13 - Azrail

16.1K 877 39
                                    

Naz

Nefes nefese Doruk'un gittiği tarafa koşarken alt üst olmuş durumdaydım. Ekim'e hala çok sinirliydim ve aşırı derecede korkmuştum. Ama öyle ki şoku atlatacak vaktim yoktu. Bir an önce Doruk'u durdurmak zorundaydım.

Yaklaşık bir iki saniye sonra onu gördüm. Adam kanlar içinde yere düşerken Doruk hiçbir şeyi görmüyor gibiydi. Yine bir öfke krizinin ortasındaydı ve...adamı öldürecekti.

Arkadan sesler duyduğumda Özge ile Ekim'in de peşimizden geldiğini fark ettim. Bir şey yapmak zorundaydım. İşin içine bir de Ekim karışırsa hoş şeyler olmayacaktı çünkü.

Koşarak Doruk'un yanına gittiğimde adamı yere yatırmış, vurmaya devam ediyordu. Boynumdaki yaranın ya da bacaklarımdaki yanığın acısına aldırmadan diz çöküp kolundan yakaladım ve "Doruk.." diye mırıldandım. Sesimi duyduğunda havaya kaldırdığı eli bir an için durdu. Öfkeyle kirlenen lacivert gözleri hiçbir şey görmüyor gibiydi.

Tekrardan "Doruk.." diye mırıldandığımda titreyen ellerimi kararsız bir şekilde yüzüne götürdüm. Kalp atışlarım hızlanırken güçsüz ellerimle Doruk'un yüzünü avuçladım ve bakışlarını kendime çevirdim.

Birkaç saniye bana baktı. Gözlerinde o kirli öfke hafifçe dalgalanırken nefesimin kesildiğini hissettim. "Lütfen daha fazla vurma. Yoksa ölecek" dedim elimden geldiğince normal bir ses tonuyla. O sırada arkamdaki adım seslerimden Ekim ile Özge'nin de bizi izlediğini anlamıştım.

Söylediklerim Doruk'u durdurmuştu durdurmasına ama yumruk şeklindeki eli hala inmemiş, her an vurmaya hazır gözüküyordu.

Gerginliğimi gizlemeye çalışarak tek elimi yüzünden çektim ve yumruk şeklindeki eline götürdüm. Parmaklarını tek tek çözerken öfkeden arınan bakışları dinginleşmişti.

"Biliyor musun senin öğrettiklerini kullandım. Ekim'i görünce adamın dikkati dağıldı. Ben de hızlıca düz gard alıp yumruğu geçirdim"

Dingin bakışlarla beni izlerken tek kelime etmedi ama gerginliği azalmıştı. Söylediklerimin işe yaradığını görmek beni de rahatlatmıştı.

"Ayrıca" diye devam ettim kanlı elimi yavaşça yüzünden indirirken. "Kafa da attım. Burnuna denk geldi" dediğimde baygın adamın yüzünü işaret ettim ama benim bıraktığım iz tanınacak gibi değildi. Doruk adamın ağzını yüzünü dağıtmıştı resmen. Hızlıca öksürerek iki elimi tekrardan yüzüne götürüp bakışlarını adamdan uzaklaştırdım. 

"Hadi" dedim. "İçeri girelim" 

Bakışları gözlerimden boynuma doğru kaydı. Benim de istemsiz olarak bakışlarım yere eğildi ve tek elim boynuma doğru gitti. Ciddi bir şey yoktu ama bıçağın baskısından doğan minik kesikten göğsüme doğru yol alan kan biraz korkunç gözüküyordu. 

"Lütfen" dedim yavaşça doğrularak ve arkaya belli belirsiz bir bakış attım. Özge ile Ekim bizi izliyorlardı. 

Doruk birkaç saniye durakladığında kalp atışlarım hızlanır gibi oldu. Sonuçta beni dinlemek zorunda değildi. Ama dinlerdi, değil mi? Yüreğime su serpercesine gözlerime baktı ve yavaşça ayağa kalktı. Aynı sakinlikte elimi tuttuğunda bir an şaşırdım ama bozuntuya vermedim. Öfkesi gözlerindeki denizin dalgasına karışmış, öylece kaybolup gitmişti. Dudaklarımda kıpırdanan gülümsemeyi serbest bıraktım. 

Doruk bana güveniyordu. Bana güveniyordu. Gerçekten güveniyordu. İçten içe bunu biliyordum ama tek kelimemle sakinleşmesi... az önce yaşadığım onca kötü şeye rağmen kalbime bir ferahlık çökmüştü.

Doruk ayağa kalkar kalkmaz Özge hızlı bir hamleyle abisine doğru koştu ve kollarını Doruk'un beline sardı. Ne kadar korktuğunu görebiliyordum. 

Doruk SinangilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin