BESTE"Yeter artık Kumsal. Galerin doldu hâlâ daha ne çekiliyorsun?" diye Kumsal'a kızdım. Sabahtan beri yüzlerce fotoğraf çekilmiş olabilirdi.
"Tamam abla ya. Hadi bitti bak" diyerek telefonunu cebine koydu.
"Abla benim çok uykum var ya. Kaç gündür erkende kalkıyoruz. Uyumak istiyorum artık."
"Sabret artık. Zaten yarın akşam yola çıkıcaz. Bir ara Cüneyt'i de arayalım da yarın okuldan alsın bizi artık. Geç olur dönmemiz."
"Aynen. Ben bir ara ararım da Aytekinler nerede ya?" deyip etrafına bakındı.
"Bilmem, az önce buralardaydılar.""Abla, ben gitmek istiyorum artık" sesi titriyordu. Bir an endişelendim tabi.
"Hem ben babamı da çok özledim." Gözünden bir damla yaş çoktan akmıştı bile.
Ona iyice yaklaşıp sarıldım. "Birtanem, ağlama. Ben de özledim. Gerçekten çok özledim ama elimden hiç bir şey gelmiyor. Keşke babamın yerine ben..." derken Kumsal sözümü kesti.
"Hayır abla. Sakın öyle bir şey deme. Sen benim hem ablamsın hem de en yakın arkadaşım. Seni çok seviyorum abla."
"Ben seni daha çok seviyorum. Sil hadi gözünün yaşını. Aytekinler de geliyor bak."
Can ve Aytekin hemen yanımıza varmıştı. Can bir şeyler olmuş olduğunu anlamış olmalı ki "siz iyi misiniz?" diye kulağıma fısıldayarak sordu.
"Biraz duygusallaştık sadece. Sorun yok. Ee hadi bir yere geçip oturalım artık. Ayaklarım koptu." Başlarıyla beni onayladıklarında, boş bir yere geçip oturduk.
"Eskişehir de harika yalnız ya" diyen Aytekine hepimiz de katıldık. Gerçekten güzeldi. Böyle tam öğrenci şehri gibiydi. Saat ikiye gelmek üzere olunca, yemek yemeye gitmek için otobüslere doluştuk. Tamı tamına otuz dört dakika süren yolculuğun ardından açlığım git gide artmıştı. Otobüs durunca herkes sırasıyla restoranta girdi. Boş bir masa bulunca dördümüz geçip oturduk. Yemeklerimizin gelmesini beklerden masanın hemen önünde iki kişi belirdi. Biri ilk gün İzmir'de görmüş olduğumuz erkekti. Adının Kaan olduğunu söylemişti. Yanında ise kızıl saçlı bir kız durmaktaydı.
Adını Kaan olarak öğrendiğim erkek bana döndü. "Merhaba Besteciğim. Daha önce tanışmıştık zaten seninle" deyince bakışlarım hemen Can'a döndü. Sinirli bir şekilde Kaan'a bakıyordu.
Can sakinliğini korumaya çalışıp konuştu.
"Ağzından çıkan kelimelere dikkat et."
"Hangisine dikkat edeyim?" Kaan'ın dalgayla sorduğu soruya hemen cevap geldi.
"Beni en alakadar edene."
Konuşmalarını Kaan'ın yanındaki kızıl saçlı kız böldü. "Merhaba Can, ben Alev" diyerek elini Can'a uzattı. Can, Alev'in elini usulca sıktı. Ne oluyor ya? Artık hiç bir şey anlamamaya başladım.
"Ya siz kimsiniz? Bizi nereden tanıyorsunuz?" Bir an da patlayıvermiştim.
Alev "Merak etme Beste, kötü bir amacımız yok. Sadece arkadaş olmaya geldik" dedi.
"Biz sizin ile arkadaş olmak istemiyoruz tatlım. Yeterince arkadaşımız var merak etme."
"Tamam öyle olsun. En azından yanınıza oturalım. Baksana yer kalmamış hiç" diyerek etrafı gösterdi. Cevabımızı beklemeden Cantekin'in yanına oturdu. Kaan da benim yanıma geçti. Cam durumdan rahatsız olmuş olmalıydı. Çünkü yumruğunu sıkmış olduğunu görebiliyordum. Ben de memnun değildim tabiki bu durumdan.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELVEDA
Teen FictionBeste ve Cantekin birbirlerinin hayatını değiştirecekti. Peki ya nasıl olacaktı? Neler değişecekti? Gelin hep beraber şahit olalım...