ikiye gelmek üzereydi. Uyku düzenim bozulmuştu. Sadece uyku düzenim olsa yine iyi, direkt tüm düzenim alt üst olmuştu. Bende dahil kimse bu durumumdan memnun değildi. Ama bazı şeyleri düşünmek insanı fazlasıyla yoruyordu, ben de bu yüzden kafamı dağıtacak şeylere sarmıştım. Günümün çoğunu dizi veya film izleyerek geçiriyordum. Şu üç hafta içerisinde altı tane puzzle bitirmiştim. Bugün ise üç hafta sonra ilk kez evden çıkacaktım. Saat dörtte kızlarla buluşacaktık. Melih ve Cüneyt'te yanımızda olacaktı. Cüneyt geçen hafta işe başladığı için de pazar gününe ayarlayabilmiştik buluşmamızı.
Üzerime kendimi rahat hissettiğim bir pantolon ve siyah bir kazak giydim. Giydiklerime de pek özen göstermez olmuştum. Rimel, eyeliner ve açık renkte bir ruj sürüp saati kontrol ettim. Üç buçuk olmak üzereydi. Odamdan çıkıp Cüneyt'e seslendim. O da pantolon ve beyaz bir gömlek giymişti. Onu pek gömlek ile görmediğim için garip gelmişti. Montlarımızı giyip evden çıktık. Gideceğimiz cafe bize yakın olduğu için yürümeyi tercih ettik. Tahminimce on beş dakika süren yürüyüşümüzün ardından cafeye varmıştık. Şebnem gelmiş tek başına altı kişilik bir masada oturuyordu. Yanına varıp birbirimize sarıldıktan sonra Cüneyt, Şebnem'in yanına geçip oturdu. Ben de baştaki samdalyeye oturmuştum. Kısa süre sonra içeriye el ele tutuşmuş olan yeni çiftimiz girdi: Bade ve Melih. Birlikte olduklarını duyduklarımda çok sevinmiştim. Melih'in gerçekten güzel bir kalbi vardı. Bade'yi sevdiğini ona olan bakışlarından bile anlayabilirdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELVEDA
Novela JuvenilBeste ve Cantekin birbirlerinin hayatını değiştirecekti. Peki ya nasıl olacaktı? Neler değişecekti? Gelin hep beraber şahit olalım...