Multimedia Ekim Sinangil.
Özge
Elbisemin eteğini hafifçe çekiştirdiğimde hızlıca telefonumun saatine göz attım. Davetin başlamasına yaklaşık on beş dakika vardı ve çoğu davetli gelmişti şimdiden.
Başımı hafifçe sola çevirdiğimde Ekim'i gördüm. Genelde bu tarz organizasyonlara geç gelmeyi tercih ederdi ama bu kez ne olduysa on beş dakika önceden gelmişti. Gözlerimiz buluştuğunda aklımdan geçenleri okurmuş gibi ukala bir şekilde gülümsedi ve bana doğru birkaç adım atıp aramızdaki mesafeyi kapattı.
"N'aber kuzen?"
Sesindeki ton gözlerimi devirmeme sebep olurken hafifçe iç çektim ve aynı ukalalıkla karşılık verdim.
"İyiyim kuzen. Şimdi git kendine uğraşacak başka bir insan bul"
Gülümsedi. Ve ilginç bir şekilde içtendi. Gördüğümden emin olmak istermişçesine birkaç kez gözlerimi kırptım.
"Doruk nerede acaba?" dedim konuyu değiştirmeye çalışarak. Hafifçe omuz silkti. O da bilmiyordu.
Doruk beni gece hayatından uzak tutup insanlardan gizlediği için bu tarz ortamlar gerilmeme sebep oluyordu. Bugün burada olmamın tek sebebi ise davetin ufak ve ailevi olmasıydı. Yine de kameralara gözükmemiş, arka kapıdan girmiştim içeri. Abim artık nasıl bir korku verdiyse.
"Özge?"
Gayet duymuştum, sesin sahibini de tanıyordum ama ne tepki vermem gerektiğini bilmiyordum. Ekim'in de bakışları donuklaşmış, vereceğim tepkiyi bekliyordu.
Belli belirsiz öksürerek arkamı döndüm ve sesin sahibine, yani Elif'e baktım.
Gülümseyerek bana yaklaştı ve hafifçe sarıldı. Tamam Elif hoş bir kızdı, hiçbir zaman onunla bir problemim olmamıştı. Ama abimle ayrıldıklarından beri hiç konuşmamıştık ve son zamanlarda Doruk'un içinde bulunduğu durumları düşününce ağzımdan yanlış bir şey kaçar diye korkuyordum.
"Nasılsın?" dediğimde sesimdeki tedirginliği gizlemek için çaba sarf etmem gerekmişti.
"İyiyim" dedi düz bir şekilde. O sırada bakışları hafiften Ekim'e kaydı ve dudaklarından bir gülümseme geçer gibi oldu. Alaycı bir gülümseme.
Şaşkındım, sonuçta üç sene önce olanları unutmak imkansızdı. Ekim'in Elif'e nasıl aşık olduğu, Doruk'un hissettikleri ve en sonunda Elif ile sevgili olmaları. Tüm bunlar aynı zamanda Ekim ve Doruk arasındaki rekabetin başlangıcı olmuştu.
Ekim ile gerçekten anlaşamıyordum, kabul. Ama bir zamanlar delicesine aşık olduğu kızdan böylesine alaycı bir tavrı hak etmiyordu.
"Ben babamın yanına gidiyorum" dedi Ekim ifadesiz bir şekilde yanımızdan ayrılırken. Durumdan rahatsız olduğu her halinden belliydi.
Hafifçe öksürdüm ve Elif'e döndüm. "Geleceğini bilmiyordum"
Gülümsedi. En azından alaycı ifadenin yüzünden silinmesi beni memnun etmişti. "Babam Fransa'da. Ben de annemle geldim"
"Anladığım kadarıyla abimi görmek istiyorsun" dediğimde bu kadar açık olduğuma ben de şaşırmıştım.
"Evet" dedi kendinden emin bir sesle.
"Ayrılmışsınız"
Bir an durakladı. Bunu beklemediği belliydi. "Sana öyle mi anlattı?" dedi şüpheyle.
"Evet" dediğimde omuz silktim. Gerçekten bozulmuştu. Muhtemelen abimle barışacağını düşünüyordu, sonuçta Naz ile abim arasındaki yakınlaşmadan haberdar değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doruk Sinangil
General Fiction"Kitaplar başka kitaplardan söz ederler ve her öykü daha önce anlatılmış bir öyküyü anlatır." O sadece Sinangil ailesinin tek oğlu değil, aynı zamanda öfke problemi olan amatör bir boksör. Herkesin gözünde büyüttüğü, kendi içinde bir o kadar sade b...