Uyandığımda sıcaklık her yerimdeydi. Aklıma gelen sahneler ve yaşadıklarım etrafımdaki sıcaklığı anlamlandırdı. Onun kollarında uyanmak benim alışmam gereken bir şeydi artık. Kendimi tutmak zorunda değildim. Duygularıma, isteklerime gem vurmak zorunda değildim. Kalbimin sözlerine sağırmışım gibi kulak kapatmayacaktım artık. O buradaydı, benimleydi. İçimdeydi ve beni seviyordu. En değerli şey buydu benim için. Bu adam için yapamayacağım hiç bir şey yoktu. Benim kalbimi genişletmişti, ruhumu. Sınırlarımı zorlamıştı.
Kalp atışını dinlemek en güzel müziğimdi. Nefesi, hayattı. Dokunmak, dans etmekti. Şimdi göğsünden başımı kaldırıp huzurlu yüzüne baktığımda, dans etmeyi istediğimi farkettim. Bulunduğum yerden başladım. Kalbinden...
Boynuna giden patikada sabit kalamadı yaramaz tarafım. Her yeri keşfetme düşüncesi daha cazip geliyordu. Boynuna ulaştığımda, gözlerini açmadan bana verdiği gülümsemesi en güzel sabah hediyem olabilirdi. Onu öpmeye devam ederken çıkarttığı memnun mırıltılar öpüşümü sertleştiriyordu. Ve dudakları beni içine çekti.
Sabah sabah bu kadar iştahlı olmamı epey şaşkınlıkla karşılamıştı. Beni durdurmaya çalışırken alt dudağını dişlerimin arasına almıştım.
"Roza, dur!" dedi.
Durmadım, çenesini öperken sordum. "Sorun ne?"
"Yaptığın şey sabah öpücüğünü geçti."
"Hala sorunu anlayamadım." dedim boynuna yönelirken.
"Sakin kalsak iyi olur Roza."
"Doğru mu anladım, seni ilk defa açık bir şekilde istiyorum ve sen hayır mı diyorsun?" Onu öpmeyi kesmiştim. Gülümsedi.
"Sana asla hayır demem güzelim, ama şu anda hazır değilsin. Uzandığın için hissetmiyor olabilirsin ama ağrıların var. Yaparsak yürüyemezsin emin ol."
"Bu hayatımda duyduğum en saçma şey."
"Sadece bana güven."
"Banyoya gidiyorum." dedim. Ve ayağa kalktım. Çığlık atmıştım. Bu nasıl bir acıydı böyle? Haklı çıkmak zorunda mıydı? Ona baktım. Resmen sırıtıyordu.
Dün gece çok iyiydi ama şu an bok gibi hissediyordum. Beni hırpalamıştı demek.
"Bana naptın?" diye bağırdım.
Kolumdan tuttu ve yatağa çekti beni.
"Sadece burda dur. Kahvaltını buraya getireceğim. Sonra da seni Kaynayan Suya götüreceğim. Kasılan kasların gevşeyince rahatlayacaksın. Tamam mı?" Uslu bir kız olup başımı salladım.
İkinci defa onunla yatakta kahvaltı yapmıştım. Ve tuhaf şekilde hep yapıyor gibiydim. Bana gelinlikçinin önünde karşılaştığımız günü sormuştu. Orda ne yapıyormuşum? Ulan Alisa!
Sonra ben ona ne yaptığını sordum. Esnafı gezdiğini ve onlarla ilgili yapacağı yeni düzenlemeleri anlattı bana. Bazı önerilerde bulundum. Yıllardır bu işin içindeydim ve onların sorunlarını benden iyi kimse bilemezdi. Söylediğim çoğu şeyi destekledi ve değerlendireceğini söyledi. Ne kadar da normal bir sabahtı öyle değil mi?
Olay yok, saldırı yok, entrika, ayrılık, acı, keder... Hiç biri yok. Rüyada mıydım acaba? Gözyaşlarımın yerini kahkahalarım almıştı. Bana ne yapıyordu bu adam böyle?
Karnımızı doyurduktan sonra giyindi. Bende onu izledim. Sonra gelip yatağa kıyafet koydu. Elbise getirmişti büyüyle.
"Pantolon istiyorum ama ben." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL 🍁 (TAMAMLANDI)
FantasyDünyada kalmış son iki kara parçası arasında sıkışmış bir kadın.. İnsan hayatını mı seçecek yoksa canavarın dünyasında kayıp mı olacak? &&&&& ''Sırf beni çıldırtmak için izin verdin ona Roza. Sen beni istiyorsun, bunu kabul et artık!'' Onu üstümden...